27 Ekim 2013 00:43

HDP'nin çağrısına kulak verelim!

HDP\'nin çağrısına kulak verelim!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Halkların Demokratik Partisi (HDP) bugün Ankara’da 1. Olağanüstü Kongresi’ni gerçekleştiriyor.
Okurlarımızın da yakından izlediği gibi HDP, Halkların Demokratik Kongresinin (HDK) iki yıldır sürdürdüğü, Türkiye’nin tüm demokrasi güçlerini birleştirme, bir demokrasi cephesi yaratma mücadelesinin ürünü olarak ortaya çıkan bir partidir.
Türkiye’nin içinden geçtiği koşullar bakımından da ayrıca son derece önem kazanan bir yerel seçim sürecinin başında, HDP’nin tüm sermaye partilerinin karşısına Türkiye’nin halkları ve demokrasi güçlerinin bir seçeneği olarak çıkmış olması elbette ki pek çok bakımdan önemlidir.
Evet, HDK; Türkiye’nin demokratikleşmesi mücadelesini sürdüren Kürtlerin, inanç özgürlüğü talebi ile hareketlenen Alevilerin, işçi ve emekçi sınıfların hak ve özgürlük mücadelesi içindeki kesimlerini, kadın hareketinin, gençlik hareketinin, çevre hareketinin, LGBT bireylerin, Türkiye’nin aydınlarının, demokratlarının, kültür-sanat çevrelerinin, demokratik üniversite mücadelesinin bileşenlerinin, … demokrasi ve özgürlük mücadelesi içindeki tüm parti ve çevreleri birleştirmenin “kongresi” olmak amacıyla siyaset sahnesine çıkmıştır. Ancak bu amacın henüz çok da başındadır. Bu yüzden de bugün ancak bütün bu yukarıda adları sayılan demokratik hareketlerin en öne çıkanlarını birleştirebilmektedir. Ki bu konuda bile yeterince kapsayıcı olunduğu söylenemez.
Ancak HDK, bir merkez olarak ortaya çıktıktan sonra artık, böyle bir ihtiyaç olduğunu reddetmeyen herkesin, “HDK dardır, daha geniş olmalıdır!” gibi malumu ilan etme alışkanlığını terk ederek HDK’ye katılarak onu biraz da olsa genişletmek yapılması gereken ilk iştir. Çünkü genişleme kimilerin sandığı gibi kendiliğinden olmayacaktır. Tersine; öncelikle demokrasi mücadelesinin şu ya da bu ölçüde içinde olanların HDK’ye katılması biçiminde, ikincisi ise; son günlerde kimi çevrelerin HDK’ye yönelik saldırıya dönüştürdüğü, demokratlığı kendinden menkul, hatta demokrasiye karşıt bir gelenek ve pozisyondaki gerici odakların katılımıyla değil, onlarla mücadelenin etkisiyle genişleyeceğini de görmek gerek. Eğer “HDK dardır, HDP geniş olsaydı ben de katılırdım!” diyenler samimiyse, eleştirileri ve isteklerinin anlamlı olması için HDK’ye katılarak işe başlamaları gerekir.
HDP, HDK’den doğmuş bir parti olarak, kaçınılmaz biçimde HDK’nin avantajlarını olduğu gibi zaaflarını da taşımaktadır. Ancak HDP bir parti olarak, seçimin yaratacağı duyarlılıklardan da yararlanıp, HDK’ye de yeni bir dinamizm getirerek onu kuruluş amaçlarına hızla yaklaştıran bir potansiyeli harekete geçirme özelliklerine sahiptir.
Bugün HDP, Türkiye’nin içinden geçtiği siyasi koşullarda, 1. Olağanüstü Kongresi’ni yaparak; aslında, tüm demokrasi güçlerini ortaya konacak seçim platformu etrafında birleşmeye, halkın kendi adaylarıyla yerel seçimlere girmeye, “Yöneticini sen seç, kentini sen yönet” diyerek, seçimi demokrasi güçlerinin daha ileriden ve daha geniş biçimde birleşmesinin ve yeni demokratik mevziler oluşturmasının bir adımı olarak değerlendirmeye çağırmaktadır.
Bu yüzden de bu çağrı bir yanıyla da bugün, en başta da kendilerini demokrasi güçlerinin mevzisinde gören, bizim de öyle gördüğümüz ve bundan böyle de görmek isteğimiz, ama bugün HDK içinde olmayan siyasi çevrelere, “Haydi gelin, kendi adaylarımız etrafında AKP’ye karşı, tüm sistem partilerine karşı kentlerimizin sorunlarını çözecek adaylar etrafında HDP ile seçime girelim” çağrısıdır.
Bu çağrı açıktır ki, bir yanıyla da bugün artık kendisine solcu, devrimci, sosyalist, demokrat diyenlerin CHP’den küçük rüşvetler alarak (şurada belki bir meclis üyeliği, burada birkaç kadro vb.) onun yedeğine düşme ya da “seçeneksizlikten” boykot” yapma açmazına karşı da HDP’nin bir seçenek olduğunu duyuran çağrıdır.
Evet, “seçim yerel ama mücadele büyük ölçüde genel” olacak; Türkiye’nin demokratikleşmesinin bütün yönlerinden halkçı belediyeciliğe, AKP’nin “demokratikleşme paketi”nden rantçı belediyeciliğe… her konu bu seçim sürecinde tartışılacak; bu tartışma etrafında oluşacak mücadeleyle demokrasi ve özgürlüklerin safıyla statükonun, düzenin safları yeniden belirlenecektir.
Bütün bu mücadele içinde demokrasi cephesinde, HDP’nin safında yer almayanlar, gerekçeleri ne olursa olsun, elbette yanlış yapanların safında yer alacaktır.
Bu açıdan HDP’nin çağrısını, Türkiye’nin demokratikleşmesinden yana her parti, her emek ve kitle örgütü, her sendika ve siyasi çevre, bu açıdan yeniden değerlendirmelidir.
Çünkü çağrı önemli sorumluluk büyük, alınacak karar ve girilecek yolda yanlış yapmanın vebali düne göre bile çok daha büyük; faturası o ölçüde yüksek olacaktır!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa