28 Ekim 2013 08:52

El Kaideci "Çözümcülük"

El Kaideci \

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Erdoğan tüccarlığı, yani pazarlamacılığı gerçekten iyi biliyor. En iyi bildiği bu. Neyi nerede nasıl satacak, hangi ürün ne eder, ne etmez, bilgili, deneyli.
“Paket” getiriyor; bakıyor ki tatminkar bulunmuyor, “yenileri gelecek” diyor. Neredeyse “bu daha başlangıç” diyecek! Çin füzelerindeki pazarlıkçılığa bakın. Hem de kimle? Amerika’yla. Hemen ardından uzlaşma arayan Davutoğlu “işin aslı”nı belirtmek üzere yumuşatıp “İş bitmedi. Yeni teklifler değerlendirilecek” dese bile “Çin ihaleden çekilmezse süreç durmaz” diyerek kararlılık sergiliyor. Amerika’yla olanı ayağa dolanıp kelle almazsa, pazarlıkçılık, pazarlamacılık müthiş!
En son Van’da yine pazarlamacılığın hakkını veriyor: “Gençlerimizin kanı üzerinden hesap yapanlara Rabia işaretiyle dur diyelim.” Yani? “Çözüm”ü, “çözüm süreci”ni kastediyor. “Rabia işaretiyle” olacakmış! Yani Müslüman Kardeşlik’le, İslamcılıkla! Kürtler İslamcılıkta el ele verip “Erdoğan çözümü”nü ya da çözümsüzlüğü gerçekleştireceklermiş. Mal pazarlamacılığa bakın! Rabia.. Siyasal İslam. Ve Çözüm. Başbakan Kürtlerden bu kurduğu bağıntıya inanmalarını istiyor!
Bu hiç siyaset bilmemektir! Zaten Erdoğan pazarlıkçılıkla pazarlamacılığı ne kadar iyi biliyorsa, bunlara indirgediği siyaset ve siyasetçiliği de o kadar bilmiyor. Şans kuşu konmuştu başına. Tabii ki Amerikan kuşuydu. “Allah yürü ya kulum demişti”. Yürümüştü bu yollarda! Hepsi o. Bakın şimdi siyaseti mek parmak biliyor mu bilmiyor mu? Ne diyor: “Biz siyasi Kürtçülüğe de karşıyız siyasi Türkçülüğe de. Her iki anlayış da bizim düşmanımızdır.” Peh peh! Düşmanlık ilan ediyor. Kime? Türkçülüğe!
Ama Sayın Erdoğan, Türkçülüğün de Kürtçülüğün de siyasi olmayanı zaten olmaz! Adını siz koyuyor; Türk ya da Kürt demiyor, Türkçülük ve Kürtçülük diyorsunuz. Eee, işte bu siyasettir. Türk’ün Türk’ü yüceltip her şeyin üstünde varsayması ve üstün saydığı kendisi için ayrıcalıklar istemesi. Üstüne bir de her şeye bu merkezden bakıp yaklaşması –Türkçülük işte budur. Bu, siyaset olmaz olabilir mi? Daniskasıdır!
Peki Türkçülük siyaset değilse, nedir? Siyasetle hiç bağlantısı kurulmadan, antropologların kafataslarını ölçüp biçmesi midir, antropoloji midir yani? Nedir? İslam gibi, inançlı insanların inanıyor olma durumları mıdır; Muhammed aracılığıyla inançlılıkları mıdır? Böyleyse, onun adı İslamdır. İslamcılık deyin bakalım ne oluyor? İslamcılık, olaylara ve gidişata İslam üzerinden yaklaşmak demektir ve siyasettir; din siyaseti yapmaktır. Bu nedenle “siyasal İslam” denir!
Bunlar tabii ki teferruat. Başbakan’ın tevessül ettiği şey, İslami siyasetin şahikasıdır ve Kürt sorununa Kürtçülük yerine İslamcılık üzerinden “çözüm” üretme çabasıdır! Tutar mı? İmkansız! Çünkü Kürt biliyor ki, İslamcı Türkçüler, Suriye’deki kardeşine el-Kaide çetelerini saldırtarak “çözüm” aramışlardır. Şimdi benzerini Türkiye’ye ithal etmek çabası var. Kürtçülüğe karşı Türkçü-İslamcı sentezciler Kaideci çözümü arıyorlar; olacak şey değildir.

Not: K. Okuyan, “Cumhuriyetçilik” propagandasına hız verdi. Zamanla zemin olmasa inandırıcı olabilirdi belki! Tabii ki cumhuriyet. Krallık ya da sultanlık savunulacak değildir. Ama ileri giderseniz size Kemalist diyecekleri haklı çıkarırsınız. İspanyol Cumhuriyetçilerine ne denecekmiş? Orada 2. Cumhuriyet öncesi Kral Alfonso vardı, “Cumhuriyetçi” adları ondandır. Kemalizm bugünün düşmanı olamaz diyor, Okuyan. Ve “20’lerde solun düşmanı elbette Kemalizm değil”miş. Ne zaman peki? Silme dost muydu? Ya katliamları? Partisinin adını kullandığınız M. Suphi’nin anısına saygı gösterin bari!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa