28 Ekim 2013 09:16

Hani nerede sandık iradesine saygı?

Hani nerede sandık iradesine saygı?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bütçe görüşmeleri Mecliste, Sayıştay raporu kavgalarıyla başladı.
Her ne kadar bütçe ekonomik bir tasarı olsa da… Kavgayı ekonomik değil demokratik açıdan değerlendirmeliyiz.
Bütçe hakkı parlamentonun en temel hakkıdır. Hükümetlerin ne kadar ve nereye harcama yapacaklarını parlamento belirler.
Bilinemeyen zorunlu nedenlerle bütçe yetersiz kalırsa… Bu durumda ek bütçe yapılması, şeffaflığın, hesap verebilirliğin kısacası demokrasinin gereğidir.
Sonuçta bütçeler tahminidir. Her zaman sapmaya açıktırlar. Ama bu realite, keyfilik anlamına gelmez. Hükümetlerin istedikleri gibi at koşturmalarının önünü açmaz.
Meclis adına tüm kamu kurumlarında denetimi Sayıştay yapar. Ve her yıl Meclise bir rapor sunar.
Sayıştay bu yıl Meclise sunduğu raporda diyor ki… “Hükümet Meclisin verdiği harcama yetkisini 15 milyar lira aştı.”
İşte kıyamet de bu noktada kopuyor.
İyi de nasıl? Neye harcandı bu 15 milyar?

SEBEBİ AÇIKLANMAYA MUHTAÇ
İşin derinine inince çok daha çarpıcı bir sonuçla karşılaşıyorsunuz.
Her yıl bütçesi arttırılan…
Dış politikanın merkezine yerleştirilen…
Suriye başta olmak üzere Ortadoğu’da cirit atan…
İslamcı terör örgütleriyle iş kotarmaya çalışan MİT’in Sayıştay tarafından denetlenmediğini öğreniyoruz.
Sadece MİT’i değil Sayıştay’ın, Başbakanlık, Hazine Müsteşarlığı, birçok bakanlık ile çok sayıda kamu kurumunu denetleyemediğini öğreniyoruz.
Dahası var! Geçtiğimiz yıl, bütçe görüşmeleri sırasında Meclise sunulması zorunlu olduğu halde sunulmayan Sayıştay raporlarına da sansür uygulandığı  açığa çıktı.
Muhalefet milletvekilleri haykırıyor: Sayıştay denetçilerinin tespit ettiği bulgular, mevzuata aykırı tespitler, yolsuzluk tespitleri, Hükümet baskılarıyla raporlardan çıkarılmış ve içi boşaltılmak suretiyle düzenlenmiştir. Meclise gönderilen raporlar bunlardır.”

KURTULAMADI PASİFLEŞTİRDİ
Sayıştay raporları karşısında hükümetin sansürcü tutumu giderek katılaşıyor.
Sayıştay tarafından hazırlanan Karadeniz otoyolu yapımına ilişkin rapor sümen altı edilmişti hatırlayınız. Şimdi Karadeniz’de hatalı mühendislikten kentleri su basıyor, otoyolun bazı bölümlerini Karadeniz’in hırçın dalgaları göçertiyor.
Hesap veren yok!     
Hükümet raporları sümen altı etmektense Sayıştay Kanunu’nu değiştirerek bu durumu kökten halletmek istiyor.   
İlk girişimleri Anayasa Mahkemesine takıldı.
Şimdi gelişmeler karşısında şu yorumu yapan vekiller haksız mı: “Sayıştay’ı bitirme planı Anayasa Mahkemesine takılan, bu yönde kanun teklifini yasalaştıramayan AKP’nin emrindeki yürütme, bu kez de Sayıştay denetçilerine gerekli bilgi ve belgeleri vermeyerek denetimi fiilen engellemiştir.”
Bu yıl bakanlıklar ve ilgili kurumlar Meclisin kendilerine tahsis ettiği ödenekleri yetersiz gördüler. Harcamaları dizginlemeyip harcadıkça harcadılar. Yetkilerini aştılar.
Neye göre aştılar hesap veren yok!
Bu durum kuvvetler ayrılığı ilkesinin ihlalidir.
Meclisin bütçe yapma hakkının gaspıdır.
Sürekli sandık iradesine vurgu yapan iktidar, sandığın Meclise verdiği bütçe yetkisini gasbediyor.
Ne güzel bütçenin şeffaflığı yok, denetlenebilirliği yok!
“Kuvvetler ayrılığının” ayağına dolandığını açıkça söyleyen bir başbakanın olduğu bir ülkede hangi irade, hangi demokrasi” mi dediniz?
Haklısınız!

SAYMAKLA BİTMİYOR!
EMNİYET geçen yılki bütçesinin tamamını harcayarak 1 milyar liralık yedek ödenek kullandı.
Muhtemelen sokağa çıkıp demokrasi talep edenlere sıkılan gazlara para yetmedi.
Ama bunu bilemiyoruz, sadece tahmin ediyoruz. Zira, Sayıştay, gerekli bilgi ve belgeler gönderilmediği için Emniyet Genel Müdürlüğünün hesaplarını denetleyemedi.
Sayıştay, belediye şirketlerini de denetleyemedi.
Ama Sayıştayın denetleyebildiklerinden çok şey saçıldı ortaya. Örneğin, Sayıştay’ın, Spor Genel Müdürlüğü hakkında hazırladığı raporda, spor kulüplerinin devleti milyonlarca lira zarara uğrattıkları ortaya konuldu.
Sayıştay raporunda yer alan usulsüzlükler saymakla bitmiyor. Karayollarına ilişkin raporda Bütçe Yasası’na aykırı olarak yatırım programında yer almayan projeler için 972 milyon lira harcandığı vurgulandı. Maliye Bakanlığına ilişkin raporda, Hazineye ait taşınmazların satış, kira ve irtifak hakkı işlemlerinde usulsüzlük saptandı.
Sayıştay Orman Genel Müdürlüğüne ilişkin de bir hayli usulsüzlük sıraladı.
Tüm bunlar baş ağrıtan işler!
“Bu baş ağrılarından kurtulmak lazım” diye düşünen hükümet usulsüzlükle uğraşmak yerine bu işleri açığa çıkan Sayıştay’ı etkisizleştirmek üzere… Yeni bir Sayıştay Kanun tasarısını el altında tutuyor.

HESABI ALLAH’A HAVALE ETMEK
HÜKÜMETİN yeni Sayıştay taslağı, Sayıştay’ın ürettiği raporların kamuoyuna açıklanmasını sınırlamayı hedefliyor. Ayrıca denetçilerin yetkisini de kısıtlamayı planlıyor.
Hükümet bu düzenlemeleri, “Vereceği hizmetleri hızlandırmak maksadıyla atılmış bir adım olarak” pazarlasa da, asıl hedef denetimden kaçmak. Denetim sonucu bir yakalanma hali olursa da onu kamuoyu ile paylaşmamak.
Ne de olsa… Ne siyasetçiler ne de bürokratlar denetimden pek hoşlanmazlar.
Siyasetçiler; “Allah’tan başkasına hesap vermem!” “Seçimlerde halk yaptıklarımı değerlendirip oy veriyor” sözleriyle idari ve yasal denetimi etkisizleştirmenin derdindeler.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa