Fenerbahçe’de kongreye doğru
Geçtiğimiz Cuma günü basketbol takımının Barcelona ile oynayacağı Eurolig maçıyla, futbol takımının Gaziantep ile oynayacağı lig maçının aynı saatte başlaması Fenerbahçelileri zor bir seçim ile karşı karşıya bıraktı. Basketbol maçının tarihi çok önceden belli olduğuna göre burada düzenlemeyi yapması gereken futbol federasyonuydu ancak artık alıştığımız basiretsizliklerden birine daha imza atarak iki maçı aynı saate denk getirmeyi başardılar.
Eylül ayında Avrupa kupasına ilk turda veda eden basketbol milli takımının “çöküşünün” ardından, kulüp takımlarının bu sene işi sıkı tuttukları ve genç oyunculara yöneldikleri görülüyor. Fenerbahçe bu sene uzun yıllardır istediği Zeljko Obradovic’i teknik direktör olarak takımın başına getirdi. Obradovic’in kısa süre içerisinde takım üzerinde sağladığı etkiyi görmemek mümkün değil. Barcelona gibi güçlü bir ekibin karşısında maç içerisinde 16 farka kadar çıkan Fenerbahçe maçı da 75-70 önde bitirmeyi başardı. Eurolig’de ve ligde kayıpsız ilerleyen basketbol takımında bence en önemli ayrıntı Obradovic’in usta ellerine teslim edilen gençler. Yaşları 17 ile 23 arasında değişen Kenan Sipahi, M. Mahmutoğlu, M. Birsen, A. Olmaz takımda yer buluyorlar, süre alıyorlar ve biçimleniyorlar. En büyük şansları da Obradovic gibi bir ustadan eğitim almaları. Anadolu Efes ve Galatasaray’ın da benzer biçimde genç ve güçlü kadro kurması çekişmeli bir basketbol liginin habercisi. Öyle görülüyor ki bu sene basketbolu çok konuşacağız.
Bu hafta gençlik aşısının etkileri Fenerbahçe stadında da hissedildi. Geçen sezon A.Kocaman yönetiminde üç kulvarda yürüyen kadroda Salih Uçan, Recep Niyaz ve Beykan Şimşek gibi gençler forma şansı buluyor ve başarılı da oluyorlardı. Bu sezon R. Niyaz ve B. Şimşek sürekli oynama şansı bulabilmeleri ve deneyim kazanmaları amacıyla kiralık olarak verildiler. Salih ise yaz dönemi boyunca U19 ve U20 takımlarında oynadığı için takıma geç katıldı ve fazla forma şansı bulamadı. Sezon başı transfer edilen Alper Potuk ise genellikle ilk on bir içinde değil, ilk değişiklikte tercih edilen oyuncu konumundaydı. Ersun Yanal Gaziantep maçına farklı bir orta saha kurgusuyla başladı: A. Potuk’u, Baroni ve M. Topal ile birlikte ilk on birde değerlendirdi. Fenerbahçe’nin ilk yarıdaki baskılı oyununda oldukça etkili olan bu diziliş, Alper’in güzel oyunu ve bir asistiyle de meyvesini verdi. Taraftarlar için esas sevindirici olan ikinci yarıda oyuna giren Salih’in mücadelesi ve “Messivari” çalımlar sonrasında attırdığı gol oldu. “Forma verilmez alınır” klişesini doğrularcasına Salih bir kez daha yeteneklerini hatırlattı. Genç yaştaki sporcuların başarıları herkesi sevindiriyor ama bu tekil örnekler bile memleketteki alt yapı sorunun bir göstergesi aslında. Az sayıda çıkan yetenekler üzerine titriyoruz, oysa bu sayının yetmiş milyonluk bir ülkede çok daha fazla olması gerekirdi.
Kadıköy ahalisi iki maç için bölünmüşken ortak sohbet konusu hiç kuşkusuz bu hafta sonu yapılacak olan kongreydi. Yapılan sohbetlerden çıkarttığım sonuçlar aslında basit. Yamen Uzun ve Hulusi Belgü’nün adaylıkları “ciddiye” alınmıyor, birçok kişi bu iki adayın son dakikada geri çekileceğini düşünüyor. Geriye Aziz Yıldırım ve M. Ali Aydınlar’ın arasındaki yarış kalıyor. Kadıköy ahalisinin büyük bir ağırlıkla Aziz Yıldırım demesine şaşırmamak gerekiyor. Aydınlar 3 Temmuz sürecindeki söylemleriyle camiada zaten büyük bir tepki yaratmıştı. Başkan adaylığını açıkladığından beri de kendi projelerinden ziyade süreç sırasında kim haklıydı tartışmasını öne çıkartmayı tercih etti. Camianın çok önem verdiği Fenerbahçe Üniversitesi projesini ve koleji “para kazandırmayan” işler olarak değerlendirirken şu ana kadar tek ürettiği söylem “Alex’i geri getireceğim” oldu ki Alex, Aydınlar’ın suçladığı dönemin takım kaptanıydı ve “konuşursam Metris’e başkanın yanına gidebilirim” diyen oyuncuydu.
Çelişkili duruşunun yanı sıra Fenerbahçe’nin rakiplerinin ve camiada hiç sevilmeyen medya figürlerinin Aydınlar’ı desteklemesi de bu adaylığın haklı olarak 3 Temmuz sürecinin bir parçası olarak görülmesini beraberinde getiriyor. Tapusu Fenerbahçe’nin elinde olan Kadıköy’deki arazilerin “rant talanına” açılması için başkanın değişmesi gerektiği de inandırıcı argümanlarla anlatılıyor. Genel olarak konuştuğum Fenerbahçeliler, bu nedenlerle A.Yıldırım’ın sadece kazanmasını değil açık bir farkla kazanmasını istediklerinin altını çiziyorlar. 29 Ekim gecesi Bağdat caddesini dolduran binlerce insanın ağzında, bu hafta sonu rekor bir katılım ve rekor bir oy görüleceği vardı. Fenerbahçe camiası, kongredeki yarışı “direnmek” ve “teslim olmak” arasında algılıyor ve net görülen oylarını “direnmeden” yana kullanacaklar.
Evrensel'i Takip Et