31 Ekim 2013 09:35

Mezopotamya Üniversitesi kuruluyor

Mezopotamya Üniversitesi kuruluyor

Fotoğraf: Envato

Paylaş

90’ıncı yılını geride bıraktığımız cumhuriyet tarihi boyunca Kürtler yoğun acılar yaşadılar. Dilleri, kültürleri yasaklandı. Cumhuriyet, çok dilli ve çok kültürlü Anadolu coğrafyasını tekleştirip homojenleştirme projesi olarak yürütüldü. Bu amaçla Anadolu’nun gayrimüslim halkları Anadolu’dan kırımlardan geçirilip kovulurken, Müslüman olanlar hızla Türkleştirilmeye tabi tutuldu. İnkâr ve imha sürecine, verimli hilal olarak bilinen Yukarı Mezopotamya’nın yerleşik halkı Kürtler büyük acılara rağmen direndiler ve kendilerini bugünlere taşıma becerisi gösterdiler. Özellikle son otuz yılda Kürtler, kendilerini tarih sahnesinde yeniden var eden büyük bir mücadeleyle adeta küllerinden kendilerini yeniden yarattılar.
Bugün geldiğimiz süreçte egemenler Kürtlere bir halk olmaktan kaynaklı hâlâ haklarını vermemek için direnseler de artık bunun imkânsız olduğunu anlamaya başladılar. Otuz yıllık çatışmalı süreç Öcalan’ın tarihi Newroz manifestosuyla ağır aksak da olsa; siyasi iktidar ipe un sermeye çalışsa da, inatla ve ısrarla adım atmamak için dirense de, adına barış süreci denilen bir çatışmasızlık sürecine evirmiş bulunmaktadır. Artık Kürtler ve cumhuriyetin sahipleri işlerin mevcut haliyle yürümeyeceğini görmüş, anlamış bulunmaktadırlar. Kaldı ki, Kürtler sadece Türkiye’de değil bir bütün olarak Kürtlerin topraklarının bulunduğu her parçada en önemli aktörler durumuna gelmiş bulunmaktadırlar. Birçok aydın ve yazar Kürtlerin önümüzdeki süreçte Ortadoğu’da bir yıldız olacağını ve 21. Yüzyılın Kürtlerin yüzyılı olacağını ifade etmekte, öngörmektedirler. Kürtler, ulusal alandaki tüm hak ve özgürlüklerini engelleyen 200 yıllık prangalarını parçalamaya, kırmaya başlamış bulunmaktadırlar. Şimdi Kürtler 200 yıllık açığın hırsıyla her alanda kurumlarını oluşturma mücadelesi vermektedirler. Kendi yaşadıkları topraklarda kendilerini yönetmek, sorunlarına çözümler üretecek bir kurumsallaşmayı hızla gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar.
Bu kurumsallaşmaya paralel olarak son iki yılda başta bir grup akademisyen arasında başlayan ve sonrasında her kesimde devam eden Diyarbakır’da “çok dilli ve çok kültürlü” bir üniversite kurma hayali yoğunca tartışılmaktadır. Bu tartışmalar sonucunda aralarında akademisyen, iş adamı, sanat, siyaset çevrelerinden isimlerin bulunduğu yaklaşık 300 kişi bir araya gelerek Mezopotamya Vakfını kurdular. Vakıf senedinde başta Kürtçe olmak üzere her kademede çok dilli eğitim-öğretim yapacak kurumlar oluşturmak görev olarak görülmekle birlikte öncelikle bir üniversite için kolları sıvanmış görünmektedirler. Üniversite projesi, başta Kürtçe olmak üzere coğrafyanın diğer bileşenlerinin dillerini dikkate alan bir eğitim projesi olmayı hedeflemektedir.
Kurulacak üniversite için Mezopotamya Üniversitesi ismi belirlenmiş. Son derece iddialı bir isim. Peki, neden Mezopotamya? Vakıf bunun nedenini şöyle ifade etmektedir:   Mezopotamya on bir bin yıllık uygarlığın adıdır. Dünyadaki birçok ilk Mezopotamya’ya nasip olmuştur. Dünyanın ilk devleti, ilk Anayasası, ilk kütüphanesi bu coğrafyanın patentindedir. Çivi yazısı kullanılarak tarihsel çağların başlatıldığı alan da yine Mezopotamya’dır. Bu kadim coğrafya kültür sanat, astroloji, fizik, matematik, tıp, kimya ve sosyoloji alanında önemli bilim adamları yetiştirmiştir. Fırat ve Dicle nehirleri arasındaki alanı kapsayan bu bölge Kürt, Ermeni, Arami, Asurî, Süryani, Keldani, Nasturi, İbrani, Şemsi ve daha birçok halkın yaşam biçimini, inancını ve dilini şekillendirmiştir.
300 Kişilik Kurucular Kurulu el birliğiyle bir taraftan üniversitenin temeli ve her aşamada yol göstericisi olacak “Fizibilite Raporu ve Stratejik Planını” hazırlama çalışmaları yürütürken diğer taraftan mali kaynak yaratmak için operasyonel faaliyetlerini sürdürmektedirler. Bilimsel, özgür, çağdaş, evrensel düşünebilen ve Kürt dilinde eğitim yapabilecek bir üniversiteyi kurma yolunda emin adımlar atılmaktadır. Üniversite fikri, Kürtleri ve bölgenin diğer halklarını son dönemde heyecanlandıran en önemli çalışma olarak dikkat çekmektedir. Hiçbir engel bölge insanının imece usulüyle böyle ulvi bir değeri yaratmasını engelleyemez.  Şimdiden halkımıza ve bölgeye hayırlı olsun diyorum.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa