Meclis, okul, örtü ve özgürlük tartışması
Fotoğraf: Envato
Bir şeyi empoze etmemek, çocuklara ve topluma özendirmemek konusunda sigaranın görünmez kılınması iyi bir örneği oluşturuyor. Özgürlük olup olmadığı da bir tartışma boyutu.
AKP’lilerin türbanı memurlar için serbest hale getirmesi, Mecliste türban girişimi, HDP Kongresi ise daha ciddi bir tartışmayı güncelledi. Kaldı ki görmezden gelmekle de bir şeyleri çözmüş olmuyoruz. Zor bir tema. Din içi veya dışı giyim kuşama birden çok doğrulu olarak bakılabilir. Ancak sonuçta konunun önemini azaltmıyor. Hele işin okul ve memur ayağı da var ki, neyin hak, özgürlük, eşitlik, ilerleme veya neyin baskı, ayrımcılık, empoze etmek olduğu zorlu konuları oluşturuyor. Demokrasi ve özgürlük ne, kafalar iyice karışık. Örneğin bir tartışma grubundan bir pasaj:
“Türk olmayanların haklarını savunmayan bir Türk demokrat olamaz. Müslümanlar da demokrat değildirler. Siz hiç, ‘Biz Müslümanlar ve Sünniler, Müslüman olmayan ve Müslümanlığı kabul etmeyenlerden de alınan vergilerle var olan diyanetin, maaşı oradan karşılanan devlet memuru din adamlarının desteğiyle ibadetimizi yapıyoruz. Bu eşitsizlikler Müslümanları imtiyazlı kılmaktadır. (…) İmam hatiplerin kaldırılması; din eğitiminin bütünüyle cemaatlerin kendi inisiyatif ve imkanlarına bırakılması; Din derslerinin kaldırılması veya eğer çok gerekli görülürse, dünyadaki tüm dinleri anlatan, tüm dinlerden bilginlerin katılımıyla hazırlanmış din ve etik derslerinin sosyolojinin veya yurttaşlık bilgisinin bir alt bölümü olarak okutulması gerekir. Böyle ezanı insanın kulaklarını sağır eden bir güçle okutup Müslüman ve Sünni olmayanlar üzerinde terör estirmenin âlemi de yoktur’ (…) diyen Müslüman gördünüz mü? (…) İşte, Blok milletvekilleri, aslında hepsi başı açık kadınlar olmalarına rağmen, türbanla Meclise gelip Meclis ve diğer yerlere türban taktığı için alınmayanların haklarını fiili bir direnişle savundukları takdirde, kendileri gibi olmayanların haklarını savunarak, bu ülkedeki bütün ezberleri bozup, bir demokratlık örneği verirler.”
Herkesin doğuştan gelen veya sosyal haklarını, özgürlük ve eşitlikleri savunmak kesinlikle bir insani ve demokratik tutumdur. Ancak buradaki ana sorun, Başbakanın da ısrarla belirttiği “dini vecibe” ve “dini bir sembol” olmasının ötesinde bizatihi kendisi özgürlük ve eşitlikleri kısıtlayan bir din veya ideolojinin; örneğin buluğa ermiş 9-10 yaşındaki çocukların evlendirilmesini de, cariyeliği de, köleliği de, çok eşliliği de belirli koşullarda caiz sayan, erkek-kadın ilişkilerini neredeyse zina üzerinden tanımlayan bir anlayışın ifade veya sembollerinin özgürlük konusu olup olamayacağı sorusudur. Örneğin paryaların diğer kasttan biri ile evlenemeyeceğini, hatta birbirine dokunamayacağını emreden birinin öğretmenlik veya milletvekilliği yapmasını savunabilir miyiz? Aryan ırkının üstünlüğünü simgeleyen Gamalı Haç’la Mecliste, okullarda, kamu kurumlarında hizmet verilmesini savunabilir miyiz?
Marx (1844) Yahudi Sorunu Üzerine’de Yahudilerin Almanya’da “eşit haklar talebinin” eşitsiz koşullarda bir diğeri ile benzer bir eşitsizliğe sahip olma istemi ile sınırlı kaldığı, bunun eşitlik mücadelesiyle aynı şey olmadığını belirtiyordu. Kaldı ki din en önemli ideolojik aracı oluşturuyordu.
Cumhuriyetin 90. yılı geçildi. Cumhuriyetin dışlayıcı ve otoriter yönlerini eleştirirken, önlük ve üniformalardan uzaklaşmaya çalışırken ne yiyip içeceğinden vücut hatlarını tanımlayarak nasıl giyineceğine (el yüz dışında tüm bedeni örtme dini vecibesi), kime bakıp bakamayacağına (göz zinası), hatta neyi düşünüp düşünemeyeceğine kadar kişi ve toplumu düzenlemeye kalkışan helal ve haramlar sistemi, bunların kadına ve erkeğe dayatılması özgürleşme sayılmaya başlandı.
Demokrasi ve kadının özgürleşmesinin onu baskılayan şeriata endekslenmesi kadar, belki ondan da büyük bir talihsizliğini de ana dilinde eğitim konusunun türban meselesine endekslenmesi oluşturuyor.
Kıyamet alametleri yaklaşıyor gibi, haram helal karıştı: “Kadına özgürlük” denebilir de “şeriat emrine özgürlük” denebilir mi? Okullarda baskı, eşitsizlik ve ayrımcılık içeren değer ve sembollere yer verilebilir mi?
- MEB’in başarısı muhteşem tıklanma rekoru: İnsanın iyi ki pandemi ve deprem olmuş diyesi geliyor 10 Ocak 2025 04:58
- 22 yıllık, 72 yıllık gerileme: MEB’in, AKP’nin, milli görüşün ‘Milli Maarif’ ve ‘MESEM’ başarısı 03 Ocak 2025 04:26
- Türkiye ve Suriye yüzyılı mütaşerik maarif ve rejim modeli 27 Aralık 2024 04:43
- İsrail ve Suriye örneğinde bilimin ve bilimsel eğitimin anlamı ve önemi üzerine 13 Aralık 2024 04:40
- MEB açık öğretim okulları istatistiklerinde bir gariplik mi var? 29 Kasım 2024 04:15
- AKP'nin eğitim ve bütçeleme anlayışı: Lime lime ayrıştırmanın, imam hatipleştirmenin, metalaştırmanın, peşkeş çekmenin binbir türü 15 Kasım 2024 04:43
- Cumhuriyetin 101. yılında rüya, yurttaşlık ve ana dillerinde eğitim meselesi 01 Kasım 2024 04:26
- Üniversite nedir? Araştırma ve bilgi nedir? Kariyer yapmaktan/ uzmanlık bilgisinden farkı nedir? 18 Ekim 2024 04:42
- Akademinin yeri ve değeri: 207 üniversite bir 'muhabir Rüya' eder mi? 11 Ekim 2024 04:43
- MEB istatistiklerinin gör dediği açlık, dayatma ve niteliksizlik 04 Ekim 2024 04:50
- Türk Psikologlar Derneğinin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline dair görüşü: Eğitim değil eğitimi ihlal modeli 27 Eylül 2024 04:42
- AKP ve MEB’in büyük mahareti: Bağnazlığı ve emek sömürüsünü sürdürmeye diplomalı çözüm 20 Eylül 2024 04:15