01 Kasım 2013 09:28

'Bilmek egemen olmaktadır' beyler

\'Bilmek egemen olmaktadır\' beyler

Fotoğraf: Envato

Paylaş

WikiLeaks belgeleri, Snowden’in açıklamaları derken ABD’nin Merkel’den (Almanya) Cameron’a (İngiltere), Hollande’dan (Fransa) Rajoy'a (İspanya) kadar tüm müttefikleri dahil, dünyanın pek çok ülkesini dinlediği ortaya çıktı.

ABD istihbaratının Türkiye’yi de dinlediği ortaya çıktı, ama ne Cumhurbaşkanı ne de Erdoğan ciddi bir tepki göstermediler.

ABD’nin dinlemesine karşı dinlenen ülkelerin liderlerinden ve basınından çeşitli tepkiler var, hatta bu tepkiler oldukça da sert ama ABD yetkilileri gayet pişkin! Obama diyor ki, “Bu bilgiler sonunda bana geliyor. Dolayısıyla ben kullanıyorum. Bu durumda müttefiklerimizin tedirgin olması yersizdir!”

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım da bu dinlemeleri önlemekle yükümlü bakan olarak, skandal karşısındaki çaresizliğini; “Teknolojinin getirdiği baş belası bir iş” diye iki elini birden havaya kaldırarak ilan etti.

Evet, bu yaklaşık 90 ülkeyi kapsayan “dinleme” büyük bir skandal, ama bu skandalı, bir “istihbarat yozlaşması” ya da istihbaratçıların açmazlarını aşması olarak göremeyiz.

Tersine bu Amerikan yönetiminin dünyaya hükmetme arzusunun bir yansımasıdır.

Şöyle ki “bilmek”, daha ilk çağdan itibaren filozofların başlıca sorunlarından birisi olmuştur. Antik çağ düşünürleri, “bilmek için bilmek” isteyen insanlığın çocukluk çağının düşünürleri olarak tarihe geçmiştir. Ama sınıfların çıkarları arasındaki mücadele sertleşince; bilme sorunu Orta Çağ boyunca, “gerçek bilginin elde edilmesi” yani, “inan”ın (dinin) bilgisi olarak ele alınmış Yahudi Hristiyan tanrısının ve inanç sitemlerinin akılla temellendirilmesi Orta Çağda başlıca “bilme kaygısı”, “inanmak için bilmek” amacına bağlanmıştır.  

Orta Çağın en önemli düşünürlerinden Roger Bacon (1214-1294) ise, Orta Çağın sonlarında, bu Orta Çağ tutumuna baş kaldırarak, bilmenin amacının egemenlerin egemenliklerini sağlamlaştırmanın ürünü, olduğunu öne sürerek, tezini, “Bilmek egemen olmaktır” biçiminde formüle etmiştir.

Roger Bacon’dan üç yüz yıl sonra Francis Bacon bir adım daha atarak, “Bilmenin aynı zamanda değiştirmek” için olduğunu söyleyerek, 300 yıl sonra Marx’ın “Filozoflar dünyayı yorumlamakla yetindiler, asıl olan onu değiştirmektir” biçimindeki ünlü tezini 300 yıl önceden haber verdi.

Bu “bilgi kuramı”, insanlığını bilgiyi ele alma süreci çerçevesinde bakıldığında ABD’nin tüm dünyayı dinlemesinin amacını aşmış istihbaratçıların ya da manyak yöneticilerin marifeti değil, ABD’nin dünyaya hükmetme stratejisinin vazgeçilmez bir aracı olduğunu görürüz. Ki, bu dünyayı sarsan telekulak skandalının, CIA tarafından ve ABD yönetiminin bilgisi dahilinde geliştirildiği bizzat CIA ve Obama tarafından da dolaylı biçimde itiraf edilmiştir.

Nitekim ortaya çıkan “telekulak skandalı”, George Orwell’in  “1984” * adlı romanındaki, “Herkesin herkesi izlediği “Büyük biraderin de izleyenleri izlediği” biçimindeki içeriği tam da bugün kurulan ve kurulmak istenen emperyalist-kapitalist dünya düzenini anlatmaktadır. Nitekim bugün dünyanın her yerinde yöneticiler, vatandaşlarını, ABD’de dünyanın her yanındaki yöneticileri, hatta kendi büyük elçiliklerini de dinlemektedir.

Gelinen yerde, en başta da Erdoğan’ın Türkiye’nin de dinlenmesini öne çıkararak; “Ey millet gördüğünüz gibi ülkemizin büyük bir ülke haline geldiğini, elin ABD’si anladı ama muhalefet anlamadı. Öyle olmasa ABD bizi dinlemezdi!” diye propagandaya hız vermesini bekliyoruz. 

(*) George Orwell’a, bu roman sosyalizmi karalamak, halkların nezdinde itibarını zedelemek için yazdırıldı. “Soğuk savaş” yılları boyunca bu kitap, cümle sosyalizm düşmanının, Troçkistlerin ve liberallerin, kara propaganda merkezlerinin başucu kitabı oludu. Ama bu kitap şimdi, ABD’nin dünyaya egemen olmak için geliştirdiği gözleme dinleme sistemini anlatmaktadır. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa