Lou Reed ‘Büyük Uyku’ya yolcu edildi!
Fotoğraf: Envato
1960’larda dünya popüler müzik tarihini etkileyen en önemli gruplardan biri olan Velvet Underground’un kurucu üyelerinden ve gruptan ayrıldıktan sonra 70’li yıllarda başlayan solo kariyeri ile de kendinden sonraki birçok müzikal akımı önceleyen en önemli rock sanatçılarından biri olan Lou Reed geçtiğimiz pazar günü vefa etti.
Reed, 1960’ların büyük sosyal etkilere sahip özgürlükçü atmosferinde Velvet Underground’u birlikte kurdukları arkadaşı John Cale ile birlikte dönemin entelektüel ve ontolojik dertlerini, avant-garde sanat ortamını, deneysel müzik eğilimlerini ve tam ortasında bulundukları yeraltı literatürünü rock müziğin popüler sahnesi içerisinde ‘yer üstüne’ çıkaran en önemli sanatçılardan biriydi. Lou Reed solo kariyerinde de punk’ın en büyük ebeveyni denebilecek Iggy Pop ve David Bowie ile birlikte ve en az onlarınki kadar büyük bir etkiyle rock müziğin kendi alternatifini ve bağımsız popüler türlerini yaratmasında ciddi sıçramalara sebep olmuştu. 70’lerde ortaya çıkan punk ve 80’lerde kendine ciddi bir alan bulan indie-rock ve glam-rock kendi formunu büyük ölçüde bu kuşağın müziğine duyduğu hayranlık, ilgi ve hatta bazen tepkiye borçludur.
Velvet Undergorund’da genellikle sözler Lou Reed’e, müzikler ise John Cale’e ait olurdu. John Cale’in 20. yüzyıl avant-garde sanat ortamı ve müziğine olan hayranlığı yine kendisi gibi tüm bu konuları seven Reed’in edebi eğilimleriyle birleşince dünya müzik tarihinde önemli bir yere sahip olan Velvet Underground, iktidarın ancak görünmez kılıp dışarı atarak kontrol altında tutabildiği ve kendisi için kullanışlı hale getirebildiği bazı eğilimleri yeniden görünür kılmakta önemli bir görev üstlenmiştir. Grubun özellikle Heroin isimli parçası ve kapağının fallik çağrışımları sebebiyle ilk çıktığı 1967’de müzik şirketi patronları tarafından piyasaya verilmeyen Velvet Underground and Nico imzalı çıkış albümleri buna verilecek örnekler arasında sayılabilir. Bu albümün üzerinde Andy Warhol tarafından tasarlanmış ve üzerinde çalışılmış bir muz resmi bulunuyordu.
Solo kariyerlerin daha başarısız olarak algılandığı 80’li yılların aksine Lou Reed solo kariyerinde Velvet Underground’u aşacak işlere de imzasını atmıştı. İçinden çıktığı New York sanat ortamı ya da sadece batı dünyası için değil tüm dünyada bu tür müzikten hoşlanan insanlar için büyük bir etkilenim kaynağı olmuştur.
1999 yılında benim de izleyicisi olduğum bir konserinde Reed, sahnede şimdi ismini hatırlamadığım Afrikalı Amerikalı bir grup arkadaşı ile birlikte elektrik gitarın arşe ile çalındığı bir sahne düzenlemesiyle yer almıştı.Yine o dönemde Avusturya’da ırkçı lider Heider’in seçilmesiyle birlikte Avusturya’yı tur listesinden çıkarmıştı. Konser sonrası katıldığım basın toplantısında bununla ilgili bir soruya da oldukça kararlı bir biçimde cevap vermişti.
Daha az popüler olan ‘başka’ bir müzik ortamı için oldukça önemli bir müzik sanatçısı -aynı zamanda Lou Reed ile evli- olan Laurie Anderson’ın Reed’in ölümü üzerine yerel bir gazeteye ufak bir mektup yazdığını ve Iggy Pop, David Bowie dahil birçok sanatçının saygısını sunduğu yazılar okudum. Reed’e büyük uykusunda huzur diliyoruz.
- Weather Underground: Kampüsteki komünistlerden, Amerikayı sarsmaya 31 Ağustos 2014 00:06
- Neil Young İstanbul’daydı 20 Temmuz 2014 08:46
- Karanlık günler için Motown 06 Temmuz 2014 00:09
- ‘Para yaşamın süresini uzatamıyor’ 11 Mayıs 2014 06:36
- Politik eylem biçimi ve sosyal işlev indirgemesinde sanat: Bu teorik bir kıskaç mı? 23 Şubat 2014 00:06
- Pete Seeger’a veda 02 Şubat 2014 00:12
- Sonat biçimi ve döngüsellik 12 Ocak 2014 00:07
- Sonat: Kompozitörün ve dinleyicinin arenası -1 22 Aralık 2013 07:07
- The Fall efsanesi yeniden saldırıyor! 08 Aralık 2013 07:32
- Hayırseverlik 24 Kasım 2013 07:11
- Süreç odaklılık, çokluk, belirlenmemişlik, oluş 27 Ekim 2013 00:04
- Rusya için ‘fazla solcu’ 28 Eylül 2013 16:22