04 Kasım 2013 08:58

Acılar

Acılar

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Son haftalarda acılar yaşadık.
Halkla paylaşım içinde olanların acılarını…

Tuncel Kurtiz’i biliyorsunuz…
Tuncel son yıllarda köylüm oldu. Edremit Körfezi’nde , deniz kıyısında değil…Kaz Dağı eteklerinde Güre köyünün en sağ köşesinde benim yaz okulum, evim… Güre’nin batı yakasında Çamlıbel’ de onun son durağı…
Aslında o benden çok önce Edremit’ li. Ya da Körfez’li… Ama yıllar sonra, dönüp dolaşıp, yeryüzünü vatanı eyledikten sonra, geldiği yerdi körfez…
Onu yitirmeden birkaç gün önce de Edremit’ de görüştüydük.

Tuncel’den Nâzım’ın Bedrettin’ini izlemeye doyamadım hiç…
Güre’nin unutulmayacak Belediye Başkanı Kamil Saka’nın isteğiyle, Yassıçalılılarla hep birlikte ördüğümüz basamaklı tiyatromuzda onu izlediğimde sanki ağaçlar da onunla birlikte kanatlanıyorlardı.

Oktay (Ekinci) toplumca acısını duyduğumuz ikinci kişi oldu şu son günlerde.
Kamudan çalmayı, kamu hırsızlığı kavramını ilk dile getiren kişi Prof. Dr. Hande Suher idi. Bizim alanımızın dışındakiler bunu pek bilmezler. Oktay, bu kavramı tüm topluma anlatabildi. Daha ötesi, bu konuda bir odak olmayı becerebildi… Kamu hırsızlarının korkulu düşü oldu…

Korumacılığı, toplumun yeterince algılayamadığı dönemlerde, bu konuda canla başla çalışmaya başladı. Muğla’da, Erman Şahin’in belediye başkanlığı döneminde, onun imar müdürüydü. Daha koruma ile ilgili yasa masa da yoktu. Bu gün övündüğümüz Muğla’nın dokusunun korunmuş olmasını işte o döneme borçluyuz. Kimileri tasarlarını çizdirmişlerdi bile o dokunun içinde, çok katlı apartmanlarını yükseltmek için.

Kısacası, yaşama kültürümüzün yaşayan kanıtları darmadağın olacaktı. Üstelik bunu önleyecek yasal durum da yoktu. Belediye bir yandan bu kişileri oyalarken, bir yandan da Ankara’da bitirilmek üzere olan koruma tasarlarının ardına düştü. Oktay, benim bildiğim, Ankara’ya koştu: Orada bu işlerle görevli bakanlıkta Emre Madran vardı. Ondan yoruma açık yazı alıp, bu yazıya dayanarak önlenebildi girişimler.
Görüyorsunuz birkaç yürekli kişiye bağlı olabiliyor bu işler…

Emre Madran’ı da yitirdik son günlerde…
Onun yorulmak bilmeyen çabalarının tanığı oldum. TMMOB Mimarlar Odası Genel Merkez Yönetim Kurulu üyesi olarak birlikte çalıştık. Bir yandan da ODTÜ’de, koruma alanında öğrenci yetiştiriyordu.
Hiç kuşkum yok, bu gün ODTÜ’de, ağaçları korumak için kendilerini yiğitçe ortaya atanların aralarındadırlar öğrencileri.

İzmir’de de bir Gürhan Tümer vardı. Mimarlık öğrencilerinin düşüncelerini açmak, her türlü bağnazlıktan kurtulmalarının yolunu açmak için çırpınan. Onu da yitirdik…

Gene son günlerde yitirdiğimiz Arman Güran bir başka kahramandı .
Mimarlar Odasının genel sekreteriydi…Bir düzen getirdi sorumlu olduğu işlere… Bizim gencecik mimarlık dönemimizde onun getirdiği düzen çok önemliydi…
Ona neden kahraman dedim biliyor musunuz?
Anlatayım:
12 Mart günleri…
Herkes olup biteceklerden   kuşkulu…
Arman Güran, bunu belki herkesten önce duyumsadı. Odanın üç kuruşunu hemen ‘özel hesabı’na geçirdi. Gerçekten el konulmak istendiğinde Mimarlar Odasının kasasında hiç bir şey bulunamadı. Varta atlatıldıktan sonra paraları gene Mimarlar Odası kasasına koydu.
Arman’ın davranışı gerçek bir kahramanlıktı. Çünkü bırakın olabilecek yasal suçlamaları bir yana, kimi ham sofular onu ( seçim kazanabilmek için) bir de soldan vurmağa kalktılar. Oysa Arman’a bu işten borçluyduk. Onu bu yolda suçlamamak için de sözleşmiştik.
Biz sonra, o korunabilmiş parayla genel kurul yapabildik. Mimarlar Odası varlığını sürdürebildi,
Varto depreminde de onunla birlikte düşmüştük doğunun yollarına…  

(Yenilerde öğrendim. Benzer davranışı, Sevgili Doğan Hasol İstanbul Şubemizde yapmış.)

Arman’ı , Tuncel’ i, Oktay’ ı, Emre’ yi, Gürkan’ ı içim kabararak anıyorum, Onlar yaptıklarını, mimar odukları, sanatçı oldukları için değil, ülkemizi yürekten sevdikleri, halkımızın karşısında sorumluluklarını derinden duydukları için yaptılar.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa