04 Kasım 2013 08:58

Belden aşağı vurmak!

Belden aşağı vurmak!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Son birkaç gündür basında ve sosyal medyada alan bazı haberler, haberler üzerine yürütülen tartışmalar aklıma “belden aşağı vurmak” deyimini getirdi. Tümüyle erkek dünyasına ait, sözel anlamıyla da bir biyolojik erkeklik gerçeğine işaret eden bir deyim ne yazık ki kadınlar arasında geçen bir tartışma sonucu düştü aklıma.
Gezi sürecinde ilk kez yüz yüze tanışma olanağı bulduğum, yaşadıklarından sonra direncini saygıyla izlediğim Şafak Pavey’le ilk karşılaşmamızda, gözlerindeki ışık ve gülüşündeki o sevecen içtenlik beni çok etkiledi. Kimi görüşlerine pek katılmasam da, içtenliğini önemsedim çünkü “-mış gibi” yapan geleneksel politikacılar dünyasında farklı bir renkle karşılaşmak umut vericiydi. TBMM’de temsil ettiği dezavantajlı gruplar adına da bir değer olduğunu düşündüm. Pantolon giymesi iç tüzük bahanesi ile engellendiğinde, temsil ettiği grupların gündelik hayatın içinde yer almasının önüne çıkartılan engellerden birine hep birlikte tanıklık etmemizi, böyle bir temsilciler meclisinden bir kez daha utanç duymamızı, sağlıklı beden imgesi ile ilişkimizi gözden geçirip sahte imgelerin farkına varmamızı da sağlamış oldu. Kadınlık imgesinin, kadın bedenini bir iktidar alanı olarak gören erkekler tarafından tanımlanmaya çalışılmasına yönelttiği itiraz ile o fazlasıyla erkek mecliste kadın sesini duyulur kıldı.
Geçen hafta o meclis başka bir görünmezlik haline ilişkin karşı çıkışa tanıklık etti. Başörtüsünün, örtünmenin semavi dinlerde kadın bedeni üzerindeki erkek iktidarının pek çok değişik yüzünden birisi olduğunu düşünüyor olsam bile, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin yeni kadın imgesi dayatmasının dinlerden farksız olarak kadın bedeni üzerinden politika oluşturmasını da onaylamam mümkün değil. Mazlum edebiyatı yapanların değil, gerçek mazlumların, evinden ancak örtünme koşulu ile çıkabilenlerin gündelik hayata katılmasına engeller koymanın, kadını evine kapatmak ile eşdeğer olması ve böylece kadını görünmez kılmanın en az örtünme koşulu koyanlar kadar şiddet içermesi, kadını özgürleştirebilecek toplumsallaşmanın önünü kapatması kabul edilemez. Kadın imgesini her seferinde kendi eril iktidarı çerçevesinde tanımlayan bir meclise kadınların başörtüsü ile gelme davranışı engellerin görünür kılınması açısından değerli bir adımdır.
Şafak Pavey de bu engel yıkma davranışını yaptığı konuşmada takdir ederken, diğer yıkılması gereken engelleri hatırlatmıştır. Sonrası ise bu temsilciler meclisindekilerin temsil ettiklerinden neden farklı olamayacaklarının özeti olarak karşımızda durmaktadır. Bir kadın, bir başka kadına “belden aşağı” vurmuştur. Sonrasında yaptığı açıklamalar ve yapacağını ima ettiği araştırmalar da ne yazık ki en az bu belden aşağı vurma davranışı kadar utanç vericidir. Üstelik davranışını çok iyi tanımlayan bu deyimin sözel anlamının kadınlar arasındaki davranış kalıplarını tanımlamakta kullanıldığında gerçekliğini yitirmesi gibi, savrulan tehditler de insani gerçeklik duygusunu sarsacak düzeydedir.
Erkekler arası kavgalarda, hasmını saf dışı bırakmanın en etkili ve kısa yolu belden aşağı vurmaktır. Belden aşağı vurulduğunda hissedilen ağrı çok şiddetli olur. Darbeyi alan hareketsiz kalır, darbeyi vuran bu sürede istediği gibi davranabilir. Ancak, bu bölge aynı zamanda istemsiz hareketlerimizi düzenleyen sinir sistemimizin önemli merkezlerinden biridir ve buraya yönelik bir darbe yaşamsal önemdeki işlevlerimizin birden durmasına ve ölüme de yol açabilir.
Belden aşağı vurmak fiziksel etkisiyle ölüme bazen yol açabilir ama deyim yerindeyse mecazi anlamdaki ölümcül etkisi her zaman kaçınılmazdır.
İnsanlık her seferinde ölür…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa