4 Kasım 2013

Kürtlerin \'Ulusal Kongre\' çıkmazı

Kürtlerin birliğinin ve bir ulusal kongre toplamanın önündeki engellere/sorunlara daha önce de dikkat çekmiştik. Bugün hâlâ 25 Kasım’da Hewler’de (Erbil) yapılacağı ilan edilmiş bir Kürt Ulusal Kongresi var. Ama artık bu kongrenin yapılacağına inanan kimse yok. Çünkü bir yandan Barzani/KDP ile PKK/PYD arasında karşılıklı olarak suçlamalar havada uçuşurken, öte taraftan da engellemeler ve birbirinin gücünü kırmaya yönelik hamleler yapılıyor. Hewler yönetimi tarafından PYD Lideri Salih Müslim’in, Rojava’dan Federal Kürdistan’a geçişi engelleniyor. Suriye Kürt Ulusal Meclisi (ENKS), Kürt Yüksek Konseyine rağmen Cenevre-2’ye Suriye muhalefeti ile katılma kararı alıyor. PYD, Cenevre-2’ye Suriye muhalefeti ile katılma yönündeki baskıların yeni Lozan dayatması olduğunu ve bunu kabul etmeyeceğini söylüyor. Kürt savunma gücü YPG, Musul’a açılan stratejik Til Koçer (Yarubiye) Aınır Kapısı’nı el Kaide’nin elinden alıyor.  Uzun bir süreden beri Sêmelka (Pêşabur) Sınır Kapısı’nı kapalı tutan Barzani, PYD/YPG’yi Şam ve Irak rejimleriyle iş birliği yapmakla suçluyor… Uzatmaya gerek yok. Bu kadarı sorunların ciddiyetini göstermek için yeterli.
Oysa Kürtler, Suriye üzerinde somutlanan Bölgesel kamplaşmanın ilk dönemlerinde çatışmaların dışında kalarak dengeleri değiştirebilecek önemli bir güç haline gelmişlerdi. Artık herkes toplanacak ulusal konferans/kongre ile Kürtlerin yüz yıllık statüsüzlüğü kabul etmeyeceklerini ilan etme zamanının geldiğini düşünüyordu. Ama ne olduysa kongre kararı alınıp ortak komitelerin oluşturulmasından sonra oldu. Toplantılar yapıldıkça kongrenin yönteminden, delege sayılarına ve karar komisyonlarına kadar her konuda anlaşmazlıklar baş gösterdi. Önce 15 Eylül’de toplanacağı ilan edilen Kongre, 25 Kasım’a ertelendi. En son 8 Ekim’de toplanması beklenen Hazırlık Komitesi toplanamadı ve artık kimse kongrenin sözünü etmez hale geldi.
Peki, nedir Kürtlerin birliğinin önündeki engeller? Ve yıllardır lafı edilen ulusal konferans/kongre neden toplanamıyor?
Öncelikle Kürtler arasındaki bu sorunların birbiriyle iç içe geçmiş iki boyutunun olduğunu söylemek mümkün. Birincisi, Kürtlerin kendi aralarındaki ilişkiler ve ikincisi de Bölgesel gelişmeler karşısında geliştirdikleri farklı tutumlar. O yüzden Suriye üzerinden sürdürülen Bölgesel kamplaşmanın seyri görece belirsizken oluşan dengeler üzerinden Kürtler, aralarındaki bazı sorunları geri plana itip yan yana gelebilmişlerdi. Bu koşullarda PYD (TEV-DEM) ile ENKS birlikte Kürt Yüksek Konseyini oluşturabilmişti. Ancak bugün Suriye sorununun çözümü için yapılan hamleler ve Cenevre-2 Konferansının gündeme gelmiş olması, sorunları daha görünür hale getirerek Kürtlerin iki çizgisi (PKK/PYD ve Barzani/KDP-ENKS) arasındaki makasın giderek açılmasına neden oldu.
Bütün Kürtlerin lideri olma iddiasındaki Barzani’nin, kendi çizgisini kabul etmeyen PKK/PYD/PJAK ve PÇDK’nin varlığından rahatsız olduğu bir sır değil. Irak’tan çekilmenin gündeme geldiği 2009’dan bu yana ABD’nin PKK’yi silahsızlandırmak ve AKP/devletin de PKK’yi etkisizleştirerek Kürtlere kendi çözümünü dayatmak istediği de… Bu temelde bugün stratejik bir önem kazanmış olan Rojava’da PYD’nin gücünü kırmak için Türkiye ile Barzani birçok girişimde bulundular. Türkiye, PYD/YPG’ye karşı el Kaide ve ÖSO’ya bütün kapılarını açtı. Barzani de, bu güçlerle savaş halindeki PYD’yi güçte düşürmek için bütün Rojava halkına ambargo uygulamaktan geri durmadı. En son Salih Müslim’in Federe Kürdistan’a sokulmaması ve ENKS’nin Türkiye’nin isteği doğrultusunda Suriye muhalefetine katılması, yaşanan sorun ve çatışmayı yeni bir boyuta taşıdı.
Geçtiğimiz günlerde HAK-PAR Lideri Burkay, Barzani’nin kendisine “Hewler’de bir PKK kongresine izin vermeyeceğini” söylediğini açıklamıştı. Ancak burada Rojava meselesi gibi ulusal kongreyi etkileyen önemli konulardan birinin de Türkiye’deki “çözüm süreci” olduğunu söylemek gerekiyor. Son kongrede olduğu gibi, daha önce de (2009 ve 2011’de) ulusal konferans toplanmasının devletin PKK/KCK ile görüşme yaptığı dönemde gündeme gelmesi de bunu gösteriyor. Ve zaten bugün kongre gibi, “çözüm süreci” de çıkmaza girmiş bulunuyor.

Evrensel'i Takip Et