04 Kasım 2013 09:02

Birliğin gereği açıklıktır...

Birliğin gereği açıklıktır...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türban üzerine hemen her şey söylendi. Ama bir tartışma var ki, sonuca bağlanmalı.
Eski Emek Partisi Genel Başkanı L. Tüzel türban takılmasını desteklemediğini söylediğinde tepki aldı. Oysa söylediğinde yanlışlık yoktu.
İ. Eliaçık ve M. Bekaroğlu gibi politik bakımdan ilerici pozisyon alsalar da ideolojik olarak dindar olmakla kalmayıp dinciliği savunan arkadaşların tepkileri anlaşılırdır. Türbanı dinen savunmaktadırlar. Liberal solcuların tepkileri de anlaşılırdır. Erdoğan demokratizmine takılmışlardır ve hemen tümü o nedenle sebeplenmektedir.
Ama HDP Eş Başkanı S. Tuncel’in tutumu, doğrusu yadırgatıcı olmuştur. Daha dün bir bugün iki.. Bir partide yeni yan yana gelinmişken.. Hemen ve onca “eleştirmeni” karşısında Tüzel’i “aslanın ağzına atmak” doğru mudur: “Levent Bey şahsi fikrini açıklamış!” Böyle mi olacaktır? HDP de herkes şahsi fikrini mi açıklayacaktır? Peki, o zaman Tuncel’inki neden şahsi fikri değildir? Eş başkan olduğu için mi? Program bağlayıcılığı ve tüzük emri olmadan, herhangi bir konudaki tutum ve görüşler bakımından, başkan ya da değil, kimsenin diğeri karşısında üstünlüğü ya da fazlalığı yoktur, olamaz.
Üstelik Tuncel, Tüzel’den pek farklı da konuşmamakta, ama Tüzel’le kolayca ayrılığını açıklayabilmektedir! Doğru mudur?
Tuncel “Kamuda da, Mecliste de başörtülülere asla karşı değiliz” derken, doğrudur. Biz de yasaklamaya karşı türban takma hakkını savunuruz, Meclis ya da başka bir yerde yasağın sürdürülmesini değil. Ancak Tuncel’in yanlışı, “Bize göre başörtüsü özgürlükler çerçevesinde değerlendirilmelidir” yaklaşımındadır. Yani türban takıp örtünen “özgürleşmekte” ve “özgür” mü olmaktadır? Öyleyse, kendisi neden örtünmemektedir?
AKP ve giyim-kuşam dolayımıyla kadın ve “özgürlükler” ilişkisine bakın. Dekolte giydi diye kadın sunucuyu işten attırıyorlar. Kürtaj ve sezaryeni yasaklıyorlar. Diyanet “erkeklerin küpe takması mekruhtur” deyip kestirip atıyor. Dövme de caiz değilmiş! Erdoğan, lütfen “pantolon falan da aşılır” diyor! Ve RTÜK herhalde “özgürlükçü” bularak, “hamile kadınların sokağa çıkması terbiyesizliktir” diyen Ö. Tuğrul İnançer’in TRT’deki “Gönül Dünyamız” programını uyarmıyor bile.
Türban, erkekçi sömürücü (dün köleci ve feodal, bugün kapitalist) toplumun kadına dayattığı örtünerek kendini gizleme halidir! Örtünen kadın nasıl içselleştirmiş olursa olsun, kadının özgürlüğüne değil, özgürlük yoksunluğuna dairdir. İnançlara saygı ve başka türlü içine itildiği çelişkili durumu çözümleyebilmesinin imkansızlığı nedeniyle, inancı gereği örtünenin örtünme hakkını savunuruz. Özgürleşecek olduğu için değil, doğru ya da yanlış, ama hakkı olduğu için!
Ama sorun Tuncel’in ya da Tüzel’in yanlışı-doğrusunda değildir. Sorun odur ki, düşünce ve yaklaşım farklılıkları durumunda HDP ve hele onun eş başkanı nasıl davranacaktır? Hemen “farklıyız” denip yol arkadaşları ortada mı bırakılacaktır? Daha önemlisi, herkes bakımından, partinin bağlayıcı yaklaşımı değil, ama “kendi” görüş ve tutumu mu doğru sayılacak ve deklare edilecektir?
Benzer sorun, İkinci Eş Başkan E. Kürkçü’nün Kong-re konuşması ve sonrası demeçlerinde ortaya çıkmış olmasa, “fevri” bir davranıştır, zamanla düzelir denebilirdi. Ama Kürkçü de durmadan “Kürt halkı ile” onunla aynı kategoriden olan “emekçilerin” vb. değil, ama “sosyalistlerin ittifakı”ndan söz ediyor. Neyse denebilir, ama sözünü ettiği “sosyalizm” de özel olarak vurguladığı “21. Yüzyıl sosyalizmi”! O da eş başkan ve partiyi temsil edecek. Ama sanki fikir birliği varmış gibi kendi bildiği “sosyalizm”i dayatıyor. Olmaz!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa