06 Kasım 2013 09:15

Biri aileyi gözetliyor: Sağlık, Diyanet, Emniyet

Biri aileyi gözetliyor: Sağlık, Diyanet, Emniyet

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Başbakanın öğrenci evlerinde kızlı erkekli yaşam alanlarına dair yaratmak istediği gündem haliyle bu alandaki devlet / hükümet aklını kavramayı gerekli kılıyor.
Erdoğan’ın 3-5 çocuk çağrısı ve “kürtaj karşıtı” söylemini salt dini referans üzerinden anlamaya çalışmak eksiklik olur. Kapitalizmin gereklerini İslami kılıf altında uygulamak olarak okunabilir bu yaklaşım. Hükümet “kendi Çin’imizi yaratacağız derken” ucuz iş gücüne gerek var. Ve doğası gereği ucuz iş gücü çulsuz yedek iş gücüne gereksinim duyar. Yani 3-5 çocuğa ve nüfus planlaması karşıtlığına.
Neoliberal süreçlerin sağlık / sosyal güvenlik ayağına göz attığımızda dini referansların kah bir örtü kah bir sembiyotik yaklaşım olarak kullanıldığını görmekteyiz. Diyanet bağlamında bunun ipuçlarını daha önce paylaştığım yazılar olmuştu. Hatırlatmakta yarar var.
SSK’nin Sağlık Bakanlığına bağlanıp tasfiye edildiği günlerde Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulunun durumdan vazife çıkartıp “Özü itibarı ile SSK ile özel sigorta şirketleri arasında bir fark yoktur” fetvasını hep akılda tutmak gerekiyor diyordu. Yine bir il müftüsünün grev yapan işçileri “günah” işlemek bağlamında manevi tehdidi unutulmamalı.
 Hükümetin aile başlığında kurumsallaşma sistematiğine baktığımızda içinde aile geçen bakanlığı bir kenarda tutacak olursak “aile hekimliği”, diyanete bağlı “aile irşad büroları” ve bir anlamda “toplum destekli polis” uygulamalarını görmekteyiz. İlgili kurumların zaman içindeki faaliyet ve açıklamalarına baktığımızda bir iç içelik izlenmekte olup yer yer sağlığı ortak faaliyet alanı kılmak istedikleri anlaşılıyor. Misal Bolu İl Müftüsünün geçmiş açıklamalarından birinde “Tıp dalı olan psikolojide ve psikolojik danışmanlık alanında eksiklerimiz var. Diyanet İşleri Bakanlığı’nın şöyle bir projesi var ama henüz başlatılmadı. Her biri ile birer tane psikolojik danışman atamak istiyor” dediğini görmekteyiz. Yine Emniyet Genel Müdürlüğünün şizofren hastalarının ad ve adreslerinin tespitini ülke genelinde toplum destekli polis birimlerine görev olarak sunmuş olması hayra alamet değil.
 Bir başka kentte, Adana’da aile ve irşat bürosu çalışmalarından sorumlu bayan il müftü yardımcısının aynı anda gerek sağlık müdürlüğü gerekse toplum destekli polis birimini ardı sıra ziyaret ettiğini görmekteyiz.
İş birliği başlıklarında “Toplum destekli polislerin toplumların sorunlarını araştırıp halkın katılımıyla suç olmadan önce suçu önlemeyi amaç edinen çalışmalarını takdirle karşılıyoruz.” derken kendi topladıkları verileri emniyetle paylaşabileceklerinin ipuçlarınısunmaktadır kanımca.
Burada dönüp Diyanetin yönetmeliklerine baktığımızda yerellerde yaygınlaştırılan irşad bürolarında muhitlerindeki insanların ama özellikle de kadınların tüm paylaşmak istediklerini, mahremlerini kapsayan bir görev alanı olmanın ötesinde konuşulanları yazıya döküp düzenli olarak başkanlığa göndermelerinden bahsedilmektedir. Bunun adı açıkça aile tabanlı istihbarat birimi olmaktır. Tam da burada gebelik testi pozitif çıkan evli olmayan kadın cinsiyetinin bu sağlık verisinin aile hekimince hem devletin kurumlarına hem de aileye ihbar zorunluluğunu hatırlamakta yarar var.
Tekrar Başbakanın “kızlı, erkekli öğrenci evleri” başlığına dönecek olursak sistemin aile hekimliği, diyanet aile irşat büroları ve toplum destekli polisleri devreye sokacağı öngörülebilir. Neoliberal dönüşümde dini referanslar elbet her zaman bir örtü olarak kullanılmamaktadır. Kimi zaman da bu dönüşümün olanakları dini referansları daha da güçlendirmek için kullanılacaktır.
Ne yazık ki yakın geçmişte SGK hastalara ait tüm verileri, T.C. numarasından tutun da adres ve telefon bilgilerine, kullandığı ilaçlara, gittiği hastaneler ve tahlil sonuçlarına tüm kişisel mahremleri bir özel şirkete para ile satmıştı. Buradan hareketle diyebiliriz ki hükümet salt öğrenci evleri ile sınırlı kalmayacak projesinde “topluma (Bunu aile diye de okuyabiliriz) dayalı polis” yapılanmasına görev alanı açarken aile hekimliği adres / sağlık verileri ile diyanet aile irşat bürolarında insanların dertleşme anlarından süzülen verileri bir istihbarat aracı olarak kullanacaktır.
   Biraz önce de andığım üzere din görevlisi ile dertleşen, yardım isteyenlerin kendilerine ve yakınlarına ve hatta komşularına dair tüm aktardıklarının yazıya dökülüp yerelden Ankara’ya dini hizmet kisvesi altında düzenli bildirim zorunluluğu başka ne anlama gelebilir ki? Ve bu bürolarda istihdamı arzu edilen psikologlar yani sağlıkçılar istihbarat sağlayıcılığını kolaylaştırmak amaçlı da kullanılabilecektir elbet.
Tüm bunları totaliter toplum inşasında birer evre olarak okumak da mümkün. Hükümetin aralamamızı arzu ettiği örtü yeşil de olsa özü itibarı ile renginden bağımsız olarak neoliberalizmin ve onun gereksinim duyduğu “düşman hukukunun” birer parçasıdır.
Ülkenin beyazı hızla kirleniyor. Sağlıkçıların beyazı ile kadının beyaz yaşmağı bu yeni sürecin kirlenmişliğinde buluşmuş oldu. İnsanların en güven duydukları, mahremini paylaştıkları sağlıkçılara alternatif yeni bir güvenli mahrem birim inşasıdır bu aynı zamanda.
Psikolog kadrolu diyanet aile irşad bürolarını böyle okumak de mümkün.
 Sağlıcakla kalın.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa