8 Kasım 2013

Fotoğraf makinesi silah gibidir deriz. Tetik yerine deklanşöre basarız. Deklanşöre basma anı önemlidir. O an bizim için karar anıdır. Bizim dışımızda olanı, belki de bizimle olanı kadrajlarız, saniyenin bilmem kaçta kaçında deklanşöre basarız. O an artık olan olmuştur. Ortaya çıkan akıp giden zamandan bir görüntüdür. Fakat bu öylesine bir görüntü değildir. Geleceğe dair sözü olan ve çekil-diği anı kalıcılaştıran vede aslında yaşayan bir karedir.  Fotoğrafçı deklanşör ve karar anının birlikteliği içinde geleceği taşır. O yaşanan an akıp gider ve o an kalır yarınlara…
Peki deklanşör yerine tetiğe basılırsa ne olur? Yukarıda söylediklerimin tersi diyebilirim. Bir silah ateşlendiği anda ölüm kusar. Silahın karşısında olan için bu bir son demektir. Yarına ne kalır? Ölüm. Başka? Acı ve son.  Tetiğe basılınca yarın yok olur, yani tetik geleceği sonlandırırken, deklanşör geleceği yaşatır…
Sonuç, Sennur Sezer ablanın çağından sorumlu fotoğrafçılar için yaptığı tanımlama ile “‘FOTOĞRAF; FAŞİZME GİDEN YOLUN USTURA AĞZINDA DURAN BİR SİLAHTIR’ diyebiliriz.  İşte faşizm bu yüzden fotoğraf makinasından korkar.  Ama gerçek ve bu gerçeğin tanıklığını, sorumluluğunu taşıyan fotoğrafçılar oldukça ustura keskinliğinde fotoğraflarda olacaktır. Tetiğe basanların korkuları fotoğrafçıların karşısında diz çöker. Hatırlayın Ethem Sarısülük’ü vuran polisi. O tetiğe bastı ve bir geleceği yok etti. O anı kararttı. Ve saçma sapan yalanlarla taktığı perukla kendini korumaya çalışıyor. Hrant’ın katili hatta katilleri de aynı tetikçilerin özneleri olarak belleklerimizde yer alıyorlar oysa onları belleklerimize kazıtan fotoğraftır. Sonuç; Fotoğraf makineleri ya da görüntü araçları bugünü yarına taşıyan, iyi ve kötüyü belleklerimize kaydeden, sorumlulukla kullanılması gereken usturalardır.
Bugün neden böyle bir yazı yazdım bilmiyorum. Çektiğim bir fotoğrafın bana çağrışımları diyelim.  Siz de bakın fotoğrafa ve size ne çağrıştırıyor bence bir düşünün derim.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et