08 Kasım 2013 08:27

Galatasaray yenilgiyi hak etmedi mi?

Galatasaray yenilgiyi hak etmedi mi?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Her zaman söylüyoruz, “Futbol takım oyunudur” diye. Bu gerçeği göz önüne aldığımızda Galatasaray’ın Kopenhag’a yenilmesinin şaşırtıcı bir yanı yok. Bir yanda, sistem çerçevesinde, kolektif anlayışla mücadele eden ve belli bir taktiği disiplin içinde uygulamaya çalışan bir takım, diğer yanda takım oyunundan çok, bazı oyuncularının bireysel yetenekleri ve çabasıyla sonuca gitmeye çalışan bir takım... Her ne kadar oyuncularının teknik kapasitesi sınırlı da olsa Kopenhag, fiziksel üstünlüğünü ve taktiksel başarısını sahaya yansıtarak Galatasaray karşısında 3 puan almayı başardı.
İstanbul’daki ilk maçta Galatasaray’ın 3-1’lik galibiyetine bakıp rövanşta da 3 puanı çantada keklik görenler fena halde yanıldılar. Onların zannettiği gibi Kopenhag, Galatasaray için kolay lokma değildi.
Skora göre yorum yapma alışkanlığından bir türlü kurtulamıyor, galibiyetlere abartılı övgüler düzüyoruz. Aynen Galatasaray ile Kopenhag arasında oynanan ilk karşılaşmanın ardından yapıldığı gibi. Sarı-kırmızılı ekip ilk yarısını 3-0 önde tamamladığı bu maçın ikinci yarısında pek bir varlık gösterememiş ve rakibinin attığı tek gole de engel olamayınca sahadan 3-1’lik galibiyetle ayrılmıştı. Tabii maç 3-1’lik galibiyetle sonuçlandı ya, kim bakar ikinci yarıdaki etkisiz oyuna?.. Ve kim rövanş maçından endişe eder ki?.. Bir tane bile yıldız oyuncusu olmayan Kopenhag, pek çok yıldızıyla(!) ışıl ışıl parlayan Galatasaray’a kafa tutabilir miydi?.. Aslında iki takım arasında öyle sanıldığı gibi ciddi bir fark olmadığı için pekala tutabilirdi ve tuttu da...
Galatasaray’ın daha pahalı futbolculara sahip olması, Kopenhag’dan güçlü bir takım olduğu anlamına gelmiyor. Futbolda bir takımın gücünü oyunculardan önce, sistem çerçevesinde kolektif mücadele anlayışı, taktiksel uygulama, dayanışma becerisi ve disiplin belirler.
Tabii teknik direktör değişikliğinin de Galatasaraylı futbolcularda performanslarını etkileyecek denli bir uyum sorunu yarattığından söz edilebilir. Fatih Terim ile Mancini’nin futbola bakış açıları çok farklı. Terim’in, ağırlıklı olarak coşkuya (motivasyona) ve mantık sınırlarını zorlayan cesarete dayalı “sıcak” futbol anlayışından, Mancini’nin şuuru elden bırakmayan, planlı, gerçekçi “soğuk” futbol anlayışına geçiş yapmak o kadar kolay olmasa gerek. Birisi, beraberlik düşüncesini, “Yenemiyorsan yenilme” söylemiyle, bir yan hedef şeklinde dile getirirken, diğeri doğrudan, beraberliğin kendileri için iyi bir sonuç ve asıl hedef olduğunu ifade edebiliyor. Mancini ile birlikte, motivasyona (dolduruşa) alışkın yerli oyuncuların performansında düşüş görülmesi şaşırtıcı olmaz...
İtalyan teknik adam Kopenhag karşısında sergilenen oyundan memnun. Tek eksiğin gol olduğunu söylüyor. Özellikle ilk yarıda kaçırılan gol fırsatlarına dikkat çekip yenilgiyi hak etmediklerini ifade ediyor. Tabii medyada da Galatasaray’ın ilk yarıda kaçırdığı goller yüzünden pisi pisine yenildiği yolunda yorumlar var. Sanki ilk yarıda Kopenhag gol kaçırmamış gibi. Galatasaray’ın değerlendiremediği 4 gol pozisyonuna karşılık Kopenhag da 3 gol fırsatından yararlanamadı.
Mancini, eksiğin golden önce, gol pozisyonu yaratmak olduğunun farkında değil mi?.. Kopenhag maçının ikinci yarısı 5 saat oynansa bile Galatasaray gol atacak gibi görünmüyordu. Çünkü pozisyon üretemiyordu. Doğru savunma yapan takım karşısında Galatasaray etkisiz ve çaresiz kalmış, gol bulma umudunu tamamen bazı oyuncularının bireysel çabasına ve rastlantılara bırakmıştı. Galatasaray farklı varyasyonlarla hücumu zenginleştirmeyi beceremeyip Kopenhag da savunmada neredeyse hiç hata yapmayınca, bireysel çabalar da sonuçsuz kaldı.
Kapalı savunmalara karşı oyunu kanatlara yayıp hücumda genişlik yaratmak, savunmayı yan ortalarla zorlamanın yanı sıra şut imkanı yaratması açısından da önemli ve gerekliydi ancak bu yönde pek bir girişimde bulunmadı Galatasaraylı oyuncular.
Öyle bir oyun olur ki, farklı varyasyonlar içeren sağlı sollu ataklarla ve ceza sahası civarından atılan şutlarla rakibinizi adeta ablukaya alıp bunaltırsınız ama bir türlü golü bulamazsınız. İşte böyle bir maçın ardından, “Yenilgiyi hak etmedik” denilebilir ama Kopenhag maçından sonra bu şekilde konuşmak, Mancini’nin gerçekçi kişiliğine hiç uygun düşmedi!..

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa