Eleştiri, gelişim ve dönüşüm
Eleştiri hayatımızın önemli bir argümanıdır. Her gün bu argümanı şu veya bu şekilde kullanırız. Ancak eleştiri yaparken bu argümanı yerli yerinde kullanıyor muyuz? Şayet eleştiriyi yerli yerinde ve adabına uygun olarak kullanırsak bu hem bizim için hem de eleştirdiğimiz için bir kazanım haline gelir.
Eleştiri bir tavır almadır. Bu tavır alma nesnel ve yerinde olursa anlamlı olur.Yani eleştiri sadece yermek veya olumlamak olmamalı, ikisini de içinde barındırmalıdır. Bu şekilde yapılan bir eleştiri nesnel olduğu kadar geliştirici ve dönüştürücü de olur.
O halde eleştirel düşünmediğimiz şey alışılmış ve umulanın dışında olan bir düşünüş tarzıdır.Gündelik yaşamda kullanılan ve eksiklerini tespit etme, kışkırtma, olumsuz sonuçlara varma ve küçük düşürme değildir.Yani olguya ve olaya farklı bir bakış açısıyla bakabilme, farklı yorumlama yetisidir. Olguya değişik boyutları ve farklı yerlerden bakma, çok yönlü olarak incelemedir. Bu anlamda yapılan bir eleştiri, entelektüel standartlara erişmiş ve yaratıcı bir düşünüş için gerekli alan ve olanakları yaratmış olur. Bu aynı zaman da kaliteli bir düşünüş sürecidir de.
Eleştirel düşünce sağlıklı, barışık, mutlu ve üretken bir toplumun vazgeçilmez argümanlarından biridir. Böylesi toplumlarda birey ve toplum eleştirel düşünce sürecini sağlıklı olarak yaşadığından hem birey hem de toplum kesintisiz olarak kendini yenileyecek ve ileriye doğru yol alacaktır. Böylesi bir sağlam duruş ve eleştirel düşünüşten yoksunluk, gelişime ket vurduğu gibi kaosu ve baş bozukluğu da beraber getirecektir.
Ülkemizde verilen eğitimin özgür düşünceli yurttaşlar yetiştirme ve eleştirel düşünebilen insanlar yetiştirmeden bir hayli uzak olduğu için, herhangi bir olgunun eleştirilmesi karşısında öfkeye kapılıyor ya da kasıt arıyoruz. Oysa yapılan eleştiriden dersler çıkarmalı, bir daha aynı hataya tekrar düşmemeye özen göstermeliyiz.
Eleştiriye kapalı toplumların veya bireylerin gelişme şansları yoktur. Özellikle de eğitim süreci bu eleştirel düşünüş özelliğini yitirir, hatta bunu küçümserse, yetişen nesiller tek tip, taklitçi, itaatkar ve biat kültürünün birer elemanı olmanın ötesine gidemezler.
Eleştiri, kısır tartışma ve çekişmelere meydan verecek tarzda olmamalıdır. Keza bağnazca bir hayranlığın ifadesi de olmamalıdır. Tersine, araştıran, sorgulayan, farklı bir bakışın ürünü olduğunu hissettiren ve gelecekte bir değer olabilecek kriterlere sahip olmalıdır. Yoksa “kaş yapayım derken, göz çıkarmak” deyimine uygun ve telafisi imkansız sonuçlar doğurur.
Yapılan her eleştirinin mutlak doğruluğu gibi kesin bir yargı da yoktur. Bu nedenle herhangi bir olgu veya olayla ilgili yapılan bir eleştiri ileride başka bir eleştirinin de hedefi olabilir. Zira onun doğru veya yanlışlığı da belli bir süre sonra anlaşılır. En makbul eleştiri zamana karşı dayanabilen ve yaşanan gerçekliğe uygun olan eleştiridir.
Eleştirmekten ve eleştirilmekten korkmayalım. Unutmayalım ki gelişim ve dönüşümün anahtarı eleştirel düşünüş ve onun pratiğe konulmasından geçer.
Evrensel'i Takip Et