Anadolucular
Fotoğraf: Envato
Çok eskilerde anlattım mıydı?
Sanırım onbeş yıl falan oldu…Heidelberg’de, ünlü üniversitesinin ‘Disiplinler Arası İlişkiler’ bölümünden bir öğretim görevlisi ile bütün gün çalıştık. Konumuz “Çağdaş Bir Üniversitenin Kuruluşu Nasıl Olmalı?” idi.
İki ortak saptamamız vardı:
İlki, üniversite kent içinde olmalıydı. Ya da üniversite kenti olmalıydı…
(Üniversite Türkçede ‘Evrenkent’ demek biliyorsunuz.)
Üniversite “getto” olmamalıydı.
İkincisi de, bütün dallar birbirleriyle ilişki içinde olmalılar…
( İsviçre’de yeni kurulan bir üniversitede fizik, kimya, biyoloji, matematik bölümlerinin yerleştikleri yapılar kafa kafaya birleştirilmişlerdi. Öğretim görevlileri kahvelerini bir arada, ortak bir oylumda içiyorlardı. Öğrenciler de öyle… Mimarlık bölümünde örneğin, her türlü sanat işliği de olmalıydı…)
Heidelberg’li öğretim görevlisiyle birlikte akşam üzeri bir şey içelim istedik. Çoğunlukla öğrencilerin gittiği bir yeri seçtik. Onun tam karşısında küçücük bir yatımevi (otel) vardı. Kapısının yanına bir yazıt yerleştirilmişti. Üzerinde anlamca şöyle bir şey yazıyordu:
“Eğer yer bulabilseydi …………. günü Göthe burada geceleyecekti.”
Göthe ( 1749-1832) yeryüzünce ünlü bir Alman ozanı biliyorsunuz.
İyi mi?
Bir toplumun en övünülecek yönü kültürü olmalıydı kuşkusuz.
Bu yıl, Halikarnas Balıkçısı’ nı (Cevat Şakir Kabaağaçlı’ yı) yitirişimizin kırkıncı yılı. Sevenleri, Bodrum’da bir etkinlik düzenlemişler. Oradaki sivil toplum kuruluşları bir araya gelip, gene oradaki Muğla Üviversitesine bağlı Güzel Sanatlar Fakültesi ile birlikte ...
Çok başarılı oldukları bu etkinlikte bir de toplu görüşme (panel) vardı.Beni de orada konuşmaya çağırmışlardı. Çok başarılı demem bu panelden ötürü değil yalnızca. Örneğin bir gün önce dinleyicilerin önünde bir ‘sözlü tarih’ çalışması yaptılar. Belli bir yaşın üstünde olan, Halikarnas Balıkçısına değgin anısı olan Bodrum’lular konuştular bu etkinlikte. Araba sürücüsünden, balıkçısından, eczacısına, bakkalına…
Dinleyiciler de katıldılar bu çalışmaya… Örneğin Balıkçı’nın kızı İsmet hanım ile başkaları da… Beni orada da konuşturdular...
Yıllardır sivil tarih, sivil tarih der dururum. Benden çok daha başka alanlarda çalışanlar var. Benimki daha çok mimarlık alanında, ustalarla…Bu nedenle mutlu oluyorum böyle çalışmaları duydukça, tanık oldukça… Resmi tarihin yalanlarından başka nasıl kurtulunacak?
Şunları söyledim onlara::
Azra Erhat’ın, Bilgi Yayınevi için düzenlediği, “Halikarnas Balıkçısı’ nın Düşün Yazıları” betiğinde doğum yılı 1886 olarak verilmiştir. Gene Bilgi Yayınevi’nin yayınladığı, Şadan Gökovalı’ nın düzenlediği “Altıncı Kıta Akdeniz” adlı betikde verilen doğum yılı 1890 ( 17 nisan Perşembe). Britanika’ da 1886, Meydan Larousse’ da 1887…
Türk Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi’ nde de Balıkç’ının doğumu 1883 olarak veriliyor.
(Sözün burasında kızı İsmet Hanım söze karışarak, belgeleyebildiği, Şadan’ın yayınladığı doğum yılının 1890 olduğunu söyledi.)
Kısacası demek istediğim şuydu:
Bir kültür değerimizin doğum yılını bile saptayamayan bir “Kültür Ortamı” ndayız. (Neyse ki İsmet hanımdan doğrusunu duyduk)
(Sanıyorum Göthe örneğini yazımın başında neden verdiğim anlaşıldı.)
İşte bundan ötürü, içinde bulunduğumuz ortamda, Bodrum’daki etkinliği örgütleyenleri kutladım.
Yazımın başlığını neden “Anadolucular” koyduğumu gelecek yazımda anlatacağım.
- Vedat Günyol/İnsancılık -5- 22 Mart 2020 20:39
- Vedat Günyol/İnsancılık -4- 22 Mart 2020 20:40
- Vedat Günyol/ İnsancılık-3- 15 Mart 2020 19:30
- Vedat Günyol / İnsancılık -2- 09 Mart 2020 00:00
- Vedat Günyol / İnsancılık 02 Mart 2020 00:01
- İçin aydınlığı 24 Şubat 2020 00:00
- Süreklilik 16 Şubat 2020 23:30
- Yetmiş beş yıl sonra soykırım 09 Şubat 2020 22:35
- Yine deprem 02 Şubat 2020 22:30
- 25 Ocak 2020 (Bir gün sonra) 27 Ocak 2020 00:05
- Eğitim eğitim eğitim 19 Ocak 2020 22:47
- 24 Aralık 2019/Bruno Taut'un ölüm yıldönümü 13 Ocak 2020 00:08