Hak verilmez, alınır
Fotoğraf: Envato
İlkokul yıllarımızda Yurttaşlık Bilgisi adında bir ders vardı. Sanırım artık ilkokul yıllarında okutulmuyor, yalnız 8. Sınıfta Vatandaşlık ve Demokrasi Eğitimi başlıklı bir ders var. İnternetten araştırdığımda karşıma KPSS konu başlıklarından biri olarak Yurttaşlık Bilgisi çıktı. Merak edip ders notlarına baktım. İlgimi “hak” kavramının çekeceğini tahmin edersiniz.
Yurttaşlık Bilgisi derslerinin aklıma düşmesi boşuna değil elbette. Atatürk’ün ölümünün 75. Yılı nedeniyle pek çok arkadaşım sosyal medyada kimlik fotoğraflarını değiştirip birer Atatürk oldular. Hayranlık ve şükran duygularını dillendirdiler. Son zamanlarda haklarını savunma konusunda duyarlı “çapulcu” lakabını onurla taşıyan bir kadın arkadaşımızın, “Sırf kadına seçme ve seçilme hakkı verdiğin için bile sana saygım sonsuz...” yazabilmesi; tarihin yeniden yazımı ile kadın hakları mücadelesi ve bu mücadelenin öznelerinin unutturulması, itibarsızlaştırılmasındaki başarının göstergesi olarak okunmalıdır.
Kimse kadınlara seçme seçilme hakkı bağışlamış değildir. Tersine, hakkın kazanılmasına engel olmak üzere ellerinden geleni yapmışlardır. Bu engellerin başında soruşturma ve yargılamalarla sindirme de vardır. Hedef tahtasına çıkartılanlardan biri olan Nezihe Muhiddin; seçme, seçilme hakkı mücadelesinin en önemli isimlerindendir örneğin. Yaşamını bu mücadeleye adamıştır. 1913’te “Türk Hanımları Esirgeme Derneği”’nin kuruluşunda yer almış, kadınlık üzerine yazılarını Hanımlara Mahsus Gazete’de “Zekiye” imzasıyla yayımlamıştır. Kadın mücadelesi nin önemli köşe taşlarından birisi olan Hanımlara Mahsus Gazete 1890’larda yayın hayatına başlıyor. Osmanlı kadın tarihinde önemli isimler olarak Fatma Aliye, şair Nigar Hanım, Makbule Leman gibi kadın hakları konusunda çalışmaları olan isimler varken, Cumhuriyetçi feminizmin en önemli kişiliği de Nezihe Muhiddin’dir. 1924’te cebinden koyduğu para ile “Türk Kadın Yolu” dergisini kurup kadınların siyasi taleplerinin duyurulması için yayın yapmıştır. Bununla kalmayıp, 1923 yılında Kadınlar Halk Fırkası adıyla siyasi bir parti kurma girişiminde bulundu. Kuruluşuna önderlik ettiği parti, henüz Cumhuriyet Halk Fırkası bile kurulmadan kuruluş çalışmalarını tamamlayıp kuruluş dilekçesini vererek Cumhuriyet tarihinin ilk siyasi partisi olmuştur. “1909 tarihli seçim kanuna göre kadınların siyasi temsilinin mümkün olmadığı” gerekçesiyle parti kuruluşu için valilik tarafından faaliyet izni verilmemiş, “Türk Kadınlar Birliği” adlı derneğe dönüşmüş, Nezihe Muhiddin, 1927 yılına kadar derneğin başkanlığını yürütmüştür. Nezihe Muhiddin, 1925 yılında henüz kadınların siyasal haklarının tanınmamış olmasına rağmen Türk Kadınlar Birliği tarafından Halide Edip ile birlikte milletvekilliği için aday gösterildi. Amaç, Büyük Millet Meclisi’ni kadınlara oy hakkı vermek üzere etkilemekti ancak bu girişim başarısız olmuştur.
Evet, yanında el birliği ile itibarsızlaştırılacak bir başka kadın, Halide Edip vardır. Baskılar sonucunda Türkçe yayınladığı anılarında değişiklik yapmak zorunda bırakılan, o anıların sansürsüz bir örneğine ulaşabilmek için 1926’da Century Co. tarafından yayınlanan İngilizce aslını aramak zorunda kaldığım, sonunda Gorgias Press tarafından yapılan tıpkıbasımına ulaştığım Halide Edip Adıvar. Nezihe Muhiddin’in de özellikle 1925’ten sonraki Takrir-i Sükûn döneminde günün ağır baskı koşulları sonucunda sözünü eksilttiğini ve benzer biçimde kendisini sansürlediğini, iktidarca itibarını kaybettirmek üzere karalamaların başlatıldığı 1927’den sonra ise Muhiddin’in olabildiğince dışlandığını ve sessizleştirildiğini görebiliyoruz. Kadın Birliği’nin başında o dönemde hükümete uygun, Mustafa Kemal Atatürk’ün ve çevresinin siyasallarını benimseyen, aşırı söz söylemek istemeyen bir grup vardı. Latife Bekir (Çeyrekbaşı) daha sonra CHP’nin İzmir milletvekili olarak yıllarca Meclis’te yer aldı, ama “Biz hiçbir şekilde kadın haklarını savunmayacağız” dedi; “Biz Atatürk’ümüzü destekliyoruz, o bize ne uygun görürse onu yapacağız.” *
Yaprak Zihnioğlu’nun “Kadınsız İnkılap: Nezihe Muhiddin, Kadınlar Halk Fırkası, Kadın Birliği” isimli çalışması Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında kadın mücadelesine yaklaşımı ve bize verildiği iddia edilen “hak”ların kazanılabilmesi için ödenmiş olan bedelleri göstermesi açısından önemli ve mutlaka okunması gereken bir kitaptır.
Haklarımızın ağır saldırı altında olduğu bir dönemden geçiyoruz. Hak mücadelesine her gün artarak “kızlı erkekli” bir katılım olduğunu görmek de çok sevindirici. Unutmamak gerekir ki, hak verilmez alınır! Bedel ödemeyi de göze almak gerekir. Yurttaşlık tarihi mücadelelerle, ödenen bedellerle kazanımların tarihidir.
* http://www.obarsiv.com/cagdas_turkiye_seminerleri_0809.html (erişim-10 Kasım 2013)
- İnadına tanıklık 05 Aralık 2024 04:41
- Çetelere bütçe 21 Kasım 2024 04:59
- Büyümeden annen sana, ölüm alacak 14 Kasım 2024 04:42
- Bu zamanda hekim olmak 07 Kasım 2024 04:43
- İnsan hakları mücadelesine devam 31 Ekim 2024 04:43
- Çeteler kol geziyor 24 Ekim 2024 04:43
- Kimi, niye aşağılıyoruz? 17 Ekim 2024 04:34
- Şiir yazmanın sorumluluğu 03 Ekim 2024 04:43
- Siyah çöp torbasına atılan insanlığımız 26 Eylül 2024 04:45
- Sistematik işkence 19 Eylül 2024 04:41
- Narin bir çocuk 12 Eylül 2024 04:43
- Savaş hesabı 05 Eylül 2024 05:26