11 Kasım 2013 07:25

İki haber bir gelişme

İki haber bir gelişme

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Başbakanın İsveç ziyareti sırasında çok rahatsız olduğu sorulardan birisi de “El Kaide ve cihatçı grupların faaliyetlerine Türkiye’nin destek verip vermediği” idi. Başbakan soruya, sorudan hoşnutsuzluğunu belli ederek,  “Türkiye’nin hiçbir zaman bu tür örgütlere destek vermediğini ve vermeyeceğini” ifade eden uzunca bir yanıt verdi.
Çünkü Başbakan da biliyor ki, El Kaide, El Nusra gibi örgütleri, en azından iki-iki buçuk yıldır Türkiye’nin desteklediğini bilmeyen yok. Ancak son zamanlarda ABD ve batılı müttefiklerinden gelen baskılar sonucu, bu desteği en azından kesmeye çalıştığı anlaşılıyor.
Nitekim, geçtiğimiz günlerde Hatay’da bir TIR’da yakalanan 935 roketatar başlığının da bu “yardım kesme” ile ilgili olduğu görülüyor.
Adana Valisi, roketatar başlıklarının yakalanmasını, Türkiye’nin Suriye’deki terör gruplarına yardım etmediğinin kanıtı olarak gösterdi. “Eğer bu yardım olsaydı, bu TIR yakalanmazdı” demeye getirdi.
Eğer Adana Valisi’nin iddiası doğru ve bu roketatar başlıklarının yakalanması bu gruplara yardım yapılmadığını gösteriyorsa, bu sadece bugüne aittir. Dün yapılmadığını göstermez. Dahası, bu olay dün bu yardımın yapıldığını gösterir. Çünkü roketatar başlıklarını taşıyan TIR, ilk kez yakalanmaktadır. Ve roketatar başlıkları TIR’ın içinde hiçbir kamuflaja gerek kalmadan yığılmıştır. Bundan anlaşılmaktadır ki; Suriye’ye silah, mühimmat sevkıyatı çok kolay yapılmaktaydı. Ama son zamanda desteği kesme önlemleri alınmıştır. Bundan da henüz haberi olmayanlar polisin kucağına düşmüştür!
Bir başka ilginç silah yakalama olayı da nerdeyse TIR vakasıyla eş zamanlı olarak Ege’de gerçekleşti.
Birkaç gün önce Yunanistan’dan, Sierra Leone bandıralı, Ukrayna’dan yük alan bir gemide, 20 bin Kalaşnikov ve çok miktarda patlayıcının yakalandığı haberleri geldi.
Geminin kaptanı ve 7 tayfasından 3’ü TC vatandaşı.
Geminin gideceği liman ise: kaptana göre İskenderun, geminin elektronik cihazlarına göre Suriye’nin Tartus ve Libya’nın Trablusgarp limanı görünüyor.
Yine geminin yasal prosedürlere uygun yüklenmediği de ortaya çıkmış. Ve bu geminin sürekli rota değiştirdiği ve 6 günde gelinecek bir yolu 14 günde kat ettiği de saptanmış bulunuyor. Rusya basınına göre de geminin 5 gün İstanbul’da kaldığı gelen haberler arasında!
Bu haberlerden bile Hatay’da yakalanan TIR ve Ege’de yakalanan geminin kesişim noktaları oldukça fazla.
Şöyle ki;
1-) Her iki araçta da çok yüksek miktarda yasadışı yüklenmiş silah ve patlayıcı var.
2-) Her iki araç da (TIR kesin, gemi ise dolaylı yollardan da olsa) Suriye’deki şeriatçı gruplara silah taşıyor.
3-) TIR’da bulunan roketatar başlıkları halis Türk Malı! Gemideki silahlar ise Ukrayna’da imal edilmiş ama geminin kaptanı ve üç tayfası Türkiye uyruklu.
4-) Her iki yakalama olayı da eş zamanlı olarak gelişmiş.
Toplam açısından bakıldığında şunlar söylenebilir:
ABD ve Avrupalı müttefikleri Suriye’deki şeriatçı terörist gruplara yardımı engellemeye karar vermişler. İkincisi, Türkiye bu karara uymak zorunluluğunu hissetmektedir. Aksi halde Türkiye, açıkça bu terör gruplarını destekleyen (el Kaide destekçisi) ülke konumuna düşecektir.
Nitekim PYD Başkanı Salih Müslim de Türkiye’nin el Kaide ve el Nusra gibi gruplara desteğini kestiğini söylemektedir. Dahası Alman istihbaratı, Müslüman olmuş bir Alman şarkıcının “canlı bomba” olarak, yardım kesilmesini protesto için Türkiye’ye gönderildiğini duyurmuştur. Ki, bu da bu gruplara Türkiye’nin bugüne kadar yardım ettiğinin de kanıtıdır.
Bu askeri önlemlerin en dolaysız siyasi sonucu ise Suriye’deki bu silahlı grupların, Türkiye ve Lübnan’ı hedef alan eylemleri genişleteceği ama öte yandan Suriye içinde de güç kaybeden bir çizgiye gerileyecekleridir. Son günlerde Rojava’dan sonra Şam ve Halep’te ellerindeki stratejik önemdeki alanları kaybetmelerinin arkasında da bu Türkiye ve batı desteğinin çekilmesinin olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Çünkü şunu artık herkes görüyor ki, bu terörist grupları etkisizleştirmeden Suriye’deki krize bir siyasi çözümü konuşmak bile imkansızdır.
Peki, “Türkiye ve batının bu gruplara desteği artık mutlak olarak kesilmiş midir” denirse; buna “evet” demek için aşırı saf olmak gerekir. Çünkü ilişkileri, ve muhtemelen de pazarlıkları sürmektedir. Ve dahası ihtiyaçları oldukça yeniden yeniden bunları kullanmaktan da ne Türkiye ne de ABD geri durmayacaktır.
Her sorunda olduğu gibi burada da bu terörist grupları etkisizleştirmenin yolu halkların dikkatinden, bölgede barış ve halkların kardeşliğini savunma kararlılığından geçmektedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa