14 Kasım 2013 07:23

Kaynak bölüşümü adaletsiz

Kaynak bölüşümü adaletsiz

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bir sistemin insan ya da piyasa merkezli olduğunu anlamanın en kolay yolu, o sistemin kaynaklarını (gelirlerini) toplumun farklı kesimleri arasında nasıl bölüştürdüğü, yapılan bölüşüm sonrasında kimin payına ne kadar düştüğüdür. Bu konuda en somut belgeler ise merkezi bütçelerdir.
Bugüne kadar AKP tarafından yapılan bütün bütçelerin o ana kadar yapılmış “en iyi bütçe”, “en sosyal bütçe” ya da “Eğitime, sağlığa en çok pay ayıran bütçe” vb. iddialar eşliğinde sunuldu. Ancak bugüne kadar gerçekleşen bütçe pratiklerine baktığımızda bu ifadelerin tamamen propaganda amaçlı olduğu görülüyor.
Örneğin Hükümet bütçeden eğitime ve sağlığa en çok payın son 11 yıl içinde ayrıldığı propagandasını yaparken, bütçeden ayrılan bu payların eğitim ve sağlık hakkından herkesin eşit ve parasız olarak yararlanması için kullanılmadığından hiç bahsedilmiyor. Son 11 yıl içinde eğitime ve sağlığa ayrılan bütçe payları rakamsal olarak artarken, halkın cebinden yaptığı harcamaların katlanarak artması, hükümetin “Bütçeden en çok payı eğitime ve sağlığa ayırdık” söylemini net bir şekilde yalanlıyor.

HALKIN CEBİNDEN 15 MİLYAR LİRA ÇIKIYOR

Eğitim bütçesi rakamsal olarak artarken, Türkiye’nin öğrenci başına yapılan eğitim harcamasının yerinde sayıyor. Buna ek olarak her yıl halkın cebinden toplamda 15 milyar TL’yi aşan bir harcama yapmak zorunda. Türkiye’de okul öncesi eğitimden üniversiteye kadar öğrenci başına yapılan kamusal eğitim harcamaları yerinde sayarken, eğitim yatırımlarına ayrılan pay da son 11 yıl içinde yüzde 17’den yüzde 8’e kadar gerilemiş durumda. Aradaki farkın kimin cebinden çıktığını ayrıca belirtmeye gerek yok.
Benzer bir şekilde sağlık harcamalarının artmasına paralel olarak, cepten yapılan sağlık harcamaları hiç olmadığı kadar artmış durumda. Hatta halkın sağlık harcamalarının hükümet için önemli bir “maliyet” oluşturması nedeniyle, 2014’ten itibaren bazı hastalıkların (göz ve diş tedavisi gibi) Genel Sağlık Sigortası’nın (GSS) dışına çıkarmanın hesaplarını yapıyor. 14 ilde yapılması planlanan şehir hastaneleri tamamlandığında, muhtemelen az sayıda hastalığın muayenesi dışında, hastaneye her adım atıldığında hastaların bir eli sürekli cebinde olacak.  
Çalışma Bakanlığının verilerine göre 2004 yılından bu yana patronlara teşvik paketleri üzerinden 25 milyar TL’den fazla kaynak aktarıldı. Buna ek olarak son teşvik paketi ile pek çok ilde asgari ücretle çalıştırılan işçilerin sigorta primleri devlet tarafından karşılanırken, işçilerin aldıkları üç kuruş ücretin yarısı, işsizler için kurulan işsizlik sigortası fonu üzerinden ödeniyor. İşsizlik sigortası fonu bugüne kadar o kadar çok talan edildi ki, hükümet işsizler dışında her başı sıkışana işsizlik sigortası fonu kaynaklarını aktarmayı alışkanlık haline getirdi.

PATRONA TEŞVİK SÜRÜYOR

Patronlara eski işçileri işten atıp yerine genç işçileri istihdam ettikleri için işçilerin sigorta primlerinde indirime gidilmesi uygulaması devam ediyor. Hükümetin ve patron örgütlerinin kıdemli işçileri kolayca kapı önüne koyup, daha ucuza çalışacak genç işçilerin işe alınmasının önünü açacak olan kıdem tazminatı fonunda bu kadar ısrarcı olması boşuna değil.
Emekçilerle ilgili bir konuda kaynakların nasıl kullanılacağı sorunu gündeme geldiğinde ya da kaynakların herkesin ihtiyacına göre adilce bölüşülmesi talep edildiğinde, kaynakların denetimini elinde tutan siyasi iktidarlar, kapitalist ekonominin temel sloganı olan “ihtiyaçlar sonsuz, kaynaklar sınırlı” söylemini öne çıkarıyorlar. Ancak patronlar istediğinde musluklar sonuna kadar açılıp, peş peşe teşvik paketleri çıkarılırken, işçi ve emekçilerin talepleri gündeme geldiğinde aynı musluklardan bir damla su bile akmıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa