16 Kasım 2013 00:55

Şiir ve şair

Şiir ve şair

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Şiir için her kes edebi donanımı ve yeteneği doğrultusunda bir tanım getirmektedir. Bu gerçekten yola çıkarak diyebiliriz ki bu tanımlamanın temelinde “şair ve gerçekliği” yatmaktadır. Bu anlam da şiir tanımlaması konusunda vardığımız sonuç bizim kendi gerçekliğimizle ilgili ulaştığımız düşünsel sonuçtur. “Ben kimim,ben neyim? Şiirsel bir söylem bu soruların yanıtıdır, olmalıdır. Keza bu şiirsel söylem yaşantımda ne anlama geliyor ve onun ulaştığı düzey ne orandadır? Ben neyim, ne oranda ve hangi düzeyde yaşayacağım? Yarattığım ve yazdığım imge ve şiirsel gerçeklik ne oranda şiir gerçekliğiyle uyuşmaktadır? Her şair şiir yaşantısı boyunca ürettikleriyle bu soruların yanıtını aramaya çalışır. Eserleri bu gerçekliğin birer tanığıdır. Yok eğer bu soruların yanıtları eserlerimizde yeteri oranda açık, berrak değilse şiirle olan ilişkimizin sanatsal bir değeri yoktur, olamaz da. Bu kişiler şiirin “kendi gerçekliğine” doğru bir yolculuk olduğu gerçeğini kavramamış olduklarını gösterir. Piyasa için sanatsal üretim yapanların temel sorunu da budur. Onlar sanırlar ki estetik ve sanatsal bir yaratı için retorik, müzik, dil tek başlarına yeterlidir. Hatta okuyucu nezdinde kabul görmek için de yeterli bir uğraştır.
Oysa biz biliyoruz ki sanat ve sanatsal yaratı güzel sözlerin, alımlı dize veya resimlerin, kadife bir ses değildir. Şiirin bu çağda anlam ve önemini yitirdiğini dile getirmek, küçümsemek onu insanlık tarihi kadar eski kökleriyle olan ilişkisinden koparmak sanatın toplumsal gerçeklikle olan ilişkisini ve olumlu etkisini yadsımak olur. Biz biliyoruz ve önemsiyoruz ki “gerçek şiir”yaşamla ilişkilenmeyen sahte bir estetik ve üslup değildir. ‘‘Şair, şiirini kanıyla yazar” metaforu bize bu gerçeği bütün açıklığıyla işaret ediyor. Bu da bize şiirin estetikten öte, şairin, kendi gerçekliğine doğru yaptığı yolculuğun ve onu tanımlama işi olduğunu gösterir. Burada önemli olan içtenlik ve sadeliğin yanında anlaşılır olmaktır. Yani demem o ki yaşam “gerçeği”ile kendi gerçekliği birbiriyle uyum içinde olmalıdır. Ancak bu durumda şiir okuyucuyla anlamlı bir iletişim kurabilir.
Şiir, asıl anlamını insanlık onurunun ayaklar altına alınması ve değersizleştirilmesi sürecinde aldığı tavırda bulur. Yalan, dolan, işkence, zulüm, artı değerin peşkeş çekilmesi vb. kötülüklere karşı şiirin nerede olduğu ve ne önerdiği önemlidir. Bütün gücüyle “gerçeğin” peşine düşen, tertemiz bir yüreğe, bilimsel bir bilince sahip ve yaşamı her yönüyle kucaklamaya çalışan bir şiir, estetik ve sanatsal yaratının bir ürünü ve “değer”durumuna gelmiş olur. O halde şiir, geleceğe doğru bir yürüyüş, arayış, şimdinin de korkusuz bir eleştirmenidir.
İçtenlik, şairin en önemli meziyetlerinden biridir. Şayet şair duyularını ve yüreğini yaşama ve gerçekliğine açmışsa, ürettiği eser de “gerçeğin”en anlamlı ve etkileyici gücüyle donanmış olacaktır. Bu da okuyucunun kendi gerçekliğini hissetme, kavrama ve düşünsel bilincine katkı sunacaktır. O zaman şair ve şiiri gerçek ifade derecesine ulaşır ve etkileme gücü zirveye çıkar. Kaldı ki insanı özgürlüğe ve “gerçeğe”yönelten de bu bilinç duyarlılığıdır.
Şiir, ‘‘gerçek”le olan uyumu ve gücü oranında etkili, güzel ve anlamlıdır. Zira şiir, yabanıl ve estetize olmamış her eksiğimizi onarırken, yaşam ve gerçekliğine doğru duyularımızı harekete geçirir. Biz de bu uyarım ve kavrayışla kendi gerçekliğimizin farkına varır ve şaşırırız. Bu farkındalık bizi özgürlüğümüzü elde etme sürecine doğru tavır almaya zorlar.
Gerçek şair ve şiiri, toplumsal yaşamın ruhu ve öz suyudur. Gelecek onun gösterdiği menzile doğru yol almadadır.
Geleceğinizin şiir tadında olması dileğiyle…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa