\'Tarihi\', \'taçlı\' propaganda olarak kalırsa...
Bu yazı yazıldığında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır ziyareti henüz başlamıştı. Başbakan, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve Diyarbakır Valiliğini ziyaret etmişti. Ama Diyarbakır Büyükşehir Belediye binası önüne kameralarını yerleştirmiş olan haber kanallarının sunucu ve yorumcuları, Başbakan Erdoğan’ın bu ziyaretiyle; “Bugün artık Diyarbakır’da psikolojik üstünlük BDP’den AKP’ye geçmiştir” diye ilan ediyorlardı.
AKP ve yandaş basın da günlerden beri bu temayı işliyordu; “Başbakan Diyarbakır’ı zapt edecek” diyorlardı.
Barzani’nin, Şivan Perwer’in ve İbrahim Tatlıses’in bu ziyarete katılmasının “Diyarbakır’ı AKP’ye kazandıracağını” ilan etmişlerdi zaten.
Oysa ortada AKP’nin “halkla ilişkiler” faaliyetinin oluşturduğu propaganda ötesinde olmuş bitmiş bir şey yoktu. Ama ne “Çözüm sürecinin taçlandırıldığı” ne de “Bu ziyaretin tarihi bir ziyaret olduğu” bırakılmıştı.
Bu propaganda yapılırken olan sadece Diyarbakır’ın Büyükşehir Belediyesini ülkenin Başbakanının ziyaret etmesiydi. On yıldan beri ilk kez bu ziyaretin yapılıyor olması bile “Büyük bir tarihsel gelişme” olarak sunuluyor, bu AKP Hükümetinin Başbakanının hanesine “Büyük bir artı” olarak ekleniyordu. Oysa, bir ülkenin başbakanının bir kenti ziyaret ederken, ilk ziyaret edeceği yerin belediye başkanı olmasından daha olağan bir şey olamaz. Eğer Başbakan o kente gelip kentin belediye başkanını ziyaret etmiyorsa, “olay” olan budur. Ne var ki, Diyarbakır Belediyesi on yıldan beri BDP’nin yönetimindedir ve Başbakan Diyarbakır’a defalarca gelmiştir ama Diyarbakır Belediyesini ziyaret etmemiştir. Ne var ki, olsa olsa bir ayıptan dönülmesi, bir “normal”e dönüş olan bu ziyaret; AKP propagandası ve Diyarbakır’ı AKP’ye teslim etmek için yanıp tutuşan sermaye medyası, olayı “tarihi” olarak değerlendirmektedir.
Tabii hazır “tarihi“ denmişken ne AKP propagandası ne de medya “bir tek” “tarihilik”le yetinemezdi. Onu için de Başbakan, Barzani ve Şivan Perwer’in Diyarbakır Valiliğinde bir araya gelmesi de bir başka “tarihi olay” diye verildi.
On yıldır, AKP’nin Başbakanı, Büyükşehir Belediye Başkan adayı gibi, belediyenin eksiklerini diline dolayan bir Başbakan olarak Diyarbakır’a gelip gitmiştir. Bugün “Başbakan Belediyeyi ziyaret etti” diye, bütün bu olanların unutulması beklenebilir mi; Diyarbakır halkı bunu unutur mu?
“37 yıldır ülkesine gelemeyen Şivan Perwer” propagandası yapılırken bu 37 yılın 11 yılının Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlık yaptığı Türkiye’de olduğu unutulursa, günü kurtaran bir “tarihilik” oyunu oynanmış olmaz mı?
Aslına bakılırsa, Başbakan Erdoğan’ın “toplu açılış” ve “toplu nikah” törenlerinde de “taçlandırmak” bir yana “çözüm süreci”yle ilgili dişe dokunur mesajlar vermesi bile beklenmiyor. En azından süreci gerçekçi bir yaklaşımla ele alanlar için böyle. Ama propaganda Başbakanın “Çözüm sürecini bu ziyarette vereceği mesajla taçlandıracağı” biçiminde.
Bugün gelinen aşamada “Çözüm sürecinin nasıl taçlandırılacağını” artık herkes biliyor: bunun en ertelenemezi de sürecin taraflarının neyi çözmek istedikleri konusunda tartışacakları meşruiyeti olan bir “masa kurmaları”dır. Bunun için “yol haritası” olarak ifade edilen KCK tutuklularının serbest bırakılmasından Öcalan’ın koşullarının iyileştirilmesine, TMK’den özgürlüklerin genişletilmesine bir dizi yasa düzenlemesi de var. Ancak bunlardan bağımsız kimi “jestlere” indirgenirse, kimi ayıplardan dönme, “tarihsel bir olay”, “barış sürecini taçlandırma” olarak propaganda edilirse olacak olan bir “hayal kırıklığı”, bir “yüksekten düşme” olacaktır.
Hele de son çeyrek yüzyıldır Başbakanların Diyarbakır’a yaptıkları “tarihi” denen ziyaretlerin sadece günü kurtaran boş laflardan ibaret kaldığı düşünüldüğünde.
Devamını yarın tartışacağız.
Evrensel'i Takip Et