22 Kasım 2013 00:35

Kızlı erkekli çocuklar aynı okulda olmayacak!

Kızlı erkekli çocuklar aynı okulda olmayacak!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Karma öğrenci evleri” üstünden bir fırtına kopararak, Başbakan Erdoğan’ın, “Bu evleri denetleyeceğiz”, “Karma öğrenci evlerinde ne yapıldığı belirsiz”, … gibi açıklamalarının ardından başlayan tartışma sürerken çocukların “Kızlı erkekli karma okullarda okumaması gerektiği”nin TBMM Başkan Vekilinin ağzından Dünya Çocuk Hakları Günü’nde gündeme getirilmesi elbette şaşırtıcı değildir. Çünkü, artık AKP’nin toplumu nasıl bir biçimde yeniden inşa edeceği açık açık tartışılmakta, tartışmanın da ötesinde eğitimden kültür alanına, üniversiteden sanata her alanda “karşı reform” girişimleri yapılmaktadır. Çocukların eğitimi ve bu eğitimin biçimi de bu girişimlerin dışında kalamazdı. İlgisiz kalamazlardı!
Bu yüzden de Dünya Çocuk Hakları Günü’nde de çocukların karşısına geçen TBMM Başkan Vekili AKP’li Sadık Yakut, Meclisteki 14. Ulusal Çocuk Formu’nda konuşarak, sadece “hayallerini” değil muhtemeldir ki AKP Hükümetinin yakın amacını ortaya koydu.
“Eğitimle ilgili kız ve erkek çocuklarının ayrı ayrı okullarda okutulması adına Türkiye’de maalesef geçmişten bu tarafa yapılan bir yanlışlık, batıcılık adına çocukların aynı okullarda okutulması. Maalesef şimdiye kadar kız ve erkek öğrencilerin birlikte eğitim yaptırılmasını da büyük bir yanlışlık olarak değerlendiriyorum. İnşallah bu yanlışlık önümüzdeki dönem içinde düzeltilecek” diyen Yakut, eğitimdeki 4’lü değişiklikten, “dindar nesiller yetiştirme”ye giden yolda çocukların eğitiminde gelinen aşamayı ifade etmiştir. Bu yüzden Sadık Yakut’un söylediklerini “kişisel hezeyanı”ymış gibi anlamamak, tersine AKP Hükümetinin eğitimin “dinileştirilmesi” amacının bir aşaması olarak anlamak gerekir.
Ama Meclisten yükselen tek ses AKP’nin Sadık Yakut’un şahsında dile gelen muhafazakar toplum ideali değildi. HDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel de bu Dünya Çocuk Hakları Günü’nde, çocukların kapitalist sömürü çarkının dişlileri arasına atılmasından çocuk cezaevlerindeki, işkence, tacizler, çocuklara yönelik istismardan çocuğa yönelik şiddete,… çeteleşmeye kadar, çöken burjuva ailenin yükünün çocukların sırtına yıkıldığına dikkat çekerek, bu konudaki hükümetin politikalarını eleştirdi; “Çocuklarımızın üstünden elinizi çekin!” dedi.
Her konuda olduğu gibi “çocuk hakları” konusunda da aslında bu iki yaklaşım karşıttı.
Sadık Yakut, daha çocukluktan itibaren gelecek nesilleri kız erkek diye ayırarak, onları gelenek, görenek ve dinileşmenin belirlediği, boyun eğen, egemenlere biat etmeyi ahlaki bir düzeye yükselten bir kalıba sokan anlayışı savunmuştur. Levent Tüzel ise çocuğu toplumun geleceğinin temeli olarak, çocukların sağlıklı bir beden ve ruha sahip olması için, çocuğun bilimin ve toplumun imkanlarının çocukların yetiştirilmesi için seferber edildiği bir anlayışı savunmaktadır.
Evet, bugün de öteki pek çok, BM tarafından belirlenen günler gibi, Çocuk Hakları Günü de, “hakların” alt alta yazılıp, sonra da bu yazılı metinler üstünden nutuklar atıldığı bir gündür. Ama böyle günlerin yine de bu alanda olup bitenlerin tartışılması bakımından bir faydası olduğu da bir gerçek.
Aslına bakılırsa “çocuk hakları” sorunu tüm dünyada sermayenin ihtiyaçlarının, aşırı kâr hırsının altında kalmıştır.
Sosyalizmin çocuğu, toplumun temeli olarak görmesi ve çocuğun eğitiminden sağlığına her şeyin toplumun sorumluluğuna alınması tutumu karşısında kapitalist ülkelerde de “çocuğa önem verilmesi” “sosyal devletin bir gereği” olarak ele alınmak zorunda kalınmıştır. Ancak son çeyrek yüzyılda neoliberal politikalara yönelişe paralel olarak çocuğun yetiştirilmesi de lafta “Çocuğa daha çok önem verilecek” propagandası eşliğinde çocuğun yetiştirilmesi için bütün ekonomik yük ailenin sırtına yıkılmıştır. Dolayısıyla aile çocuğun eğitimi, sağlığı, kültürel ihtiyaçlarını piyasa koşullarında parayla sağlamak durumunda bırakılırken onun nasıl bir vatandaş olarak yetiştirileceğinin müfredatı, egemen sınıfın ihtiyaçlarına göre belirlenmiştir; belirlenmektedir.
Ülkemizde ise bu yöneliş şimdi, AKP Hükümeti ve arkasındaki güçlerin “muhafazakar toplum” amacının gerçekleştirilmesi amacıyla toplumun gelenek, görenek ve dini referanslara göre yeniden biçimlendirilmesi amacının gereği olan girişimlerle sümektedir. Bu planın en etkin biçimde dayatıldığı alan ise gençlik ve çocukların eğitimidir.
Bugün ülkemizde, çocuk hakları, dünyanın az çok kabul edebildiği kadarıyla bile tehdit altındadır. Ve bu alan yakın gelecek bakımından mücadelenin daha da kızışacağı bir alan olacaktır.
Bunu fark ettiysek, Dünya Çocuk Hakları Günü bir işe yaramıştır! 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa