22 Kasım 2013

DİSK’e bağlı sendikalar üye işçilerle sınırlı da olsa işçiler “kıdem tazminatı haklarını” savunmak için sokaklara çıkıyor. İşyerlerinde de işçilerin huzursuzluklarının arttığı haberleri geliyor. Dahası Türk-İş ve Hak-İş üst yönetimi ve kimi sendikaların üst yöneticilerinin el altından hükümetin yedeğine düşmüş olmasına karşın işçilerin giderek “kıdem tazminatı hakkı”nın anlamını daha iyi anlamaya başladıkları da görülüyor.
Bu yüzden de patronlar ve Hükümet durmadan manevralar yapıyor, kimi zaman Hükümet; “Biz karışmıyoruz işçi ve patronlar anlaşsın gelsin” diyor, kimi zaman da “Kıdem tazminatı sorunu çözülmezse çalışma yaşamı kaosa sürüklenir” diyerek “Kıdem Tazminatı Fonu”nu yeniden yeniden gündeme getiriyor. Dahası, “fonun nasıl olacağını” da sürekli değiştirerek işçilerin kafasını karıştırmaya çalışıyor.
Ne yandan bakarsak bakalım ortada Hükümet, patronlar hain sendikal bürokrasinin bir danışıklı dövüş içinde olduğu görülüyor. Bu oyunun içinde olanlar, bir yandan sanki eğer işçiler (sendikalar) istemezse  “kıdem tazminatı hakkının” kaldırılmayacağını iddia ederken öte yandan durmadan “yeni önerilerle”, yeniden yeniden “fonu” gündeme getiriyorlar. Hani bir boşluk bulsalar bir gecede kıdem tazminatı hakkını gasbedecekler!
En son gelinen yerde, Kıdem tazminatı hakkını kaldırma oyununun başaktörü Çalışma Bakanı Faruk Çelik; önceki gün yaptığı “çıkışla” sorunu daha karmaşık hale getirdi.
Bakan Çelik; “İşçi de, işveren de kıdem tazminatında mevcut sistemin devam etmesini istiyor. Eskiden işçi kıdem tazminatında fona karşıydı, şimdi işveren de uyandı. Mevcut sistem devam etsin diyor. O zaman buyurun devam etsin” diyerek, sanki “kıdem tazminatı fonu” kurmaktan vazgeçtiklerini açıkladı. Üstelik bunu “İşveren de artık kıdem tazminatı fonuna karşı” diyerek sanki, “İşçilerle işverenler aynı şeyi savunuyor, biz ise memleketi düşünüyorduk” demeye getirerek, patronlara da sitem ederek “Ne haliniz varsa görün. Ben de küstüm oynamıyorum” vaziyeti alıyor.
Ama bu gerçek değil.
Nitekim Bakan Çelik bu açıklamanın hemen arksından sorulan bir soru üzerine, kıdem tazminatı fonunu da görüşmek üzere “Üçlü Danışma Kurulu”nun önümüzdeki hafta toplanarak içinde kıdem tazminatı fonu, Özel İstihdam Büroları ve taşeron çalışmasına yasal zemin oluşturacak çalışmayı ele alacaklarını da söylüyor.
Hak-İş ve Türk-İş’in üst yönetimleri ve kimi sendikaların merkezlerini bu kadar kıvama getirmişken Hükümetin ve patronların bu girişimlerini sonuç almadan bırakacaklarını beklemek aşırı hayalcilik olur.
Bu köşede ve gazetemizde daha önce de defalarca yinelendiği gibi, saldırı “kıdem tazminatı fonu” ile de sınırlı değildir. “Taşeron çalışması”nın yasal zemine kavuşturulması ve Özel İstihdam Büroları kurulması da paket içindedir. Bu yüzden de mücadele bu üç alanda emekçilerin haklarını savunma mücadelesidir. Dolayısıyla “taşeron çalışmasının kaldırılması ve işçilerin bir günlük çalışmasının bile kıdem hakkı doğurmasını sağlayan talebini öne çıkarırken Özel İstihdam Büroları düzenlemesini gündemden çekilmesi için mücadele de son derece önemlidir.
Bugün esas olan sendikaların, işçilerin daha geniş kesimleriyle mücadeleye katılması, Hükümetin ve patronların aralarındaki kayıkçı dövüşü ya da kafa karıştırıcı fon önerilerine prim vermeyen bir mücadele hattına girmesidir.
Hükümet ve patronların söylediklerinin, önerilerinin arkasındaki gerçeği ve söyleyenlerin amacını doğru anlayalım!  
Oyuna gelmeyelim!

Evrensel'i Takip Et