Korkulan 'oluşmakta olan'dır
Fotoğraf: Envato
Her zaman Başbakan Erdoğan yapacak değil ya bu sefer Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç yaptı.
“Ben yokken memleket beni tartışsın!” dercesine ABD’ye gitmeden hemen önce Arınç, Hükümet Sözcüsü olarak yaptığı basın toplantısında, “Bakanlar Kurulu dershaneler konusunu ele aldı. Sorun, dershane sahipleriyle de konuşulup önerileri alınacak, bu tartışmanın sonucuna göre karar verilecek.” diyerek “kapatılma” konusunun fiiliyatta ortadan kalktığını söyledi.
Arınç, ertesi gün de uçağa binip Amerika’ya gitti.
Ancak, Başbakan, “öğrencilerin karma evler” tartışmasında açığa düşürdüğü, yaralarını sarmaya çalışan Arınç’ı bu sefer de “gurbette” ve “yaralı” olduğuna bakmadan bir kez daha açığa düşürdü!
Bir televizyon kanalında malum gazetecilerin karşısına çıkan Başbakan dershanelerin kapatılmasında ısrarlı olduklarını yineleyerek aralık ayında konunun yeniden Bakanlar Kuruluna geleceğini söyledi. Dün ise Başbakan, “Kardeşlerimiz Hükümete bir tür şamar atmak istiyorlar” diyerek, cemaatin tutumuna da sert çıkmaya devam etti.
Böylece Başbakan, Arınç’ın yatıştırmaya çalıştığı “dershane kavgası” gibi görünen “Cemaat-Hükümet”, daha doğrusu AKP içindeki iktidar kavgasını kızıştırmaya devam etti.
Hükümet içinde farklı görüşler olmasına karşın, Başbakan dershaneler konusunda geri atmaya yönelmiyor. Özellikle de Başbakanın Cemaatin kan damarlarını kesmede kararlı olduğu gözleniyor.
Nihayet AKP içindeki kavga, partinin cemaate yakın milletvekillerinden İdris Bal’ın dershaneler konusunda Hükümeti eleştirmesi nedeniyle ihracına kadar geldi.
Dershane kavgasının öteki ucundaki cemaat ise Zaman gazetesinin önderliğinde sürdürdüğü mücadelesinde ısrarlı olduğunu gösterdi. Bir yandan Fethullah Gülen’in bilinen gizemci üslubuyla “Nemrutlu”, “Firavunlu”, “Cehennemli”,… konuşmaları yanı sıra, “İsteniyorsa bu dershaneleri Hükümete devredelim” diyerek “çıkarsızlık” gösterisi yaparken öte yandan ise Zaman gazetesi günlerdir birinci sayfasını ve manşetlerini bütünüyle dershaneler sorununa ayırarak, “çıkarlarını” savunma kararlılıklarını göstermek için her yola başvuruyor.
Evrensel okurları “Dershane kavgasının aslında bir dershane kavgası olmadığını” biliyorlar. Tersine kavga, son bir-iki yıl içindeki gelişmelerin açıkça gösterdiği gibi; Cemaat-Erdoğan kavgasının şimdi Arınç-Gül-liberaller-Cemaat ittifakının Erdoğan kliğine karşı kavgasına dönüşen halidir. Bu kavganın yerel seçimde cemaatin, CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olması beklenen Mustafa Sarıgül üstünden, en azından İstanbul için CHP ile dirsek teması, hatta ittifak içinde olmasına kadar vardığı görülüyor. Ki Sarıgül’ün dershaneler tartışmasında açıkça Gülen’in yanında saf tutarak, bu ittifakın pek saklanmaya ihtiyaç duyulmadan gerçekleştiği de görülmektedir. Kuşkusuz bunu Erdoğan da görmektedir.
Bu yüzden de “Şu seçim zamanında kardeşler arasında bu kavga neden? Dershane konusunda kapışmaya değer mi?” diyenlere kimse aldırmamaktadır.
AKP yönetiminin, Cemaatle bir barıştan umutları hayli azalmış olmalı ki, AKP kurmaylarının cemaatin desteğini çekmesinin kendilerine yüzde 1, en fazla yüzde 3 zarar verebileceği, ama dershanelerin kaldırılmasının cemaatin kaybettirdiğinden fazla kazandıracağı, …hesapları yaptıkları belirtiliyor. Ancak AKP’de sorun sadece bir “Cemaat sorunu” değil. Tersine oluşmakta olan, yukarıda belirtildiği gibi, AKP içindeki Erdoğan kliği dışındaki başlıca kliklerin Erdoğan’ın ülkeyi ve partiyi yönetim tarzına karşı bir ittifakıdır.
Erdoğan ve yandaşlarının asıl korkusu da bundan olmalıdır. Ve Erdoğan’ın Cemaatin kopmasını bile göze alarak sert tutumunu sürdürme nedeni de parti içindeki Cemaat dışındaki klikleri hizaya getirme amacıyla bağlantılı görünmektedir.
Dolayısıyla Erdoğan kliğinin öyle, cemaat bağlantılı olarak yüzde birkaç oy kaybıyla işin içinden sıyrılmasının çok zor olduğu ise gelişmeleri izleyen herkes için tartışılmaz bir gerçektir.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00