Susamsız simit ufuksuz parti
Fotoğraf: Envato
AKP, Milletvekili İdris Bal’ı ‘partiden ihraç etmek üzere’ disiplin kuruluna sevk etti.
Bize ne?
Parti içi demokrasi tartışması mı yapacağız?
Geçelim! Kimsenin AKP’nin demokratik bir şekilde yönetildiğini düşündüğünü zannetmiyorum.
İdris Bal savunuculuğuna da girecek değilim. Ama Bal’ın bir tespitinin bugün her alanda kendini gösterdiğini düşünüyorum.
Bal, partisinin bir grup toplantısında Başbakanın, “korkuyla büyük devlet olunmaz” sözleri üzerine anında şu twiti atmıştı: “Korku ile büyük devlet olunamayacağı gibi, hesapsız plansız günübirlik küçük hesaplarla büyük devlet olunamaz ancak büyük hatalar yapılır.”
Büyük devlet nedir ne değildir kısmına hiç girmeyelim.
Sözün geriye kalan kısmından şu sonuç çıkıyordu: Günübirlik küçük hesaplarla büyük hatalar yapıyorsunuz.
AKP’nin tarımdan dış politikasına, ‘demokratik’ adımlarından ekonomiye…
Tüm alanlarda en büyük hesaplarının bile büyük bir ufuksuzluk içerdiğine dair onlarca örnek verilebilir.
Susamdan bile başlanabilir.
NEYİ BAĞIMLI DEĞİL Kİ?
Geçen hafta susam fiyatları iki katına çıkınca simitten tahine birçok ürüne yüzde 50 zam geleceği sinyalleri verildi.
Tepki gelince simitçi çareyi susamsız simit satmakta buldu.
Peki, susamı böylesine karaborsaya düşüren neydi?
Sektör temsilcilerine göre… Susamda Türkiye dışa bağımlı! Aşırı yağışlar ve olumsuz iklim şartları nedeniyle dünya genelindeki susam rekoltesi düşük. O yüzden fiyatlar arttı.
“Ne yapalım iklim şartları” deyip durumu kabullenecek miyiz?
Kabullenmenin yerine mesela…
“Türkiye’de susam rekoltesinde son yıllarda ciddi düşüşler acaba neden yaşandı?” sorusunu gündeme getirsek!
Tarımda politikasızlık ve bağımlılık üzerine yoğunlaşsak!
O kadar ki… Türkiye tarihinde ilk kez yurt dışından sap, saman ve ot ithal edecek hale AKP Hükümeti döneminde geldi.
Tarım böyle de diğer alanlar farklı mı?
Ekonomik büyüme, dışarıdan para gelirse…
Düşük enflasyon kurlar düşük seyreder, enerji fiyatları düşerse…
Sanayi ucuz ara malı gelirse…
AKP, ‘büyük ekonomi’, ‘büyük Türkiye’ diye övüne dursun bağımlılık ortada.
GÜNLÜK DÜŞÜNMEYE ÂLÂ BİR ÖRNEK!
Bağımlılığın dışında, birçok şeyin günlük düşünüldüğü ortada…
Günlük düşünmeye ilişkin bugünlerde çok somut bir örnek yaşanıyor.
Geçen yıl, Hükümet canlı hayvan ithalatına izin vermek zorunda kalmıştı. (Angusları hatırlayınız!).
Sonra taktik değiştirdi. Hayvancılık sektörünü geliştirmek adına bir dizi kararlar aldı.
Sıfır faizli kredi verdi.
Bu kredilerden yararlanmak isteyenler büyükbaş hayvan satın aldılar. Nasıl besleyeceklerini düşünmediler bile. Bütünlüklü bir politikası olmadığı yani günlük düşündüğü için Hükümet işin yem tarafını düşünmedi bile.
Yem fiyatları yüksek seyretti. Kredi ile alım yapanlar hayvanları doğru dürüst besleyemediler bile. Emin Et Yönetim Kurulu Başkanı Emir Arslan’ın basına yansıyan şu sözleri gerçeği tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor: Kesim için bize gelen hayvanların çoğu o kadar cılız ve kalitesiz ki…
Sıfır faizli hayvancılık kredisiyle sektöre girenler, şimdi geri ödemede zorlanınca akın akın kesime gönderiyor. Orada da hayvanlarını beğendiremiyorlar.
Öte yandan çiğ süt para etmiyor. Dişi hayvanlar da kesime gönderiliyor.
Süt ve yem ile birlikte düşünülmediği için teşvik sadece günü kurtarmıştır!
İdris Bal, bal gibi haklı değil mi? Sadece eksik söyledi.
Rant, çıkar, fayda hiç biri büyüklük değil! Onları da söylemek O’nun değil bizim işimiz!
HESABINI TORUN MU VERECEK?
Görülen her suyun üzerine… Üstelik de onlarca HES kurmanın doğaya zarar vereceğini bilmek için mühendis ya da uzman olmaya gerek var mı?
Yok!
Buna rağmen yapılanlara itiraz edenlere ne diyordu Başbakan?
Çevrecinin daniskası benim!
Başbakan efelenirken, Orman ve Su İşleri Bakanlığının verileri HES karşıtı mücadelenin yoğunlaştığı Karadeniz’in HES kuşatması altında olduğunu gösteriyordu.
Bakanlık verilerine göre Karadeniz Bölgesi’nde işletmede 95, inşa aşamasında ise 58 Hidroelektirik Santrali (HES) var.
Mantar gibi yani!
Şimdi Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar HES’lerle ilgili itirafta bulundu: Haklısınız. HES’lerle ufak dereleri mahvediyoruz!
Sadece ufak dereleri mi? Doğal dengeyi, balıkların geçiş yerlerini, su canlılarının yaşamını vs. de mahvediyorsunuz.
Bakanın çözüm önerisi ne?
“Türkiye, yılda 60 milyar dolarlık enerji ithal ediyor. Nükleer santral olmadan bu işin altından kalkamayız. HES’lerle de olmaz.”
Bizi nükleere ikna etmeye çalışsa da bakanın itirafının son derece önemli olduğunun altını çizelim.
Ve sonra da… Doğa katili HES’lerden, tüm canlıların yaşamlarını tehlikeye atan nükleerle kurtulmamızı öneren bakan beye şu soruları yöneltelim:
Binlerce yıl radyoaktif kalan nükleer atıkların akıbeti hakkında bir bilginiz var mı?
Atıkların yaratacağı kirlilik ve tehlike hakkında bir fikre sahip misiniz?
Yoksa siz de tıpkı Başbakan gibi, nükleeri tüp gazla kıyaslayıp tehlikeyi küçümsüyor musunuz?
Yarın öbür gün, günün bakanı çıkıp da… “Haklısınız, tüm canlıların yaşamlarını tehlikeye attık, nükleer santrallerden vazgeçmemiz gerekir” derse ne olacak?”
Hesabı torununuz mu verecek?
Gerçi, bugün kabul ettiğiniz hatanızın da hesabını da henüz vermediniz ya!
Neyin hesabı mı?
HES mücadelesinde ölen, hapis yatan, yaralanan onca insanının…
Zarar gören onca canlının…
Katledilen onca ağacın…
- Ezdirmemek ne kelime suyunu sıktılar 26 Aralık 2024 06:55
- Et ithalatı da sürer gıda pahalılığı da 08 Kasım 2024 11:17
- Türkiye BRICS’te de kapıda bekletiliyor, kapının ardı cennet değil ki! 24 Ekim 2024 13:08
- Bütçenin özeti: Hem yakacak hem kıracak 19 Ekim 2024 07:06
- Şimşek’in haraç şovu 16 Ekim 2024 04:57
- İTO Başkanı ‘şeytan’ taşlatıyor! 09 Ekim 2024 04:39
- Patronlardan 21. yüzyılda 19. yüzyıl talepleri: Bir adım ötesi zincire vurmak 28 Eylül 2024 06:47
- Erdoğan’ın ABD temasları: Mesaj mı yoksa yalvarış ve temenni mi? 26 Eylül 2024 06:27
- Fiyatlar artarken enflasyon düşüşünün yorumu: Kağıt üstünde düşüş, kemikte hissediş 04 Eylül 2024 05:53
- Vergi listesindeki 3 çeşit yüzsüzlük 29 Ağustos 2024 05:34
- Çin istilasına yol! 27 Ağustos 2024 05:10
- 12 şirket neden Varlık Fonu’na devredildi? 22 Ağustos 2024 04:55