26 Kasım 2013 00:39

HDP’nin ittifak(lar)ı

HDP’nin ittifak(lar)ı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Halkların Demokratik Partisi (HDP), 125 gün sonra gerçekleşecek 2014 yerel seçimlerine katılacak en genç parti. Kısaca anımsayalım. Eylül 2010 Anayasa referandumunda AKP Hükümeti, ‘12 Eylül Anayasasını değiştiriyorum, evet oyu kullanmayanlar darbecidir’ safsatasıyla arkasına aldığı rüzgarın ardından emeğe, emekçiye saldırının yanı sıra halklara, inançlara, yaşam biçimlerine vb. karşı tahammülsüzlüğünün görünür hale gelmesinde pervasızlaştı. Referandumla birlikte yargıda gerçekleştirilen düzenlemelerin hemen sonrasında TEKçi bir yaşamı hayata geçirmenin adımlarını hızla atmaya başladı. O tarihten itibaren, tek din, tek mezhep, tek halk, tek dil, tek sendika, tek parti, tek üniversite, tek lise, tek giysi, tek konut vb. başta olmak üzere üst yapı kurumlarının tümünde tekçiliği, saklamaya gerek duymadan dayatır oldu. Emekçi, yoksul, işsiz kimliğiyle ezilenler, bu dönemde yanlarına birileri daha eklenerek, alt kimlikleri (inançları, cinsiyetleri, etnik kimlikleri, cinsel yönelimleri vb.) üzerinden ezilmeye yok sayılmaya, mümkün olsa yok edilme hedefiyle acımasız bir dışlanma operasyonuyla karşı karşıya bırakıldılar.
İşte böyle bir atmosferde gerçekleştirilecek 2011 genel seçimlerine gidilirken nefessiz kalmamak için, öncelikle atmosferde nefes alınabilecek bir alan açabilmek amacıyla, oluşturulan Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku kuruldu. Her türlü engelleme ve baskıya rağmen seçimlerden zaferle çıkan blok, seçim sonrasında bu birlikteliği Halkların Demokratik Kongresi (HDK) çatısı altında sürdürmeye karar verdi. İki yıla yakın bir süre içerisinde beraber yol yürümenin sağladığı deneyimden de alınan cesaretle HDP kuruldu.
Bugün, Türkiye siyasi ortamı 2011 Haziran’ından daha TEKçi. Farklı olan her şeyi ama her şeyi yalnızca ötekileştirme çabasıyla kalınmıyor. Artık yok etme, ortadan kaldırma aşamasına geçildi. Recep Erdoğan’ın ve kadrosunun bunu yaparken kullandığı en önemli aracı din. Hemen her adımını dini referansları gerekçe gösterip meşrulaştırmaya çalışıyor. Dini ritüellerin yüzyıllardır egemen olduğu bu topraklarda siyasetin de en etkili aracı olan din, sınıfın, halkların, inançların vb. hizaya getirilmesinde Türkiye tarihinde tanık olunmamış bir
etkinlikle kullanılıyor. Günümüzde Türkiye halkları AKP kuşatması altında. AKP’nin elinde diğer düzen partilerinin ellerindeki araçlardan farklı olarak bir de din faktörü var. Bu kuşatmanın yaratılması ve genişletilerek sürdürülmesindeki en önemli araç. Gözden kaçırmamalıyız.
Seçim süreci başladığında yeni kurulan bir partinin doğal olarak en büyük beklentisi büyümek olacaktır. Bu durum HDP için de geçerlidir. Seçime girilecek bölgelerde, 2009 yerel seçimlerinde bileşenlerinin aldığı oy oranında bir artış, partileşmenin doğruluğunun da göstergesi olacaktır.
HDP bu süreçte, HDP Belediyeciliğini-Belediyesini kendi kadrolarına ve
onlar aracılığıyla kamuoyuna, seçmene biran önce anlatmaya başlamalıdır. Bu belediyecilik yasalar kapsamındaki organlar dışında yürütme ve karar organlarını nasıl oluşturacağını ve çalıştıracağını, ekonomik kaynaklarını, istihdam biçimlerini, eş başkanlığı vb. özelliklerden oluşmaktadır. Yalnızca bu içerik bile seçim sürecindeki genel hattın AKP kuşatmasının kırılmasına oturtulmasını gerektirmektedir. Eğer TEKçi AKP, yerel seçimlerden güç kaybına uğramadan çıkmayı başarırsa HDP’nin ve bileşeni BDP’nin özgün belediyeciliklerini uygulamalarına asla müsaade etmeyecektir. AKP’nin bu zamana kadar “gösterdiği müsamahanın” zerresine bile tahammül edebilmesi söz konusu olmayacaktır. Çünkü Haziran 2015’de genel seçimler, hemen arkasından da Recep Erdoğan’ın da aday olmama olasılığının neredeyse bulunmadığı cumhurbaşkanlığı-başkanlık seçimi (referandumu) yapılacaktır. İşte burada en can alıcı olan bugünün Türkiye’sinde tek başına büyüme hedefi HDP’yi büyütür mü? sorusu ve buna verilecek yanıttır. Ben yukarıda tanımlamaya çalıştığım nesnelliğin ardından HAYIR diyorum. Yerel seçim sürecinde HDP’yi büyütecek olan AKP kuşatmasının kırılması hedefidir. Aksi takdirde ne büyüyebilir ne de kazanabildiği yerel yönetimlerde kendine özgünlüğünü yaşama geçirebilir.
Unutmayalım ki 125 gün sonra kurulacak olan sandıklar genel seçim sandıkları değil, yerel yönetim seçim sandıklarıdır. HDP, kuruluş gerekçesinde de yer alan tabandan tavana örgütlenme ve siyaseti hayata geçirmenin bir fırsatını yakalamıştır. HDP’nin yerel organları bulundukları koşullar ve ilişkiler kapsamında 31 Mart’ta en fazla sayıda meclis üyelikleri, belediye başkanlıkları hatta parti adına olamayacak olsa da muhtarlık ve azalıklar kazanabilmek için yerel ittifaklarda serbest bırakılmalıdır. HDP kadroları halk düşmanlarını, hırsızı, yolsuzu, tahkiyeyi görecek akıl, siyasi olgunluk ve deneyime sahiptir. Gün, HDP’nin kendi özüne güvenme günüdür.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa