Başbakanın aday profili ve Ankara
Fotoğraf: Envato
Yerel seçimler neredeyse tüm partiler için kritik önem taşıyor ve bu yönü ile de sadece yerel yönetimlerin belirlenmesinin ötesinde anlam ifade ediyor.
Özel olarak Başbakan Erdoğan’ın siyasi geleceği , genel olarak da iktidar partisinin akıbeti açısından birkaç puanlık düşüş ya da bazı belediyelerin kaybedilmesi, sembolik önem arz ediyor. Başbakanın geçen hafta içerisinde grup toplantısında açıkladığı ilk aday listesi bu açıdan irdelenmeye değer. Konya, Kayseri ve Ankara belediye başkanları ile yola devam niyeti açık bir mesaj içeriyor.
İktidarının ilk döneminde İstanbul Belediyesinden taşıdığı ekiple çalışmayı tercih eden Erdoğan, bu açıdan milli görüşçüler dahil parti içindeki koalisyonun birçok unsuru ile gerilim yaşadı. Bu üç şehrin belediye başkanları sadece başarıları dolayısı ile değil aynı zamanda Başbakanın parti içi dengeleri koruma refleksi ile de seçilmiş oldular. Konya milli görüş açısından, Kayseri Cumhurbaşkanı Gül’ün ağırlığı açısından, Ankara ise milliyetçi çevrelerle ilişkiler açısından kritik öneme sahip.
Bu tablo Başbakanın cumhurbaşkanlığı seçimi ve partinin gelecekteki dizaynı konusunda içerideki güç odakları ile uzlaşma istediğinin sinyali olarak yorumlanabilir. Bir mini paketle partili cumhurbaşkanının yolunu açan anayasa değişikliği söz konusu olmayacaksa, Erdoğan net bir tercih yapmak zorunda kalacak. Cumhurbaşkanlığına çıkmayı tercih etme ihtimali, doğal olarak partiyi teslim etme ve kontrolde tutmaktan vazgeçmeyi beraberinde getirecek.
Artık Gül’ün geri dönüşü için geçiş dönemine bile ihtiyaç bırakmadan istifalar yolu ile Başbakanlık imkanını açma alternatifinden söz edilmeye başlandı bile. Geçiş döneminin yıpratıcı ve oy kaybettirici potansiyelini göze almama eğilimi gayet anlaşılır bir durum.
Bütün bu denklem içinde Ankara Belediye Başkanlığını tartışmanın ne önemi olabilir? Bir kere ifade etmeliyiz ki tüzükteki üç dönem sınırı, bir yorum esnekliği ile işlevsizleştirilebilmektedir. Bu durumu kendine referans yapmaya niyet edebilecek milletvekilleri için de emsal teşkil etme iddiası gündeme gelecektir. Erdoğan sonrası yapılacak ilk kongrede bu maddenin değiştirilmesi hiç sürpriz olmayacaktır.
Melih Gökçek ile yola devam etmeyi, bazıları Gezi eylemlerinde sergilenen dayanışma jestinin karşılıksız bırakılmaması gibi yorumlasa da, ben vefayı aşan kaygı ve korkuların ağır bastığını düşünenlerdenim.
Gökçek’in sadece belediye başkanı olmadığını hatta daha çok başka çalışmalarla meşgul olduğunu herkes bilir. Emniyetten, yargıya, ticarete uzanan ilişkileri hafife alınamayacak düzeyde tehdit oluşturmaktadır.
Aslında cemaat ile yaşanan gerilimin sonu da bu tercihten farklı olmayacaktır. Sonuna kadar direnip sonunda uzlaşmaktan başka çıkış yolu kalmamıştır Başbakan için. Tabii muhatapları alttan almaya kapı aralarlarsa.
- Yazılı olmayan kurallar 11 Nisan 2015 01:00
- Muhalefetin gücü ve farkındalık 04 Nisan 2015 00:57
- Katırlar da ağlar 28 Mart 2015 01:00
- Halife efendimiz aldatılmış hükümsüzdür 21 Mart 2015 00:52
- Ben aday olmazsam kim olmalı? 14 Mart 2015 01:00
- Erdoğan’ın faizci arkadaşları ? 07 Mart 2015 00:54
- Türkmenistan modeli dururken ne Meksika'sı? 28 Şubat 2015 01:00
- Kavganın büyüğü 21 Şubat 2015 00:52
- En yeni Türkiye 14 Şubat 2015 01:00
- İşlevsiz parlamento, tutarsız başkanlık 07 Şubat 2015 00:52
- Herkes radikal solmuş meğer 31 Ocak 2015 00:53
- Deli deliyi görünce 17 Ocak 2015 01:00