4 Aralık 2013

Bağzı ‘kırmızı çizgi’leri güncelleme vakti

DİĞER YAZILARI
YAZI ARŞİVİ

Takiyenin kutusu açıldı…
“Sessiz devrim”in sesi daha gür çıkıyor gâri...
Başbakan AKP-Cemaat koalisyonunda kamu kaynaklarının nasıl peşkeş çekildiğinin misalini veriyor:
34 ilde kurulan etüt merkezlerinin çoğu bu arkadaşlara (Cemaate) verilmiştir. O(radaki) öğretmenler maaşını devletten almaktadır (21 Kasım 2013)
Suç dosyasında yer alacak itirafına manşetlerden devam ediyor:
Cemaat ne istedi de geri çevirdik (24 Kasım 2013).
Vekili Şamil Tayyar katkıda bulunuyor:
Emniyet Cemaate bağlandı, dershane ve okul sayısı patladı (28 Kasım 2013)
Yeni Şafak Yazarı Cemaate soruyor: AKP’yle kaç bakan, vali ve milletvekiliniz oldu? (2 Aralık 2013)
Enflasyon anketinde “Sizce köpek giren eve melek girer mi?​”ler soruluyor: (27 Kasım 2013)
“Hangi dine mensupsunuz?​”
“Alevi misiniz, Sünni misiniz?​”
 “Sarhoş olmayacak kadar içki içmek günah mıdır?​”
Ve Diyanet İşler Başkanı o biçim sorulara açıklık getiriyor: Bunlar bilimsel çalışmalardır. (29 Kasım 2013)
Zaten öyle… Geleceğin “bilimsel çalışmaları”nı yapacaklara vize verecek SBS’nin mesajı net:
Öğrencileri din ve fen soruları eleyecek (30 Kasım 2013)
Demek ki neymiş: Fen kadar din dersi de mühimsenecek... Hatmedilecek…Ki…
İdrak edilsin:
Cuma hutbesinde gözdağı: Sebepsiz boşanan kadına cennet haram (30 Kasım 2013)  

TÜRKİYE İSLAM İÇİ TARTIŞMALARA GÖRE ŞEKİLLENİRKEN…

Yaşananlar neyin işareti?
Memleketin ahval ve şeraitin İslam içi pozisyon ve tartışmalara göre belirlenmeye/şekillenmeye başladığının…
Ezeli İslamcı faşistlerden Mehmet Şevki Eygi, AKP’ye çemkiren Cemaate veryansın ederken,çerçeveyi çiziyor:
“Türkiye’nin önünde sonunda İslamî bir rejime kaydığını gören İslam düşmanları,  daha çevik ve atik davranarak sahte bir İslami rejim kurmak istemektedir.”
Eygi, “Türkiye’nin önünde sonunda İslam’a kaydığını” ilan etmekle kalmıyor…
İş artık halifenin evsafına gelmiş ki tercihini tarif ediyor:
“Gerçek, ehliyetli, bağımsız, râşid bir Halife isterim ama ABD ve İsrail güdümünde kukla bir Halife istemem.”
Mehmet Şevki Eygi’nin açıkça yazdıklarından ulaştığım sonuç şu:
Türkiye için diğer alternatif(ler) devreden çıktı… “İslami bir rejim” sürecindeyiz.
Problem şurada: Bu gidişatı gören “ABD, İsrail, Vatican” kendi meşrebine münasip İslam ve halifelik tarifi/inşası peşinde… Fethullahçıları da bu projenin parçası olarak görüyor ve uyarıyor:
Bu kavga,  eski vesayet sisteminin geri gelmesine yol açarsa Müslüman çoğunluk için bir felaket, facia ve yıkım olur.

CEMAATE YANCILIKLA AKP’YE MUHALEFET

Peki İslami referanslı (neoliberal) sevkiyat derinleşirken, muhalefet ne yapıyor?
Bilhassa CHP, “Dershaneler kapatılamaz” gevelemesiyle Cemaate yancılık suretiyle… AKP’ye “muhalefet” ediyor...
Muktedirler cephesindeki tepişmeden çöplenmeyi hesaplıyor…
‘Biz’e gelince…
Yazının niyeti de esasen bu:
Bağzı sosyalistlerin “siyaset belgesi”… “Kırmızı çizgileri” güncellendi mi?
Gericilik… “Sessiz devrim”le İslamcı dönüşüm…
Şer’i referansların giderek norm koyucu olarak muamele görmesi...
Devlet işlerinde ulemanın söz sahibi olmaya başlaması… Vesaire… Gibi hususlardan hareketle sorayım:
Türkiye’nin laiklik sorunu var mı?
Bu mesele hâlâ Kemalistlerin paranoyası…
Cumhuriyetçi elitist hassasiyet olarak mı kabul ediliyor?
Yoksa… Bu konuya mesafeli sosyalistler de… Gelinen noktayı nazar-ı dikkate alarak siyasetlerini gözden geçirdi mi?..
AKP’nin gerici ajandasına karşı…  
Sosyalist mücadele programlarının kapsama alanına giriyor mu laiklik savunusu?
Sahiden merak ediyorum:
Sosyalistler din ve devlet işlerinin ayrılması manasında laiklikte gelinen noktayı nasıl görüyor?
Son soru: İçinde din ve gericilik filan geçen… Laiklik mevzulu yazı şey ederek ulusalcı/kemalist/tekçi/ötekileştirici olmuş olabilir miyim?       

BESLEME MEDYANIN ‘KÜTAHYALI’ FEDAİSİ

Geçen haftadan devam… AKP bu gazetecileri neden besler?-3
***
Bülent Arınç, “kızlı-erkekli ev” meselesinde “özgül ağırlığını” tokatlayan Başbakana sitemlerini bildirince…
Rasim Ozan Kütahyalı teşhisi yapıştırdı: “Arınç’ın açıklaması darbe projesidir” (9 Kasım 2013)
Bu izansızlığa şahit olmanın şaşkınlığını atınca, beklemeye başladım:
Bakalım kendini ne zaman “darbeci” ilan edecek?
Bu hususta şu ana kadar gelişme yok…
Ama ümidimi kesmedim. Başbakanın gözüne girmek için bi’ pundunu bulup vaveyla koparacağı anı iple çektiğini sanıyorum.
Kütahyalı’nın böyle gayretkeş vazifeşinaslığı, Orhan Kemal’in ‘Bekçi Murtaza’sını hatırlatıyor…
Fark şu: Murtaza, büyüklerin bekası uğruna kendini bile ihbar ederken, dünyalık peşinde koşmazdı… Dayısı “Balkan Harbi şehidi Kolağası Hasan Bey” aşkınaydı her şey…
RO Kütahyalı ise RT Erdoğan meftunu olsa da… Parasız pulsuz kılını bile kıpırdatmaz…
Yakıştırma değil… Bi’ nevi itiraf etti:
“5 yıllık kazanacağım paramı nakit versinler medyadan çekileyim. Gazetecilik, televizyonculuk hiç umurumda değil.” (24 Kasım 2013)
Uyanık; iktidarın patinaja düştüğünü görüp 5 yıllığı da cukkalayıp tüymeyi planlıyor… Yorumunuzu da yabana atmam.

DENİZ’E KÜFREDEREK KARİYER YAPTI


Rasim OK’nincemâziyelevvelini hatırlatayım ki koşar adım, nasıl bi’ profilden bahsettiğimiz berraklaşsın:
AKP medyasının… “Yeni Türkiye’nin çıtası yükselen gazeteciliği”nin timsali Rasim Ozan Kütahyalı…
Taraf’ta önce “Senarist” sıfatlı misafir yazardı…
Denizlere milliyetçi/faşist diyerek kariyer yaptı…
Goobbels’in gebeşinin ‘senarist’liğini gören olmadı ama…
Liberal portaldan arkadaşı Doğan Gürpınar, “… bir intihal vakası”nı yazdı, Taraf’ta:
“O yazıları ben yazdım… ‘Deniz’lere milliyetçi ve faşist diyen benim… Rasim benden intihal yaptı” (4 Haziran 2013)
Dedi…
R. O. Kütahyalı’yı faaş etti... O’nu bile becerememiş, arkadaşından çalmış...
Yetmedi… Bi’ yalanını daha huzurumuzda yüzüne vurdu…
Kütahyalı’nın (“Senarist”in yanı sıra) kullandığı “tpe (portalı) koordinatörü” titrine de uydurma, dedi, Doğan Gürpınar:
Bizim Toplumsal Politika Enstitüsü sitesinde öyle bir işbölümü yok ki, Rasim, ‘koordinatör’ olsun!..

BKM’YE TEHDİT: UYARIYORUM… ORTALIK TOZ DUMAN OLUR

Rasim OK’nin yaptığı hani mafya filmlerindeki gibi:
“Abime borcunu hâlâ ödememişsin… Bu son ihtarımız!” ayakçılığı misali…
Tabii tehditle ayar verme* teşebbüsleri de bu baptan sayılmalı:
Yılmaz Erdoğan’ın BKM’si ulusalcı faşist mi oldu? (Sabah,  27 Ekim 2013)
Mesele şu: BKM oyuncuları ‘Gezi’den sonra “Erdoğan’ın kanallarında yer almayız” diyerek davetlere icabet etmiyor… Dizilerde oynamıyor… muş.
Mahallenin bekçisi ya, hiddetleniyor:
“Hem Yılmaz’ı hem Belçim’i burdan uyarıyorum. Bu ulusalcı faşist tavırlar içindeki BKM mensuplarını da şimdilik deşifre etmiyorum... Yılmaz Erdoğan’ın bu kepazeliğe el koymasını ve gereğini yapmasını bekliyorum... Aksi takdirde BKM’nin de içinde olduğu Çarşı karışır... Ortalık toz duman olur...”
Evet… Yıldıray Oğur haklı:
“Çıta şimdiden yükseldi. İyi gazetecilik yapan kazansın”
Kazanıyor, Rasim Ozan Kütahyalı…
Misal. 5 milyon doları kredi, 7 milyona villa almış…
Patronların Rasimleri neden finanse ettiğini ben anladım.
Siz?
*Kimi imalara bakılırsa Rasim OK, Cemaatçilere de çalım atmış vaktinde. Ama o yine de Gülen’e açık mektup yazarak pazarlığa tutuşuyor: “… bu meydan okuma hali(ni) siz değiştirebilirsiniz. O zaman devlet kademelerinde çoğu kızakta olan bu arkadaşlar da hak ettikleri yerlere yeniden gelirler.” (Sabah, 27 Kasım 2013)
Mübarek gazeteci değil, Başbakanlık personel müdürü…

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et