Formasyon

Bir ülkenin en önemli varlığı insanıdır. Toplumun farklı taleplerine cevap verebilecek insan yetiştirme konusunda ciddi sorunlarımız var. Yetiştirme işini üstlenen kurumların başında okullarımız geliyor. Çıraklık eğitiminden, yüksek öğretime kadar geniş alanı kapsayan eğitim ve öğretim işimizdeki ciddi sorunlar geleceğimiz ile ilgili kaygıları beraberinde getiriyor. Özellikle yüksek öğretim kurumları, üniversiteler ve çalışanları ideallerini kaybetmiş. Bilimle, sanatla uğraşmanın dışlandığı, düşünmenin zinhar yasak olduğu, düşündüğünü açıklamanın hem yasak, hem de çok tehlikeli olduğu üniversitelerimizde büyük resimle uğraşmaktan çok, detaya boğulmuş, öğrenmekten çok yaşama çabası içerisinde olan mutsuz öğrenciler, öğretim üyesi olmanın en az şartlarını sağlamak için gece gündüz ders vermek zorunda kalan öğretim üyeleri, her yeni yönetimle hak etmediği makamlara atanmaya çalışan, ya da hak ettiği makama atanamayan idari personel, her türlü zorluğa rağmen kurumlarını yaşatma çabasında.
Ama işin en kötü tarafı aslında pek de istemeden geldiği bölümünü bitirmeye çalışmasına rağmen, mezun olduktan sonra aldığı eğitimden farklı işlerde çalışacağını bilen milyonlarca genç insan. En sıkıntılı bilim dalları aslında bilimin temeli olan fen ve edebiyat fakülteleri ile konservatuvarlar. Fen fakültelerinde okuyan öğrenciler öğrendikleri temel bilimleri, araştırma geliştirme kültürünü geliştirememiş, makine kurup para kazanmaya odaklı sanayi kuruluşlarında değerlendiremediklerinden en azından bilgilerini gençlere ve çocuklara aktarabilmek için öğretmenlik hakkı istiyorlar, karşılarına “Formasyon” duvarı çıkıyor. 5 yıl boyunca konservatuvar eğitimi alıp, müziğin en ince ayrıntılarını öğrenen ve bol reytingli televizyon programlarında meze olmak istemeyen gençler en azından öğretmen olmak istiyorlar, karşılarına “Formasyon” duvarı çıkıyor. Her branşta öğretmen sayımız az, öğretmen başına düşen öğrenci sayısımız çok fazla. Buna rağmen kaynaklarımızı verimli kullanamadığımız gibi, bu gençlerimizi de çaresizliğin içerisine itiyoruz.
Evet, lisede öğretmen olmak için “Formasyon” gerekiyor. Peki üniversitede hoca olmak için bir şey gerekiyor mu? Mezun olan ve notu yüksek olan bir öğrenci önce yüksek lisans, ardından doktora yapıyor ve kadro bulursa yardımcı doçent olarak hocalığa başlıyor. Ya da yüksek lisansını bile bitirmeden meslek yüksek okullarında hoca oluveriyor. Üniversitede ders vermek için eğitim bilimini biliyor olmaya yani formasyona gerek yok.
Kaldı ki, konservatuvar öğrencileri doğrudan öğretmen olmak değil, en azından “Formasyon” eğitimine katılma hakkı istiyor.