07 Aralık 2013 00:46

Hasankeyf, keyfimizi kaçırmasın

Hasankeyf, keyfimizi kaçırmasın

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçen yıl Newroz’da Diyarbakır’da Öcalan’ın açıklamalarının ardından neredeyse bir yıl geçmiş olmasına rağmen bölgeden insanı üzecek bir kötü haberin gelmemiş olmasını Kürtlerin “çözüm sürecin”ne olan bağlılığı ve memnuniyetlerinin bir ifadesi olarak yorumlamak gerekir. Bölgeye defalarca gidip gelen gazetecilerin de izlenimleri bu yönde. Bölgede çözüm sürecine olan bu derinden inanmışlık beraberinde günlük yaşamda da gözle görülür bir değişime neden olmuş; sokaklar cıvıl cıvıl, çarşılar da insanlar daha rahat ve emin adımlarla yürüyor, esnaf geçmişe nazaran halinden daha memnun.
Bölge de bu gelişmeler kuşkusuz sanat alanında da kendini çarpıcı bir şekilde göstermektedir. Diyarbakır başta olmak üzere çevre illerde tiyatrodan tutun da edebiyat etkinlikleri ve sinema gösterilerine kadar sanatın her alanında bir dizi etkinliğin yapılmakta olduğu görülecektir. Özellikle Kürtçe sanat bir hayli yol almış. Şırnak’ta, Silopi’de ve daha başka şehirlerden yerel sanatçılarla film çekimleri ve albüm çalışmalarının yapıldığı konusunda basında da haberler yer almaktadır.
Geçen hafta Batman da küçük ama bir o kadar da nezih olan Sanat Kafe sahibi Vedat ve Şair Roşeng Rojbîr, beni arayarak bir söyleşi programı düzenlemeyi planladıklarını söyleyip, katılıp katılamayacağımı sorunca doğrusu çok sevindim. Batman gibi önemli bir merkezde okurla buluşmak, onların sanat ve edebiyata olan ilgilerini yerinde görmek, benim eserlerime ve Kürtçe edebiyata olan tepkilerine yerinde tanık olmak elbette beni fazlasıyla heyecanlandırdı.
Cizre’den İdil’e doğru Şırnak Şerafettin Elçi Havaalanının kenarından geçerken bölgede çok şeyin değiştiğinin ipuçlarını trafikte akan araç yoğunluğundan da fark ettim. Midyat’a karanlıkta girdik, o filmlere, dizilere mekan olmuş tarihi şehri gündüz gözüyle görmemenin hüznü henüz üzerimdeyken, Hasankeyf’te yanımdaki arkadaş karşı yamaçta yanıp sönen ışıkları göstererek yeni Hasankeyf’i gösterdiğinde göğsümde bir sızının pervasızca dolaşarak nefes almamı zorladığını hissettim. Hasankeyf, sadece bölgenin değil, Türkiye’nin hatta insanlığın en büyük değerlerinden biri. Şimdi güzelim bu doğa ve kültürel miras, Dicle üzerinde kurulmaya çalışılan Ilısu Barajı’nın suları altında kalacak. Neymiş efendim, enerji üretilecekmiş, bölgenin enerji ihtiyacı karşılanacakmış. Halk bu sayede daha zengin olacak, yaşam koşulları değişecekmiş. Oysa aynı Hasankeyf tarihi, kültürel ve doğal dokusuyla turizme açılırsa Hasankeyfliler hem toprağından ayrılmayacak hem enerjiden sağlanacak gelirin daha fazlasına sahip olacaklar. Üstelik tüm dünya da hidroelektrik ve termik santrallerin yerine rüzgar ve güneş enerjisinden faydalanma yolları araştırılmakta, hatta ileride herkesin kendi evinde kuracağı basit makinelerle enerji ihtiyacını karşılamanın mümkün olacağı biliniyor iken, Hasankeyf’i kurban etmek sadece bölge insanının değil insanlığın malı olan bir kültürü enerji bahanesiyle suya gömmek olur.
Hasankeyf’i öyle mahzun ve yaralı olarak seyretmek içime bir hançer gibi işledi. Lastikten örülmüş küçük sandalyede önüme konulan çayı yudumlamak yerine, gecenin karanlığında da olsa Hasankeyfi, bu muhteşem kültürel eseri izlemeyi ve derin iç çekişlerini, Dicle’nin yanık ve uzaktan gelen iniltilerini paylaşmayı daha insani buldum. Sevgili dostum Mehmet Masum Süer’in, bıkmadan usanmadan yıllardır her platformda kamerasıyla ölümsüzleştirdiği Hasankeyf’i dile getirmesinin ne denli önemli bir çaba olduğunu hissettim.
Hasankeyf’ten Batman’a doğru ilerlerken bir saat sonra katılacağım etkinliğin çoşkusu yerine Doğal Hayatı Koruma Derneği Üyesi Güven Eken’in Ilısu Barajı’nın yaratacağı tahribatı: “Tabii, bütün höyükler, bütün arkeolojik kazı alanları, yüz binlerce bitki türü ve ancak onlarla yaşayan yabani hayvanlar, hepsi…Nasıl İstanbul şehrinin kurulmasının sebebi İstanbul Boğazı ve Haliç’in konumuysa Hasankeyf’in kurulmasının sebebi de Dicle ve kollarının konumudur. İsterseniz köprüyü, Topkapı sarayını taşıyın, Boğaz olmadan İstanbul olur mu? Hasankeyf de aynen öyle. Dicle yoksa Hasankeyf de yok.” sözleri yankılanıyordu.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa