Telemahos denizlere açılırken
Fotoğraf: Envato
Kral Odisseus, Savaş için gittiği Troya’dan yirmi yıl sonra bile hâlâ dönemedi... Onun öldüğünü düşünen asalak egemenler de, dul kalan karısı Penelopeya’yla evlenebilmek için onun sarayına yerleştiler. Artık Odisseus’un ve halkın birikimi olarak neyi var neyi yoksa yiyip içiyorlar, bu arada yapmadık yüzsüzlük de bırakmıyorlardı!... Sonunda Odisseus’un yeniyetme oğlu Telemahos; halkı ve asalak egemenleri kentin meydanında topladı... Kürsüye çıkıp durumunu anlattı. Anasının talipleri asalak egemenlerin hemen saraydan ayrılmalarını istedi...
O HALK BİZE KARŞI GELEMEZ!..
Telemahs’un ardından Odisseus’un can dostu Mentor ayağa kalkıp Telemahos’a hak veren bir konuşma yaptı... Buncasına güçlü halkın bu durama artık yeter dememesine bir türlü akıl erdiremediğini de ekledi sözlerine... Mentor’un daha konuşması bitmeden, saraya yerleşmiş taliplerden Leyekritos kürsüye fırlayıp; “Amma da sapıttın be, moruk!” diye bağıra bağıra konuşmaya başladı... “Kulağın duydu mu o ağzından çıkanları? Bizi yola getirsinler diye halkı kışkırtmaya kalkıyorsun, ha? Ne kadar kalabalık olurlarsa olsunlar, onlar bize karşı gelemezler... Odisseus çıkıp gelse şimdi, onun da elinden bir şey gelmez! Çünkü bizim de ona hazırladığımız tuzaklar var! Haydi, söyle de herkes işine gücüne gitsin artık! Telemahos’un gemiyle yolculuk işine gelince... Bu yolculuk hiç olmayacak... Kimse bu adadan dışarı çıkamayacak!..”
Leyekritosbunları söyledikten sonra halk kısa sürede dağıldı... Talipler de gene saraya dönüp şaraplı yemekli kadim eğlencelerine yeniden başladılar... Evine dönmeyen, dönmek istemeyen yalnızca Telemahos’tu... O da tek başına denize doğru yürüdü düşünceli düşünceli... Sahile varınca da hışır hışır salınan dalgacıklarla yıkadı elini yüzünü. Sonra da bir gün önce babasının bir dostu kılığına bürünüp yanına gelen tanrıça Atena’yı anımsadı... Hemen ayağa kalkıp sanki yanındaymış gibi; “Bak baba dostum, sen değil miydin bana denizlere açıl, baban Odisseus’u sor soruştur, diyen? Görüyorsun işte; o asalak egemenler benim yolculuğumu engelliyorlar!”diye dert yanmaya başladı.
TANRIÇA ATENA ONA YOLDAŞ OLACAKTI...
Ve Olimpos ülkesinden Telemahos’u izleyen tanrıça Atena, Mentor kılığına girip yıldızların arasından süzüle süzüle yeniden Telemahos’un yanına indi... Biraz yarenlikten sonra; “Senin denizlerdeki yolculuğun başarılı olacak, hiç üzülme Telemahos! Odisseus’la Penelopeya’nın oğlu olmasaydın böyle konuşmazdım!...Sonra sen şu asalak dediğin ananın taliplerini kafana takma! Onlar başlarına geleceklerin ayırdın da bile değiller!.. Ben senin baba dostunum, bundan böyle de artık can yoldaşın olacağım... O yüzden az sonra gemiyi hazırlatacağım. Denize birlikte açılacağız... Şimdi sen doğruca eve git... Ananın taliplerine bir gözdağı ver... Bir yandan da yollukları hazırlat: Şarabı iki kulplu testilere koysunlar. Buğday ununu da sağlam tulumlara doldurup ağızlarını diksinler... Ben de halktan gönüllü kürekçiler toplamaya gidiyorum...Ülkemiz İtake adasında istediğin her çeşit gemi var... Birini hemen donatır, denizlere açılırız!... Babanın sağ olup olmadığını sorup soruştururuz...”
BU SÖMÜRÜ HAKKINI KİMDEN ALIYORSUNUZ SİZ?
Mentor kılığındaki gök gözlü tanrıça Atena böyle konuştu. Telemahos da hiç karşılık vermedi ona... İçi çok tedirgin de olsa, doğruca saraya gitti... Gene eskisi gibi damat adayları habire gülüşüp eğleniyorlardı... Birkaçı da avluda kestikleri keçilerin derilerini yüzüyordu... Telemahos’un geldiğini gören taliplerden Antinoos, hemen yanına gidip elini tuttu. “Bak Telemahos,”diye söze başladı. “Bırak şu öfkeyi de yanımızda otur, eğlen. Denizlere açılma sevdasından da vazgeç!... Gerekirse ilerde gidersin. O zaman halk da sana istediğin gemiyi verir zaten...” Telemahos, elini Antinoos’un elinden kurtarıp; “Bırak Antinoos bu türden boş sözleri!...” dedi öfkeyle. “Siz bunca yıldır evimdekileri yiyip içmekten bıkmadınız mı daha! Bu hakkı nereden alıyorsunuz? Evet önceleri çocuktum; olup bitenleri anlayamıyordum... Ama şimdi her şeyi açık seçik görüyorum... Babamı sorup soruşturmak için deniz ötelerindeki Pilos kentine gitsem de gitmesem de, kafama koyduğum şeyi yapacağım! Ölüm tanrıçalarını salacağım üstünüze!... Bir gemim olsun istemediniz, ama ben gene de denizlere açılacağım!... “Bu sözleri dinleyen taliplerden bazıları; ” Şuna da bakın hele! Pilos’a gidip fedailer getirecekmiş buralara!” diye alay etmeye başladı... Birisi de; “Bakarsınız fedai getirmez de zehir getirir; şarap küplerimizin içine atar! Biz de toptan zıbarır gideriz!”deyince hepsi de kahkahalarını koyuverdiler... Bir başkası da, babası Odisseus gibi Telemahos’un da, deniz ötelerinde zıbarıp gideceğinden söz etti!..
ARTIK YOLLUKLARI HAZIRLAMAYA BAŞLADI...
Asalak soylular böyle böyle eğlenirlerken; Telemahos da babasının bodrum katındaki hazine odasına çoktan inmişti. Bu geniş oda; sandık sandık kumaşlar, külçe külçe bakır ve altınla doluydu. Kocaman karınlı küpler; odanın duvarları boyunca dizilmiş; içlerindeki çeşit çeşit şaraplar da yıllardan beri Odisseus’un özlemiyle tatlanıp mayalanmışlardı... Ve bütün bunları, yirmi yıldır hep kâhya kadın Eurikleya koruyordu bütün titizliğiyle. Üstelik başına birşey gelmesin diye Telemahos’un da üstünde titriyordu gece gündüz.....
İşte Telemahos’un bu hazine odasına indiğini görünce, Eurikleya da hızla süzülüp onun yanına geldi...
Telemahos; usul usul konuşaraktan süt annesine olacaklardan söz etti biraz...
- Çocuğun kalemi 07 Nisan 2024 03:56
- Gagasındaki bir şiirle 31 Mart 2024 04:00
- Çeker gider yıldızlar 21 Ocak 2024 05:30
- Macar Ozan Illyes’ten bir şiir 29 Ekim 2023 03:08
- Bülbülün olsun şiir 03 Eylül 2023 03:30
- Adonis tıklatır camları 09 Temmuz 2023 03:34
- Kuşlar ve Mozart 21 Mayıs 2023 04:00
- Boyadığımız gökyüzü 12 Mart 2023 03:40
- Bunca güzel olmazdı 15 Ocak 2023 03:04
- Her sabah boyar dünyamızı 27 Kasım 2022 03:21
- Köpek ve hırsız 09 Ekim 2022 03:30
- Kurt ve turna 07 Ağustos 2022 02:55