Tencere dibin kara ya da vatan ve ihanet

Yasaklar ve basın özgürlüğü yokluğu nedeniyle sansüre uğrayıp “Silistre”ye, sonraysa “Vatan yahut Silistre”ye dönüştürülen Namık Kemal’in ilk tiyatro oyunuydu “Vatan”. Bulgaristan’ın Tuna kıyısındaki Silistre savunmasını anlatıyordu. Rus Ordusu kaleyi kuşatmış, Osmanlı Paşası Musa Hulusi savunmaya komuta ediyordu. Eserin sık sık yinelenen sloganı “Yaşasın vatan yaşasın Osmanlılar”dı.
Babadan oğla hanedandan başkası olmayan Osmanlı’yla bir ilişkisi olmayan “vatan”, tam da Osmanlı aristokrasisinin çöküşü ve kapitalizmin ana karnından çıkışıyla gündeme gelmekteydi. Ve bu “yenilik”ten etkilenen, ama kafası karışık olan Kemal, “vatan”la Osmanlı’yı yan yana getirme uğraşındaydı. Ama.. Vurgusu “vatan”dı! “Dayamış Türkün bağrına düşman hançerini. Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?​” demişti. Türklük, Türkçülük başlamıştı, vatan milletindi, milletse Türk’tü. Şimdiyse Kürt vatan peşinde.
Peki, Başbakanın Edirne’yi kurtarmak için harekat düzenlediğini söylediği Enver Paşa? O, Ermeni katliamının yanında yüz bine yakın askeri kırdırdığı Sarıkamış faciasıyla ünlüdür. Bir de Alman yandaşlığıyla. Onların izinden “vatan”ı Cihan Harbi’ne sürüklemiş, konu “ihanet”se, ihanet etmiştir! Destek arayan Başbakanın örneği Enver desteklenemezdi!
Ama Başbakan zamanında M. Baransu’yu desteklemiş, kem gözlerden esirgemişti. O zamanlar Baransu “Ergenekon” ve “Balyoz” bavullarını faş ediyordu çünkü. “Suç”sa suçtu, ama suç duyurusu yapan olmadı! Şimdiyse MGK belgeleri ifşa edilince “vatana ihanet”oluyor.. Ve anında suç duyurusu. Nedir? Vatansever mi hain mi? “Vatan savunması” nerede? Suriye’deki “savunma” mı? Orası “vatan” mı? Enver’in Ortaasya’da aradığı türden mi?
İhanet ve suç.. Ve hukuk! Nerede? Ethem’i vuran polis meşru müdafa yapıyormuş! Ali İsmail’i anlaşılan bir tek polis dövüp öldürmüş. Diğerleri serbest çünkü! Bunlar sıradan.. Her döneme özgü. “Ayak takımı” hep altta kalır.. “Suçlar” hep onlar içindir. “Görevliler”se hep kollanır.
Baransu’nun hangi eylemi suç? Balyoz yayını neden değil, neden 2004 MGK kararları? Açıklanması yasakmış! Ama bavullarla açıklandı önce! Ve hani yasaklara (3 Y’ye) karşıydınız?
Üstelik 2004 MGK kararlarından ilk kez söz edilmiyor. Emekli Gn. Kurmay Bşk. Başbuğ savunmasını onun üstüne kurmuş, avukatının talebiyle Özel Yetkili Mahkeme yanılıp Başbakanlıka belgeleri isteyen müzekkere yazmıştı. Sonra yanılgı fark edilmiş olmalı ki, zabıt katibi telefonla arayıp “sehven” istendi, “işlemsiz olarak iade edin” demiş.. Ve mahkeme kararına rağmen belgelerin gelişi durdurulmuş. Başbuğ diyor ki, o belgelerden, “İnternet Andıçları”nın MGK ve Başbakanlık emriyle açıldığı, ama kendisinin kapattırdığı.. Dolayısıyla suçsuz yere yattığı anlaşılıyormuş. Ve iddia ediyor ki, Özel Mahkeme, suçsuzluğunu gösteren belgeleri yok sayıp “hukuk cinayeti işlemiştir”! Hukuk mu siyaset mi?
Peki Başbuğ ve arkadaşları hukuku gözettiler mi? Veli Küçük ve başkaları örneğin? Köy yakanlar.. Sınır içi ve ötesi harekat düzenleyenler.. İş adamlarını kaçırıp öldürenler.. Musa Anter ve diğerlerini? Parti kapattıranlar.. Yasak koyanlar.. EMASYA’cılar.. Sıkıyönetimciler.. Evrenler.. Şahinkayalar.. Tağmaçlar? Darbe üstüne darbe yapıp onlarca idama imza atanlar.. Erdal Eren’i, Denizleri asanlar?
“Tencere dibin kara, seninki benden kara”!.. “Kara” olan ne o ne bu ya da ikisi birdendir. Efendilik düzeni ve “başları”dır! Egemenleridir! Kim olsa fark etmemektedir. “Ayaklar” zaten ezilmekte.. Ama iktidar çatışmasında “başlar” da birbirini kırmaktadır. Tümü hukuk kitabına uydurulmaktadır! Çaresiz, tepeden tırnağa değişmelidir.