Viking’ler, Recepking’ler ve 22 Şubat 2014
Dünya insanı zaman zaman felaket senaryolarına aşerer. Bunu gidermek için de en geçerli yol “Kıyamet”tir.
Aslında herkesin kıyameti kendisindedir, çevresindedir, efendilerinin yönettiği ülkesindedir.
İslam dinine inananların “Kıyamet”i yüzlerce yıldır değişmemiştir. Ama batılılarınki, hele şu son yıllarda değişik yollarla ortalığı velveleye vermektedir. Anımsarsınız yıllarca önce bir “Nostradamus Kıyameti” çıkmıştı ortaya. Bir heyecan, bir heyecan ki, sormayın. İş gelip, neredeyse bir “Kıyamet Turizmi”ne dönüşmüştü… Sonra arkasından “Maya Takvimi Kıyameti” gündeme oturdu. Onlarınki de kof çıktı.
Şimdi de “Viking Kıyameti” çıktı ortaya. Norveç’teki Viking Enstitüsünden Danielle Daglan, Viking efsanelerine göre dünyanın sonunun 22 Şubat 2014’te geleceğini söylemiş. Önce bir boru sesi duyulacakmış, arkasından toprak ve gökyüzü zehirlenip tüm mevsimler kışa dönüşecekmiş. Tanrılar kendi aralarında kavgaya başlarken, dünya ülkeleri de savaşa girişeceklermiş. Tabii bu arada dünya karanlığa gömülecekmiş. Araştırmacı Daglan, bunun kanıtının Viking’lerin “Jormungand” adını verdiği dev bir yılan olduğunu da belirtmiş…
Dünya insanlarını bilmiyorum ama, bizlere, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayanlara “Viking Kıyameti” vurmaz, vursa bile bizleri yok etmeye gücü yetmez.
Niçin mi?
Örneğin, her gün bir yığın ölüm olayı oluyor. İşçiler ölüyor, öldürülüyor, kaçak ya da denetimsiz işyerlerinde, fabrikalarda. Bir iki ufak protestonun dışında kimsenin gık’ı çıkmıyor…
Bir başka örnek: Kadınlar katlediliyor. Yetkililer, yetkisizler, yani neredeyse herkes, “Bu cinayetler bitsin artık,” diye haykırıyorlar. Hatta AKP’lilerin Başbakanı bile, bir başka olaydan dolayı kadınlara, “Lafla kadına saygı olmaz,” derken, hiç kimse, başta kendisini bile ciddiye almıyor. Bir zamanlar kendisi protestocu bir bayan için “Kız mı, kadın mı olduğu belli değil,” diye aşağılamaya kalkışmamış mıydı? Hatta tacizci/işkenceci bir poliSS’i koruyarak, “Ben polisimi yedirtmem,” dememiş miydi? Gezi Olayları sırasında, Türkiye’nin birçok yerinde “Destan yazan poliSS”ler onun işaretiyle genciyle, yaşlısıyla, kadınlara, kızlara vahşice saldırmamışlar mıydı? Sonra da “Lafla kadına saygı olmaz”mış. Yerseniz…
Daha neler neler. Onun için bize dokunmaz “Viking Kıyameti”., çünkü biz, yıllardır “Recepking ve yandaşları prenslerin Kıyameti”ni yaşıyoruz.
Meclisteki efendilerimiz olsun, sokaktaki köleler olsun, öylesine alışmışlar ki bazı şeylere…
İşte bir “Kıyamet” örneği daha: “Bundan böyle, milletvekillerinin sağlık katılım ve katkı payları ile otelcilik hizmetlerinden doğan farklarını TBMM ödeyecek.” (I.Kansu. Cumhuriyet. 25.11.2013). Bir yönetmelikle bu iş ayarlanmış. Ya halkın durumu? Eğitim böyle değil mi?
Buna karşılık bu sınırlar içinde yaşayanlar neyle ilgileniyor? Örneğin, “Eşek sütü helal midir, haram mı?” diye soruyorlar AK Diyanete. Yahut da şöyle bir soru: “Köpek giren eve melek girer mi, girmez mi?”
Bazıları da kendi kentlerindeki hayvanat bahçesine dinozorların da alınmasını istiyor, çocuklar mutlu olur, diye.
Bu kıyamet gırgırlarını okurken, Serpil adındaki bir ilkokul 5. sınıf öğrencisi geldi. Herhangibir testte mi soruluyor ya da öğretmeni mi soruyor, bilmiyorum. Ama soru şu:
“Kıyamet günü ne demektir?”
Çocuğun yanıtı şöyle:
“Kıyamet günü yani gerdek gecesidir. O gün her şey çok kötü olur. Bütün gece kıyamet kopuverir…”
Evet, 22 Şubat 2014’ü merakla bekliyorum… Ama eminim günümüzdeki Recepking Kıyameti’ni yaşayan bizlere Viking Kıyameti olsa bile vız gelir, tırıs gider…
Evrensel'i Takip Et