Tarih mühendisliğiyle Erdoğan kültü inşası…
Fotoğraf: Envato
“Askeri vesayet”le kodlanan 1. Cumhuriyet tasfiye edildi mi, münakaşası geride kaldı…
Artık tartışma konusu şu:
Bu ‘başarı’ kimin hanesine yazılacak?..AKP’nin zaferiyle biten filminardından perdeden akan ‘cast’a kim, nasıl girecek?
‘Costarring’deki ‘bizim oğlanlar’ın çekişmesini karakola taşıyanip çekme yarışının mühim sebepleri arasında bu da var…
Sanatçı kaprisiyle karıştırılmasın… ‘Vesayet’i bitiren kuvvetlerin velayet kavgasından söz ediyoruz…
‘Kemalist boyunduruktan kurtarılan benim milletimin velayetini kim alacak?’
Velayetimize talip ‘Baba’ adayları poz atıp, piyasa yapıyor…
Yeni ‘devlet baba’nın DNA test sonuçları ‘bavul’da saklanıyor… Şimdilik.
***
AKP-Cemaat çatışması…
Parti “Çelik çekirdeği”ndeki hesaplaşma alametleri…
Erdoğan’ın dayattığı saflaşma ve hizalama stratejisinin diğer veçhesi:
Üç seçim arifesinde, iktidar partisinde re-organizasyon planı mı devreye sokuldu?
Galiba…
“Askeri vesayet”in tasfiyesine kilitlenmiş AKP’den… Bunu başarmış, “Yeni Türkiye” hayaline koşan ‘dava’nın icaplarıyla örtüşen AKP…
RT Erdoğan kliğinin bu meseledeki planı net… Gibi.
Pınarhisar konuşmasının analizi üzerinden izah etmeye çalışayım…
***
Katılır mısınız bilmem ama…
Ben şahidim:
Recep Tayyip Erdoğan ismi etrafında efsanelerden hâle örerek…
‘Yeni Türkiye’nin kurucu lideri Erdoğan kültü’ yaratılmaya çalışılıyor…
Başbakan’ın, 1999’da 4 ay hapis yattığı Pınarhisar’ı (6 Aralık 2013) ziyareti sırasındaki konuşmasının da bunun ipuçlarını sergilediğini düşünüyorum…
Başbakan 4 aylık hapisten 4 asırlık mağduriyet hikâyesi çıkarma “mahareti”ne devam etmekle kalmadı…
Bunun üstünden yeni devlet “Baba”lığına tarih de yazdı.
Sabah gazetesi de manşetine çekti zaten:
Büyük Türkiye buradan doğdu (7 Aralık 2013)
***
Başbakan’ın konuşmasındaki “tek adam”lığın ilamını veren satır aralarından ilerleyelim…
“Pınarhisar yeni ve büyük Türkiye’nin doğuşunda, Türkiye’nin özüyle, ruhuyla buluşmasında tarihi öneme sahip bir ilçemizdir.”
İlçenin turizm rehberine geçirilmeye aday bu “tarihi önem” nereden geliyor ki?..
“Yeni ve büyük Türkiye’nin doğuşunda” önderlik eden Erdoğan orada 4 ay hapis yattı ya…
Tarih yapan kurucu liderin her bi’ şeyi gibi hapishanesi de elbette tarihi olacak…
“Ak Parti’nin kuruluş planlarını burada Pınarhisar Cezaevi’nde yaptık, orada geleceğin planları, programları üzerine kafa yordum.”
Tarih mühendisliğitarihi efendisinin hedefine göre yeniden yazarak, mesajı veriyor:
Türlü badirelere göğsünü siper ederek hedefine yürüyen ‘dava’ adamı Erdoğan …
“… kuruluş planları” cezaevinde yapılan Ak Parti… Mahpustan çıkan özgürlük partisi efsanesi…
Hülasası:
AKP öyle sıradan bi’ burjuva partisi değil… Devir açıp devir kapayan türden…
Cezaevi şartlarında planlanan, ezelden ebede uzanan dava partisi olarak enine boyuna kafa yorularak kuruldu.
Kim bunu yapan?
“Yaptık” ile başlayıp “kafa yordum” ile bitiren, RT Erdoğan…
‘Yaptık’taki çoğulluk ise, ‘yordum’daki tekil şahsın çoğul kibrinden ibaret…
Hasılı… AK Parti, Pınarhisar Cezaevi’nin ‘O’ tarihi kişiliğin eseri…
Gül’e icabında medya üstünden had bildirip ayar çekmeler…
Arınç’n “özgül ağırlığı”nı tokatlamalar… Bu “Ak Parti”benimdir hatırlatması (ve öyle kalacaktır mesajı) olarak görülmeli…
***
AKP’nin “tek adam” Erdoğan’ın hikâyesinin parçası haline gelmesi, misalle devam ediyor:
“Ak Parti’nin rotasını Pınarhisar’da gelen binlerce mektup içindeki sinyallerle çizdim.”
Sadece partisinin rotasını değil… Ya da şöyle: O, öncü (AK)parti marifetiyle yaratılan “Yeni Türkiye”ninistikametini de tayin eden “kurucu baba”…
“Yeni ve büyük Türkiye’nin ilk adımını burada Pınarhisar’da attık, buradan yola çıktık.”
Mustafa Kemal’in 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkışı gibi… “Yeni Türkiye”nin kurucusu da Pınarhisar’dan yola çıktı…
***
Başyüce böyle diyor… da…
Yardımcısı farklı mı!?...Mehmet Ali Şahinefilefil eserek ‘Lider Erdoğan’ kültüne üfürüyor:
Başaklar eğilir, Tayyip Erdoğan eğilmez (30 Kasım 2013)
Bilmez miyiz! 2004’deki malûm MGK’daki diklenişinde de gördük, demeyin…
Türkiye Yazarı Yıldıray Oğur yazdı:
Başbakan “Eruygur’a böyle bir MGK’da çok kızıp ‘kes ulan’” demiş…
“Koşaner’e ‘Otur oturduğun yerde’” diye çıkışmış.
Nasıl ama!..
Erdoğan’dan mitik kahraman çıkar mı bilemem…
Ama Yıldıray Oğur’un elinden geleni yaptığı kesin…
Pek de gayretli tosuncuk…
Başbakan da aynı kanıda ki takdir etmiş… “Akil insan” rütbesini takmıştı Oğur’un omzuna…
‘MİLLET’ DÜŞMANLIK, ‘HALK’ KARDEŞLİKTİR…
Sol ‘halk’ der… Sağ ‘ümmet’ ve ‘millet’…
DP, AP, MSP, ANAP gibi…
AKP de kadim sağ gelenekten tevarüs eden ‘ümmet’ ve ‘millet’i dilinden düşürmez…
Misal. AKP’nin Barzanici çıkarması sırasında Bülent Arınç, ‘ümmet’çiliğe işaret etti:
Diyarbakır’ın asıl kimliği Müslümanlıktır (17 Kasım 2013)
Başbakan da Trabzon nutkunda tarifini verdi:
Türkiye’de ne kadar etnik varsa anayasal anlamda Türk milletinin içinde hepsi var. Millet budur (23 Kasım 2013).
Bu mudur?
Pekâlâ, halk nedir?
Bahse konu olan kelime tercihi mi yoksa..?
İki farklı dünya görüşüne dayanan, iki farklı kavramdan söz ettiğimizi, Sabahattin Eyüboğlu, şöyle izah eder:
“Halk, millet ve ümmet kavramlarından daha ileri* bir kavramdır. Çünkü ümmet de, millet de belirli bir inanç, belirli bir sınır ve belli kaynaklara, dile, tarihe, coğrafyaya bağlı kaldıkları halde, halk kavramı insanlığın ta kendisini anlatır gibi sınırsızdır. Ümmetler, milletler kolay kolay anlaşamaz, ama halklar anlaşır. Halk her yerde halktır. Hıristiyan ve Müslüman halklar Kıbrıs’ta, Cezayir’de, Afganistan’da, İstanbul’da halk olarak tıpatıp aynı sorunlar içinde yaşadıkları halde, bütün bu memleketlerde ümmet ve millet olarak insanlar birbirinden ayrılmakla kalmayıp birbirini öldürmeye kadar gidebilmekteler.” (Mavi ve Kara, İş B. Y., s.28)
*Elbette, ‘sınıf’ da ‘halk’tan ileri ve açıklayıcı ama mevzu farklı burada…
SATIR ALTINDAN NOTLAR…
PINARHİSAR’DA 161280…
Gazetecilerin de yargılandığı bi’ KCK davasını izlerken, savcının bonkörlüğü şaşırtmıştı…
Neredeyse 10 yıldan aşağı hapsi istenen yoktu…
20küsür yılını mahpusta geçirenlerden pek haberimiz yok ama…
Başbakan eksik olmasın… Pınarhisar Cezaevi ile ‘4 ay’ı beynimize nakşetti.
Lakin biraz tuhaf oluyor ‘4 ay’a bu kadar abanmak…
Bari 16 hafta… 112 gün... Ya da 2688 saat filan deseler… Hatta rakam daha kalabalık gözüksün diye 161280 dakika hesabı bile kullanılabilir…
Düşünsenize “BeenPınarhiasar’da 161 280 dakikamı geçirirken…”
Daha afili olmaz mı?
Bakın, başlığa bile ağılığını koydu…
CEAEVİNE DEĞİL HASTANEYE ODA SİSTEMİ…
Muhtelif vesilelerle bi’ kaç hastaneye yolum düştü…
Hasta koğuşlarını görünce, AKP’nin sağlık sistemindeki başarısına yere göğe sığdıramayanları hatırladım…
Gördüğüm manzara şu:
Son derece iptidai şartlarda…
Kimi 10-12 kişilik… Ortalaması 5-6 kişilik koğuşlarda kalıyor, hastalar….
Tek kişili oda da var… Ama üç-beş taneye bile ulaşmayacak kadar istisna…
Tamama yakını koğuşlarda hastaların…
Mide rahatsızlığından yatıp, verem mikrobuyla evine dönmemesinin güvencesi var mı o koğuşlarda yatanın!
Cezaevinde koğuşları kapatıptecrit maksatlı “oda” sistemine geçen ve bununla övünenlerin hastanelerdeki koğuş sistemine sadakatini neye yormalı?
AKP’nin sağlıkta dönüşüm destekçisi münevverlerimizden söz isteyen var mı?
DİLİPAK, KİRAMEN KÂTİBİ’NİN FİŞİNE BAĞLADI
Yeni Akit’in fenafillah yazarı Abdurrahman Dilipak’ın sitemini nakledeyim ki…
Yok dinleniyoruz… Yok izleniyoruz diye isyan edip, AKP’nin günahına girmeyin…
Asıl fişçi öte yanda:
“Herkes izlenmekten, dinlenmekten, fişlenmekten korkuyor da, haber vereyim kiramenkatibin sizi fişliyor, izliyor, dinliyor ve kayda alıyor… Hatta aklımızdan geçenler de kayıt altında…”
Selam ve dua ile…
‘SUYUNUN SUYUNUN SUYU’ ROK
Sabah Yazarı Rasim Ozan Kütahyalı:
Sadece cemaat medyası Şık ve Şener’in tutuklanmasını savundu (4 Aralık 2013)
Ben mi yanlış hatırlıyorum, diye arşivin tozunu aldım…
Evet…
“Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın tutuklaması çok büyük bir yanlış.”
Demiş…Ama ööylebi’ devam etmiş ki:
“Yahu adamlar suyunun suyunun suyu. OdaTV’nin babaları dışarıda, bunlar içeride. Batı’da da algı bu iki tutuklama yüzünden değişti, yoksa diğerlerinin darbeciliği konusunda batılı insan hakları kurumları da hemfikir.” (Sabah, 12 Şubat 2012)
- 'Zamanın Ruhu' söyle bize: Sputnik’ten Sabah’a; grev kırıcıları ne yana düşer, bizim eski Beko İşçisi Kamber ne yana?.. 30 Eylül 2023 04:17
- ‘Beşli Çete’nin Nihat Özdemir’i ile İbrahim Çeçen Akbelen’de hayatı katlediyor ey insanlık… Desek, hedef mi göstermiş oluyoruz?.. 29 Temmuz 2023 04:40
- Muhasebe aynasına bakarak iğneli fıçıda dertleşme yazısı: Anlatılan sizin de hikayeniz olabilir mi? 18 Temmuz 2023 04:10
- Soner Yalçın’a Sözcü’deki okuru da sormalı: Kılıçdaroğlu’nu elimine etme karargahı olarak gösterilen, RTE’nin “Eski Özel Kalem Müdürü” Hasan Dağcı’nın yalısını yurt edindiğin iddiası doğru mu? 06 Mayıs 2023 04:38
- "Kılıçdaroğlu kazanamaz" yargısına iman ederek "millet"i devirmeye kalkmak, muhalefeti bölerek "Erdoğan kazansın" demenin Akşenercesi olur!.. 04 Mart 2023 04:22
- Atacağım hiçbir başlık, bu alengirli işleri izah edemez, isterseniz buyurun bir de siz deneyin… 24 Aralık 2022 04:48
- Otopsi Masası Raporu 2: Hulki Cevizoğlu gibi ikametgahını Saray’ın Bekçi Kulübesine aldıran ‘Ulusalcılar’ bakın kime benziyor… 10 Aralık 2022 04:27
- Otopsi masası raporu: Ahmet Hakan "gereğini yapıyor" olmanın gözünü çıkarırken, "yayın yasağını savunan genel yayın yönetmeni" olarak tarihe geçti 03 Aralık 2022 03:32
- Embedded Cüneyt (Özdemir) "Z Kuşağı"nı Saray'a "iliştirme" mesaisinde 03 Eylül 2022 04:20
- Halkı, basın özgürlüğü mücadelesiyle dayanışmaya çağırdığımız destek kuvveti saymakla yetinmeyelim… Medyanın demokratikleştirilmesi mücadelesinin kurucu öznesi, ikinci asli ayağı olarak örgütlemeyi tartışalım… 13 Temmuz 2022 04:40
- Rasim O. Kütahyalı herhangi bir devlet kurumunun elemanı mı? Değilse, neden ‘devletin bazı kurumlarındaki üstadlarımız’ diyor? Kim bu üstadları? 07 Haziran 2022 04:10
- İmamoğlu otobüsü devirdi – 2: Sol muhalefetin huzuruna Özkök ve Alçı ile çıkmanın, Cem Küçük ile ‘sivil ölüm’ mahkûmu 'Barış akademisyenleri’ni ziyarete gitmekten ne farkı var!.. 17 Mayıs 2022 00:06