Kömür karası sınav korkusu
Fotoğraf: Envato
Can Candan’ın yönetmenliğinde çekilen “3 Saat: Bir ÖSS Belgeseli” adlı filmi seyredenleriniz vardır. Üniversiteye giriş sınavına hazırlanan altı gencin heyecanları, kaygıları, sınava nasıl hazırlandıkları, aileleriyle ilişkileri, sınav sonuçlarını aldıktan sonra seçim yapma süreçleri, seçimlerinden duydukları memnuniyet ya da memnuniyetsizlikler, sistemle hesaplaşmaları çok sade ama etkileyici bir dille anlatılıyor. Filmi, verdiğim seçmeli derslerde öğrencilerime defalarca gösterdim. Dolayısıyla farklı zamanlarda farklı gözlerle yeniden yorumlama şansım oldu. Filmi geçen sene öğrencilerime bir kez daha izlettiğimde, Yılmaz Erdoğan’ın “Kelebeğin Rüyası” adlı filmi de sinemalarda henüz yeni gösteriliyordu ve ben o filmi de izlemiştim. Film iki şairi, şiire duydukları aşkı, aşklarını ve şairlerden birinin yaşadığı bir yasak aşkı anlatıyor; şairlerin ikisi de veremden ölüyorlar.
“Kelebeğin Rüyası” filminin ilk 3.5-4 dakikasında Zonguldak kömür madenlerinde çalışan işçilerin görüntüsü verilir. Filmin en başında da o zamanlar yürürlükte olan iş mükellefiyeti kanunu görüntüye gelir: “Zonguldak vilayetine bağlı tüm köylerdeki 15-65 yaş arası erkek vatandaşlar maden ocaklarında çalışmakla mükelleftir.”Filmin ilk sahnelerinde de zincirlerle birbirine bağlı bir grup erkeği zorla sürükleyerek madende çalışan diğer erkek işçilerin arasından geçiren askerler de gösterilir. Bir yandan da, bir subay ayakta dikilen bir grup erkeğe otoriter bir tarzda bir şeyler anlatıyordur. Başı öne eğik, bitkin bir halde çalışan erkek işçiler ve onların başında ellerinde silah nöbet tutan askerler… Kömüre ve vereme tutsak bir kent, madenlerde zorla çalıştırılan köylüler…
“Üç Saat: Bir ÖSS Belgeseli” filminde de,bir sahnede öğretmen, sınıf içinde gençlerle üniversiteye giriş sınavı hakkında konuşurken, onları, sınava hazırlanmak üzere yeterince soru çözmezlerse Zonguldak kömür madenlerinde çalışmak zorunda kalacakları konusunda uyarıyor. Oldukça korkutucu… Bu ve buna benzer uyarılarla öğretmenler, anne babalar, dershane öğretmenleri ve rehber öğretmenler gençleri yıllardır korkutuyor. Belki de gençlerin bir kısmı bileniyor ve sınava hazırlık sürecine dört elle sarılıyor. Böyle yapanlar da rekabete daha iyi uyum gösterebilenler herhalde… Diğerlerinin ise, kim bilir başlarına neler geliyor.
“Üç Saat: Bir ÖSS Belgeseli” filmini Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık lisans programındaki öğrencilerle birlikte izleyip tartışma yapıyoruz. Son tartışmamızda onlara “Kelebeğin Rüyası” filmini hatırlatıp filmdeki sınıfsal vurgular ile “Üç Saat: Bir ÖSS Belgeseli” filminde yukarıda sözünü ettiğim sahnede yapılan sınıfsal vurgu arasındaki ilişkiye dikkat çekmiştim ve üniversiteye giriş sınavına hazırlanmakta olan bir gencin nasıl bir kaygı ve gerilim içinde bulunabileceği üzerinde konuşmuştuk.
Yeniden bu konuya eğilmeme yol açan olay ya da olaylar ise, dershanelerin kapatılması üzerinden oynanan garip oyun ile Zonguldak’ta kaçak işletilen bir madende bir işçinin ölmesi... Evrensel gazetesinin 4 Aralık 2013 tarihli “Ölü İşçiler Diyarı” manşeti bağlamında kasım ayında 128 işçinin iş cinayetine kurban gittiğine ilişkin haberini de buna ekleyebiliriz. Hatta yine Evrensel gazetesinde yer alan, Türkiye’nin ILO verilerine göre, madenci ölümlerinde Çin’i de geride bırakarak birinci sıraya yerleşmesi haberinden de söz edebiliriz.
Birkaç hafta önce vurguladığım, dershanelerin kapatılması üzerinden oynanan oyunun garipliği ve aslında bu oyunun ait olduğu bağlam, yani kapitalist üretim biçimi değişmediği takdirde hiçbir şeyin değişmeyeceğine dair vurgumu bu yazıda yine yapmak ihtiyacı duydum. Sistem aynı sistem, piyasa aynı piyasa, sınav, tarzı değişse de, aynı sınav, kaygı yine aynı kaygı… Merkezi sınavlar, daha da ötesinde bütün sınavlar kapitalist üretim biçiminin yeniden üretimine hizmet etmeye devam ediyor.
Yani, başka bir deyişle, hâlâ, öğretmenler ve rehber öğretmenler öğrencilerini Zonguldak madenlerinde çalışmak zorunda kalmakla korkutmaya devam edebilir; iş kazalarında işçiler ölmeye devam ettikçe ve madenci ölümlerinde Türkiye ilk sıralarda yer almaya devam ettikçe… Bu gençlerin hikayeleri daha kaç filme konu olur kim bilir. Kim bilir kaç film çekilir aşağıdakilerle yukarıdakilerin yasak aşkları üzerine…
- Eğitimde reform… Kim için ve ne için? 15 Ekim 2016 00:26
- İhtisaslaşmış kölelik 17 Eylül 2016 00:11
- Meslek liselerinin devri? 10 Eylül 2016 00:56
- Mültecilik, kölelik midir? 03 Eylül 2016 00:54
- Özgürlük, adaletten başka bir şey değildir 06 Ağustos 2016 00:51
- İnsan olmak, demokrasi ve yabancılaşma 30 Temmuz 2016 01:00
- Demokrasi eğitimi ve demokrasinin neresindeyiz? 23 Temmuz 2016 00:51
- Vatandaş mı, yandaş mı, düşman mı? yoksa insan mı? 16 Temmuz 2016 00:51
- Yabancı öğretmen yetiştirme düzeni 09 Temmuz 2016 01:00
- Performans kaygısı 02 Temmuz 2016 01:00
- Maarif Vakfı Kanunu 25 Haziran 2016 00:51
- Başka bir seçenek hakkı için: ‘Yeter Artık’ 18 Haziran 2016 00:13