12 Aralık 2013 00:15

Tribünlerde pankartlara özgürlük

Tribünlerde pankartlara özgürlük

Fotoğraf: Envato

Paylaş

2010 yılının ocak ayıydı. Tekel işçileri Ankara’nın dondurucu soğuğunda direnişlerine bir aydan fazla zamandır devam ediyordu. Memleketin her yerinden her kesimden destek eylemleri de eksik olmuyordu. 22 Ocak’ta oynanacak Fenerbahçe-Denizlispor maçı öncesinde parkta bir araya gelen bir grup Fenerbahçeli genç kendi meşreplerine göre Tekel işçilerine destek vermek için bir pankart yaptılar. Maç başlamadan önce yapılan seremoni sırasında Okul Açık tribünde açılan pankartta “Tek büyükten Tekel’e Selam” yazıyordu. Seremoniden sonra tribün bir anda onlarca emniyet görevlisiyle doldu. Ellerinde seremoni sırasında çekilen görüntülerle tribünde adeta bir sürek avı başladı. Emniyet güçleri kararlıydı bu “tehlikeli” eylemi gerçekleştirenler yakalanacaktı. Görüntülerde pankartın yanında durduğu tespit edilen 15 yaşlarındaki bir genç gözaltına aldı. Gencin gözaltına alınmasına itiraz eden taraftarlar daha önce tribünlerde açılan “adam gibi adam başbakan” gibi kimi pankartları hatırlatıp, “onlara müdahale etmediniz bu pankarta niye müdahale ediyorsunuz?​” diye sorduklarında,  emniyet amirinin verdiği yanıt netti: “Onlar farklı, bu pankart siyasi” ve amire göre tribünde “siyasi” pankarta izin verilemezdi.
Geçen hafta Fethiyesporlu futbolcuların, Fenerbahçe ile oynayacakları kupa maçının seremonisine “yüce Atatürk” yazan tişörtlerle çıkmaları üzerine disiplin kuruluna sevk edilmeleri bana 2010’daki bu olayı hatırlattı. Federasyon gözlemcisi belli ki Fethiyesporlu futbolcuların eylemini “siyasi” bulmuştu. Oysa bağlı bulunduğu federasyonun başkanı daha iki sene evvel başında bulunduğu Beşiktaş kulübünün futbolcularının eline “geçmiş olsun başbakanımız” yazılı pankartı tutuşturup, İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçına çıkarmıştı. Memleket yönetim mekanizmalarında çifte standart bir alışkanlık olduğu için federasyon yetkililerinin bu çelişki üzerine fazla düşündüklerini sanmıyorum. Hadi bu kararın iç politikada esen rüzgarlara göre alındığını düşünelim, Mandela’nın ölümünün ardından Elazığspor maçına tişörtlerindeki veda mesajlarıyla çıkan Drogba ve Eboue’nin ceza kuruluna sevk edilmesi nasıl izah edilir? Dünyanın her yerindeki maçlarda saygı duruşuyla, alkışlarla, pankartlarla uğurlanan Mandela için federasyon olarak suskun kalıyorsun; ülkende futbol oynayan, emek sarf eden onlarca siyahi oyuncunun acısına ortak olmak için hiç bir şey yapmadığın gibi bağımsız olarak yapanları da ceza kuruluna göndermeye kalkıyorsun; basiretsiz yönetim diye eleştirildiğinde de tepki gösteriyorsun. Başka ne denir?
Belli ki “Gezi direnişi” sonrasında statlarda 34. dakika protestoları başladığında Spor Bakanının “Statlar siyaset yeri değildir. Futbola siyaset taşıyan bedelini öder”  açıklamasını emir telakki eden federasyon her durumdan kendine göre vazife çıkarıyor. “Rabia” işaretlerini, bakanın devre arasında soyunma odasına inmesini, TOKİ’nin yaptığı statların açılışlarındaki konuşmaları “normal” kabul edenler, Fethiyesporlu futbolcular ile Drogba ve Eboue’yi ceza kuruluna sevk ederken ortaya çıkan çelişkiyi izah etmek gereğini bile hissetmeden tipik eyyam kararları alıyorlar.
Daha trajik olan ise Spor Bakanı Suat Kılıç’ın her iki olayda da “futbolcuların ceza kurula sevk edilmesini doğru bulmadığını” açıklamasından sonra, Fethiyespor’un “ceza almasını gerektirecek bir durum” olmadığına yönelik kararın çıkması oldu. Muhtemelen Galatasaray-Juventus maçına her iki takım Mandela’ya saygı sunan pankartla çıktıktan sonra Drogba ve Eboue’ye de ceza verilmeyecek. “Özerk” olması gereken ve olduğu söylenen Federasyonun aslında Ankara’nın söylediklerinin dışına çıkmadığını, çıkamadığını bir kez daha gördük. Ankara’nın iltifatını kazanmak için, kitabına uydurarak alınan kararlar, beklenen beğeniyi almadığı zaman kolayca yok sayılıyorsa,  bunun adı “keyfi yönetim”dir. Bu yaşananları görünce futbolla ilgili konularda sözde “özerk” Federasyonun değil doğrudan Ankara’nın muhatap olduğu söylemek abartı mı?
Şu anda pek çok statta, taraftarlara yönelik, hiçbir dayanağı olmayan, pankart yasağı zaten uygulanıyor. Arada futbolcuların da yasaktan nasibini alması en azından bu anlamsız uygulamanın yeniden gündeme gelmesini sağladı. Yasaktan yana olanlar soruyor “ne yani her isteyen her istediği pankartı açsın mı?​”. Evet, “ırkçı, cinsiyetçi, şiddet içeren ve nefret suçu” ifadeler taşımayan her pankart açılabilir. Merak etmeyin tribünler kendi dinamikleri içinde yolunu bulurlar. Kendini yönetemeyen federasyona bir de tribünleri yönetmek gibi zor bir görev vermeyin. Pankartları artık özgür bırakın.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa