13 Aralık 2013 00:18

Gazeteciler Sendikası'nda iyi şeyler oluyor

Gazeteciler Sendikası\'nda iyi şeyler oluyor

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), bir süredir sosyal medyada çok aktif. Birkaç ay evvel Facebook ve Twitter’da paylaştıkları şu mesaj dikkatimi çekti: “Özgür bir medya ancak medya emekçilerinin örgütlenmesiyle mümkün! Artık noter şartı yok, e-devlet şifrenizle İnternet üzerinden sendikamıza kolayca üye olabilirsiniz. Peki nasıl? Yanıtlar burada: www.tgs.org.tr. İlanda, sendika üyeliği için artık eskiden olduğu gibi noter şartı aranmadığı, en yakın postaneye gidip alınacak e-devlet şifresiyle tüm sigortalı çalışanların İnternet’ten sendikaya üye olabileceği açıklanıyordu. Üstüne üstlük, üye olanların üyeliği, sendika çalıştıkları işyerinde yetkili hale gelene kadar gizli tutulacaktı. Ne harika, diye düşündüm. Gazetecileri sendikalı olmaktan caydıran en önemli şeylerden birisi üyelik bilgisinin patronlar tarafından öğrenilmesi ve sadece bu nedenle işten atılabilecekleri korkusuydu.  
Arkasından TGS Kadın Komisyonunun kurulduğunu öğrendim. Komisyonun kurucusu olan kadın gazetecilerin manifestosu kısaca şöyleydi: “Medya çalışanlarının üçte birini oluşturan kadınlar ayrımcılıktan mobbinge, eşdeğer işe eşit ücret verilmeyişinden cinsel tacize kadar, erkek egemen sistemin tüm uygulamalarına maruz kalıyor. Sadece iş yerinde değil, sokakta da şiddetin hedefindeyiz. Alanda çalışan muhabirler, sıkça polisin cinsel saldırısına maruz kalıyor. Medya yaptığı haberlerle kadına yönelik suçlara açıkça ortak oluyor. Medyada kadına yönelik erkek şiddetinin temsili de, genel olarak kadının temsili de son derece sorunlu. Şiddet, mobbing, cinsel taciz, tecavüz haberlerinde kadınlar nesneleştiriliyor, şiddet olağanlaştırılıyor, hatta meşrulaştırılıyor. Erkek egemen medya diline son.”   
Bu da yetmedi, geçen hafta TGS İstanbul Öğrenci Komisyonu kuruldu. Komisyonun kurucuları yine sosyal medya üzerinden iletişim fakültesi öğrencilerine bir çağrı metni yayınladı ve onları sendika binasında yapılacak arama toplantısına davet etti. Şöyle diyorlardı: “İletişim fakültesi öğrencileri olarak, Türkiye Gazeteciler Sendikası İstanbul Öğrenci Komisyonunun tanışma toplantısında buluşuyoruz! Tanışalım, neler yapabileceğimizi konuşalım diyoruz.”  
TGS’de yeni medyanın iletişim olanaklarını kullanarak basın çalışanlarına ulaşmanın yollarını arayan bir yönelim olduğu ortada. Bu yeni ve dikkat çeken iletişim alanını yönetenler kimdir diye merak ettim, araştırdım. Çok sevindirici bilgiler edindim.
Tam Gezi sürecinin başlamasının ertesinde, 2 Haziran 2013’te, TGS İstanbul Şubesinin genel kurulu olmuş. Bu süreçte, yaş ortalamasının 29, kadın temsil oranının da yüzde 60 olduğu genç ve dinamik bir ekip İstanbul şubede yönetime geçmiş. 74 gazetecinin yeni yönetim için sandığa gittiği oylama sonucunda TGS İstanbul’un yönetim kuruluna Cumhuriyet’ten Sibel Bahçetepe, IMC TV’den (aynı zamanda Evrensel yazarı) Mustafa Kuleli, Evrensel’den Gökhan Durmuş, Birgün’den Sevgim Denizaltı ve ETHA’dan Arzu Demir seçilmiş.
Yönetim kurulunun yedek üyeleri ise Gündem’den deneyimli gazeteci Bayram Balcı, Cumhuriyet’ten Fatma Koşar, IMC’den Utku Zırığ, Hayat TV’den Görkem Kınacı ve Birgün’den Barış İnce olmuş.
Gururla söylemeliyim ki, TGS İstanbul’un yeni yönetim kurulunda yer alan Mustafa Kuleli ve Sevgim Denizaltı İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu ve her ikisi de benim eski öğrencim. İkisi de hem öğrencilikleri döneminde, hem de mezun olduktan sonra çok başarılı gazetecilik işlerine imza attılar ve biz hocaları için hep gurur kaynağı oldular. Şimdi bakıyorum da, Kuleli, TGS’nin genç iletişimcilerle diyalog kurmasına, medyada daha sık görünür olmasına; Denizaltı da kadın komisyonunun oluşmasına ve çalışmalarına büyük emek veriyor. Türk ve Kürt emekçi gazetecilerin oluşturduğu dengeli yönetim yapısıyla TGS İstanbul’un yöneticileri, basın dünyamızdaki sermaye-emek çelişkisine ve gazetecilik alanına dair yeni şeyler söylüyor.
Basın emekçilerini artık patronlardan korkmadan yeniden sendika çatısı altında örgütlenmeye davet ediyor…
Sorumluluk ve hesap verirlik ekseninde yapılan ilkeli gazeteciliği savunuyor…
Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) ve Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) gibi örgütlerin toplantılarına katılıp, Türkiye’de basın özgürlüğü ve örgütlenme sorunları konularında konuşmalar yaparak basın emekçilerin meselelerini yerelden küresele taşıyor.
TGS üyesi genç gazeteciler, Gezi sürecinden beri giderek artan toplumsal olaylarda sosyal medyayı daha aktif kullanarak hızlı, doğru, bilgi içeren haberler geçiyor. Hastane, karakol ve adliye kapılarında anlık tweet’ler atıyor, canlı anlatımla olan bitene tanıklık ediyorlar.    
TGS’deki dinamizm sadece medya devlerinin merkezi olan İstanbul’la sınırlı değil. Siyasi basının merkezi Ankara şubede de yönetim kadrosunun yaş ortalaması 30; yönetimdeki kadın gazetecilerin oranı ise yüzde 50.    
İstanbul ve Ankara’daki sendikacıların hedefi matbaalarda ve ana akım medyada yaygın bir örgütlenme yapmak, sendikalı emeğin gücünü yeniden hayata geçirmek. Basın iş kolu, güvencesiz çalışma koşulların ve emek sömürüsünün tavan yaptığı, buna karşın gazetecilik onuru ve habere güvenin dibe vurduğu çok kritik bir noktada. Belki de böylesine dibe vurmuşken, yukarıya doğru çıkmanın tam zamanı. Dünyanın tüm demokratik ülkelerinde bütün gazeteciler sendikalı ve örgütlü mücadeleyle mesleklerine, basın özgürlüğüne sahip çıkıyor. Bizde ise basın çalışanları sendikalı değil. TGS’nin genç yöneticileri bu oyunu bozmakta kararlı gibi görünüyor. Yeter ki tüm basın çalışanları bu ortak bilinç düzeyine gelebilsin. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa