13 Aralık 2013 00:20

Hava-İş’te Hükümet-Türk-İş operasyonu

Hava-İş’te Hükümet-Türk-İş operasyonu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Hava-İş Sendikasının 27. Genel Kurulu geçtiğimiz hafta sonunda yapıldı. Hava-İş’in 24 yıldır genel başkanlığını yapan Atilay Ayçin başkanlığındaki liste seçimde kaybederken sendikanın yeni genel başkanı ise Ali Kemal Tatlıbal oldu.
Eğer hafta sonunda yapılan Hava-İş Genel Kurulu bundan ibaret olsaydı, genel kuruldan beş gün sonra yazılacak bir şey olmazdı.
Ama öyle değil. Çünkü Hava-İş Genel Kurulu, alışılmış, bir sendika yöneticileri grubu ya da işçiler arasında oluşmuş olağan klikleşmelerin sonucu, bir kliğin yönetimden çekilerek ötekinin geldiği bir süreç olarak işlemedi. Tersine, öncesi bir yana, son iki yıldır THY yönetimi ve bu yönetimin arkasında mevzilenen Hükümetin (Bu yazı içinde THY yönetiminin geçtiği her yerde hükümet demek yanlış olmaz) Hava-İş’e yönelik olarak sürdürdükleri operasyonun finali olarak gerçekleşti. Çünkü Hükümet önce Hava-İş kolunda grev yasağı getirerek sendikayı etkisizleştirmek istedi; işçiler greve gitti; THY yönetimi 305 çalışanı işten çıkararak yanıt verdi ve sonrasında da TİS görüşmelerini provoke etti; grev kırcılığında sınır tanımayan bir emek ve sendika düşmanlığı başlıca tutum haline getirdi. Ve nihayet THY yönetimi, şimdi Hava-İş’te yönetime gelen grubu, “Bakan yeğeni” denilen bir kişinin etrafında örgütleyerek yönetime gelmeleri için tüm gücünü ve her tür baskı biçimini kullandı.
Hava-İş operasyonunda Hükümet, elbette en önemli araç olarak THY yöntemini, onun imkanlarını sendikaya karşı bir silaha dönüştürerek yaptı.
Ama sadece bu kadar da değildi. Uzun zamandan beri “Hava-İş yönetimine muhalefet ediyor” görünen, kendisine “Gökkuşağı” diyen bir grubu da çok etkin içimde kullandı.
Hava-İş yönetimine kaşı; sendika yönetiminin tabandan koptuğu, bürokratik yönetim tarzı geliştirdiği, işçilerin taleplerini görmezden geldiği gibi normal koşullarda olumlu sayılacak eleştiriler yapsa da bu grup eleştirilerini, “Düşmanımın düşmanı dostumdur” çizgisine götürerek, THY yönetiminin Hava-İş’i sıkıştırmak için girişimlerine bazen açıkça bazen el altından desteklemeye kadar vardırdı. Örneğin bu grup, Hava-İş’in THY grevini ve işten atılan 305 çalışan için verilen mücadeleyi “gereksiz” gören, sendikayı ITF gibi uluslararası sendikal kuruluşlara şikayet etmeye varan bir “muhalefet” çizgisi izledi.
Ama bütün bunlara karşın kimse de “Gökkuşağı grubu”ndan THY yönetiminin örgütlediği “Reform grubuna” açık destek anlamına gelecek bir tutum beklemiyordu.
Ne var ki “Gökkuşağına” önderlik eden “siyasi çevreler” bu
beklenmeyeni de yaptı. Üstelik bu, “THY yöntemi delegelerimizi, eğer kongreye giderlerse işten atmakla tehdit ediyor” diye korkaklığı yücelten, aşağılık bir tutumu kendine gerekçe yapıp, 90 dolayında delegenin genel kurula gelmesini önleyerek, THY-Hükümet listesinin sendikanın yönetimini gasbetmesine destek verdiler.
Böylece bir kez daha gördük ki, adına ne derse desin, hangi ilerici devrimci maskeyi takarsa taksın, işçilerin, emek mücadelesinin çıkarlarını değil de grupsal, kişisel hırsla hareket eden bir sendikal çevre; eninde sonunda patronlara, hükümetlere, sermayeye hizmet ederler!
Hava-İş’teki Gökkuşağı grubunun bu emek mücadelesinden, onun ihtiyaçları ve çıkarlarından bağımsız “devrimciliği” sonuna çabuk gelmiş, patronlarla ve hükümetle aynı tarafta yer aldıkları böylece tescil edilmiştir. Onun adı bundan sonra anılsa anılsa, THY yönetiminin Hava-İş’e yönelik operasyonunun otağı olarak anılacaktır.
Hava-İş’te Gökkuşağı’nın desteği ile yapılan, aslında Türk-İş’te Genel Başkan Mustafa Kumlu’nun görevden alınmasına varan, Tek Gıda-İş’te Mustafa Türkel’in düşürülmesi olarak biçimlenen ama geri tepen operasyonların devamıydı. Yarın da tüm diğer “muhalif” görülen sendikalarda bunları yapmak için girişimlerini sürdürüyorlar. Yani Hava-iş’te Ayçin yönetimini düşürme operasyonu, Hükümetin Türk-İş’i arka bahçesi yapma, böylece sendikal hareketi kıpırdayamaz hale getirme amacının bir parçası olarak gelişti. Sınıftan, mücadeleden yana tutum almak isteyen tüm sendikacılar, tüm
ileri işçiler bu gerçeği görerek tutumlarını gözde geçirmek durumundadırlar.
Burada kılavuz ise emek mücadelesi ve onun ihtiyaçlarını temel alan bir saflaşmada ısrardır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa