Pisa sınavı ne anlama geliyor olabilir?
PISA sınavı sonuçları hakkında geçtiğimiz hafta birçok değerlendirme yapıldı. Yapılan haberlere ve değerlendirmelere bakılırsa bu sınav Türkiye’de de oldukça fazla düzeyde ciddiye alınmaya başlamış. Bazı şüphelere rağmen ciddiye alınması gereken bir sınav gibi görünüyor. PISA (Program for International Student Assessment), yani Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı, yalnızca öğrencileri değerlendiren bir program değil. Ülkelerin eğitim sistemlerinin eşitlik düzeyini, niteliğini ve verimliliğini değerlendiren bir program olduğu iddia ediliyor. Son yayımlanan rapordan bazı alıntılarla PİSA sınavı sonuçlarının ne anlama geldiğini değerlendirmeye çalışacağım. Yalnız sorgulanması gereken önemli bir nokta var. “Küresel rekabet” olarak adlandırılan “Dünya insan emeği sömürü pazarında” bazı göstergelere çok fazla bel bağlanmaya ve bunlara göre sanayi, ticaret ve eğitim politikaları şekillendirilmeye başlandı. Aslında bir değerlendirme çalışması olan PISA sınavı da bu göstergelerden biri… Ülkelerin politikacıları ve planlamacıları bu tür göstergelere ilişkin bilgi üretildiğinde hop oturup hop kalkıyorlar. Peşlerinden gazeteciler ve bilim insanları da… Nasıl eğitim bir ticari mal olduysa bu göstergeler de yayımlandığında bir ticari mal olarak ele alınıyorlar ve bunlar üzerinden “şok!” niteliğinde haberler yapılıyor. PISA sınavının kayda değer sonuçları yok değil ama yukarıda vurguladığım noktalar gözden kaçırılmadan bir değerlendirme yapılmalı.
PISA sonuçlarının yer aldığı raporda, sınavda 15 yaşındaki okul öğrencilerinin modern toplumlarda tam toplumsal katılım için gerekli olan anahtar niteliğindeki bilgi ve beceriyi kazanma düzeylerinin değerlendirildiği belirtiliyor. Buna göre, sınavda, kazanılan bilginin hatırlanarak tekrar edilmesinden başka, öğrenilenlerden bir anlam çıkartarak o bilginin okul içinde ya da dışında alışılmadık durumlarda kullanılma düzeyi değerlendiriliyor. Rapora göre, bu değerlendirme yaklaşımı modern toplumların, bireyleri neyi bildikleri açısından değil de bildikleriyle neler yapabildikleri açısından ödüllendirmesini yansıtıyor. Sınavı hazırlayanlar oldukça iddialı… Demek ki, bu sınavda başarılı olmak demek, bireylerin bildiklerinden bir anlam çıkartarak, o bilgiyi,yabancısı olduğu bir okul ya da okul dışı ortamda kullanabiliyor olması demek… Daha da ötesi ülkenin eğitim sisteminin bu tür bir yetişme ve olgunlaşma sürecine imkan tanıyor olması demek…
Başka bir değerlendirme konusu da matematik testinden elde edilen puanın ne anlama geldiği… Sınava göre matematik sorularındaki yeterlik toplumdaki refahın da nasıl paylaşıldığının bir göstergesi. PISA araştırmasına göre, matematikteki yüksek düzeyli beceriye sahip insanlar gönüllü toplumsal katılıma daha fazla eğilimli oluyorlar ve kendilerini politik süreçlerin nesneleri gibi görmekten ziyade aktörleri gibi görüyorlar. Türkiye’nin çocuklarının bu sınavda elde ettiği ortalama puan diğer ülkelerle karşılaştırıldığında oldukça düşük. Tabii ki, çok yüksek puan alan bireyler var ama bunların oranı da diğer ülkelerde çok yüksek puan alanların oranından daha da düşük. Politik olarak aktif bir şekilde topluma katılan özneler olmak yolunda da zayıflıklarımız olacak demek ki gelecekte…
Bu sınavda yüksek puan almak ve bireyler arasındaki puan farklarının da düşük olması demek bir ülkede eşitsizliklerin ve dengesizliklerin de düşük düşeyde olması anlamına geliyor iddialara göre… Bu sınav çok şey gösteriyor demek ki… Ölçme ve değerlendirme ilkeleri açısından dünyada birçok ülkede çeşitli tartışmalara konu olan bu sınav ve buna dayanarak yapılan araştırma küresel kapitalizmde ülkelerin değişen düzeylerde sahip oldukları dengesizlikleri gösteriyor.
Ülkeler, bu sınavdan elde edilen puanlara göre politikalarında bazı değişikliklere başvurabiliyorlar. Bu araştırma gösteriyor ki, puan ortalamaları çok düşükse, eğitim politikalarında yapılması gereken değişiklikler var. Fakat yukarıda işaret ettiğim sorunlar sosyal kültürel açıdan o kadar bize aitler ki, bu sınavda başarılı olmak daha çok uzun bir süre (yüzyıllar) mümkün olmayacak gibi… Bu coğrafyada hâlâ çok bilgiye sahip olmak önemli, o bilgiyle ne yaptığın değil. O yüzden “Vay ne kadar da bilgili adam” diye takdir etmek hâlâ çok yaygın. Bilgi üretilmiyor bizim coğrafyada, daha çok başkalarının ürettiği bilgiyle caka satılıyor. Bilgi üretmekte aktör olmayan bir toplumda bireyler toplumsal siyasal süreçlerde de aktif özneler haline gelemiyorlar. Ya da bilgi üretenlerden, düşünce üretenlerden ve toplumsal ve siyasal süreçlerde aktif özneler olarak davrananlardan bu toplum pek de hazzetmiyor. Hele hele sorgusuz sualsiz itaat isteyen siyasetçiler, yöneticiler, patronlar, öğretmenler, anne babalar, hiç hazzetmiyor.
Evrensel'i Takip Et