18 Aralık 2013

Dün, bugün tıp: Grev

Sağlık alanında emek mücadele pratiğine dönüp baktığımızda yıllar içinde kendini özne olarak görenlerin çeşitliliğinin artması dikkat çekiyor. Yaşadığım kent İzmir’den seksenlerin sonu, doksanların başından bu yana gelişime baktığımda belleğim en yürekli katılımın önceleri hemşire arkadaşlarımızdan doğru geldiğini hatırlatıyor. O yıllarda politik aidiyeti olanlar dışında hekimler, özellikle de uzmanlar greve mesafeli dururlardı. Bu yaklaşım seksenlerin sonunda başlatılan “Beyaz Eylemler” süreci ile değişmeye başladı.
 Hekim boyutu ile başlangıçta mücadele zemini ağırlıklı olarak pratisyen hekimler üzerinden gelişiyordu. Uzmanların mesafeli durduğu alanda en görünmezlerimiz ise asistan hekimlerdi. Onlarda “hoca korkusu” o yıllarda çok belirgindi.
 Derken 2005 yılında üç büyük kentin uzman hekimleri “Atama Tayin Yönetmeliği” bağlamında tam katılımlı eylemlilikleri ile sağlık emek mücadelesinde bir olmazı tersine çevirdiler. Artık uzman hekimler bırakın uzak durmayı doğrudan mücadeleye adım atmışlardı.
Uzmanlar tamamdı ama tıp fakültelerindeki hocalar hâlâ mesafeliydi. Onların tarihinde “G(ö)rev Sırası Bizde” demek için “tam gün yasasını” görmek varmış. Hatırlarsanız, artık hocaların da grev yapası gelmişti o günlerde. Sağlık- emek mücadele tarihinin taze özneleri hocalardı bu kez. Ama 2010 yılında hâlâ bir sorun vardı:   Asistan hekimler sürece yabancıydı ve aile hekimliğini seçen hekimler “görece iyi özlük hakları” ile diğer sağlıkçılar ve halktan yalıtılmaya çalışılıyordu.
 Geldik bugüne…
 Artık gün olmuyor ki bir eğitim hastanesi veya tıp fakültesinde asistan eylem veya grevi duyulmasın. Yine aile hekimleri geçtiğimiz ay greve yöneldiler.
“İnsanca Bir Yaşam İçin,  Emekten Yana Demokratik Bütçe” İstiyoruz! Kim bu cümleye karşı çıkabilir ki demeden önce biraz düşünmek lazım. Herkesi “Kendi gibi bilmek” bir yanılgı. Yarın bir grev dalgası daha yaşam alanlarımızda yer bulacak. KESK 2014 bütçesine itirazını 19 Aralık’ta grevle dile getiriyor. Hekim, diş hekimlerinin meslek örgütlerinden tutun da DİSK’e bağlı Dev-Sağlık İş ve yanı sıra birçok sağlık mesleği alanından örgütlü dernek bu grevi desteklemekte…
İş bırakma son yıllarda sağlık alanında farklı biçimlerde seyredebiliyor. Özellikle mesleğe yeni atılmış asistan hekimler itirazlarını kimi zaman lokal iş bırakmalarla dışa vuruyor. Misal İzmir’de geçmiş yılların 9 Eylül Tıp Fakültesi asistan grevinin bugünkü seyri Bozyaka Eğitim Araştırma Hastanesi ardından geçen hafta itibarı ile Dr. Behçet Uz Çocuk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yaşam buldu. Genç hekimler mücadelelerini yine kazanımla sonuçlandırdılar. Yerel iş bırakmalar salt hekimlerle sınırlı değil elbet. Yine İzmir’den örnekle, öncesinde Atatürk sonrasında Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastaneleri ameliyathane çalışanları greve gittiler. Bu tür eylemliliklerin son üç yıllık tarihi koca bir yüz yılın tortusundan daha fazla.
İzmir yansımalarını paylaştığımız grev odaklı eylemlilik elbette bunlarla sınırlı değil. Birçok kentte benzer lokal eylemler yapılageliyor an itibarı ile. Ama bir başka boyut daha var ki giderek daha görünür kılmakta gerçekliğimizi: “Taşeron sağlık çalışanları”. 9 Eylül’den Hacettepe’ye nice hastane bahçesinde eylem çadırlarında gördük / görüyoruz onları…
“Mesleğimiz, özlük haklarımız, halkın sağlık hakkı için ‘sağlık torba yasasını’ kendi meclisimizde oyluyoruz: Türkiye Büyük Hekim Meclisi. Bu pazar Ankara’da toplanıyor” derken hekim meslek örgütü TTB; tüm bu alanlara sahip çıkmış olmakta. Aynen diğer sağlık meslek örgütleri gibi.
Evet, kısmen oylanan “sağlık torba yasası” TBMM’de tamamlanmayı bekliyor. Pek çok eleştiri yöneltilebilir kabul edilen maddelerine dair ama bir tanesini bugün öne almak isterim: “Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerindeki doçent ve profesör unvanına sahip hekimlerle eğitim görevlilerinin mesai dışında gelirlerinin yarısına el koyarak ‘kiralama’ sistemi ile çalıştırılabilmelerine yönelik madde de uygun bulundu” geçen hafta. Kamu hastanelerinde görevli hocalar devlet tarafından özel sektöre yarı zamanlı kiraya verilecek. Bu işlem muhtemelen taşeron şirketler eli ile yürütülecek. Diyebiliriz ki” anlı şanlı hocalarımız” geçmişte uzak durdukları emek mücadelesinde “en öteki” algıladıkları taşeron sağlık işçileri ile aynı kaderi paylaşacaklar bundan gayrı. “Hekimlerin proleterleşmesi” süreci yasa zoru ile de olsa daha bir hızlanacağa benziyor böylece.
 Sağlıcakla kalın…

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et