19 Aralık 2013

Pisliği kim temizler?

Önceki gün büyük Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu üstünden başlayan süreç, Hükümetin operasyonun önünü kesme hamleleriyle sürüyor.
Operasyonun başlatılmasının üstünden daha 24 saat geçmeden Hükümetin müdahalesiyle, İstanbul Emniyetinden bu operasyonda birinci dereceden rol oynayan 5 müdür görevden alındı. (Hükümet cenahı, müdürlerin görevden alınmasını, operasyondan haberli olmadığına bağlamaktadır. Tabii inanan çıkarsa)
AKP Hükümetine bağlı yandaş medya AKP’li siyaset erbabı ve bu operasyondan rahatsız olan kimi çevreler, operasyonun Cemaat ve Hükümet arasındaki çatışmanın bir sonucu olduğunu öne sürerek, operasyonu şaibeli hale getirmeye çalışıyorlar.
Evet, bu operasyonun gerçekleştirilmesinde Cemaat-Erdoğan çatışması elbette vardır. Bunu bu ülkede siyaseti uzaktan izleyenler bile bilmektedir, görmektedir. Hatta denebilir ki, bu çatışma olmasaydı, belki bu emniyet müdürleri, bu savcılar böyle bir operasyon için harekete geçemeyebilirlerdi. Ama bunlar, bu yağma ve rüşvet ilişkilerinin olmadığının göstergesi olamaz. Bu yüzden de asıl soruyu burada şöyle sormak gerekir: Bu operasyonun gerekçesi olarak öne sürülen rüşvet, yolsuzluk ve yağma iddiaları doğru mudur değil midir?
Bu soruya bu ülkede az çok etrafına bakarak yaşayan her aklı başında vatandaşın yanıtı, “Ohooo, daha neler neler vardır. Bunlar devede kulaktır!” biçiminde olacaktır.
Elbette ki bu sorunun gerçekçi bir yanıtını almanın ilk koşulu, yapılan operasyonun sonuna kadar götürülmesi, Hükümetin soruşturmayı engelleme girişimleri yapmaması, tersine soruşturmanın sonuna kadar gitmesi, “Suçu sabit olanların da cezalarını çekmeleri gerektiğini” ilan ederek, yargı üstünde siyasi bir baskı oluşturmamasıdır.
Ancak AKP Hükümetinin böyle bir tutum almasını beklemek aşırı saflık olur. Nitekim daha soruşturmanın ilk saatlerinden itibaren, Başbakan Erdoğan bu operasyonun, bir yandan “yargının bir girişimi” diyerek, sanki sessiz kalacaklarını ifade ederken, bu söylediklerinden bir saat sonra Konya’daki ”açılış töreni” konuşmasında, adını vermeden ama herkesin de anladığı biçimde, bu operasyonun karanlık güç odaklarının Hükümete ve kendisine karşı komplosu olduğunu söylemiştir. Bu girişimlere asla taviz veremeyeceklerini, ”Türkiye üstünde operasyon yapılmasına izin vermeyeceklerini” söyleyen Başbakan, aslında her yolla bu operasyonun önünü keseceğini de ilan etmiştir. Alelacele beş emniyet müdürünün ve ilgili başsavcı vekilinin görevden alınması da Hükümetin ne kadar gözü kara davranacağını göstermektedir.
Elbette ki ekonomik ve siyasal düzenin teşhir edilmesi, yolsuzluk, rüşvet ve yağma gibi sistemin çürümüşlüğünün ifadesi olan pisliklerin halka gösterilmesi, asıl olarak yeni bir dünya kurmak isteyen ilerici güçlerin görevidir. Ancak çoğu zaman sistemin pisliği, kanalizasyonlardan taşarak, sistemin muhaliflerinin özel çabası olmadan da ortalığa saçılır. Bu da genellikle sistemin güçlerinin, daha önce bu pislikten birlikte beslenenlerin aralarında şu ya da bu nedenle çıkan çatışmaların sonucu olarak yaşanır ve sistemin envai tür rezilliklerden oluşan pisliği ortalığı kaplar.
Ne var ki bu kurulu yağma ve sömürü sisteminin gerçek özelliklerini gösteren bu pisliği sistemin güçleri temizleyemez. Çünkü onlar da pisliğin ortaya çıkmasına vesile olmuş olanlar da dahil, bu kanalizasyondan beslenirler. En fazla yapacakları üstüne birkaç kürek toprak atmaktır.
Bu yüzdendir ki, bu pisliği ancak halk güçleri temizler.
Ancak rüşvete, yağmaya, yolsuzluğa izin vermeyen bir halk demokrasisi bu pisliğin kaynağını ortadan kaldırabilir.
Onun içindir ki bugün de olup bitenin sadece şunlar oldu diye fotoğrafını göstermek yetmez, olanların, görünenlerin arkasındakileri de açıklamak gerekir. Bunu da ancak Evrensel, Hayat Televizyonu gibi yayın araçları, ülkenin gerçekten demokratik bir ülke olması için mücadele edenler yapabilir. Bu yüzden de Evrensel’e Hayat’a, sınıf partisine, Türkiye’nin demokrasi güçlerine, demokratik bir Türkiye mücadelesinde yer alan herkese son derece önemli görevler düşmektedir. Ki, ekonomik ve siyasi gerçeklerin açıklanması, sistemin çürümüşlüğünün teşhiri bugün her zamankinden daha da fazla önem kazanmış bulunmaktadır.

Evrensel'i Takip Et