20 Aralık 2013 00:07

NSU Davası: ilerleme yok

NSU Davası:  ilerleme yok

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Üç gündür Münih Eyalet Yüksek Mahkemesinde, 2000-2007 yılları arasında 8’i Türkiyeli, biri Yunanistanlı olmak üzere 9 göçmen esnafı ve bir Alman polisi hunharca seri halde katleden ırkçı terör örgütü NSU’nun davasını izliyorum.
6 Mayıs’ta başlayan davada 71. duruşma geride kaldı.
Yüzün üzerinde tanık dinlendi.
Kurban yakınları, cinayetleri araştıran komiserler, görgü tanıkları, katillerin aileleri, arkadaşları, istihbarat örgütü elemanları...
Ama bütün anlatılanlara rağmen hâlen başlangıç aşamasındayız.
Katillerin arkasında gerçekten hangi güçlerin olduğu, Türkiyeli esnafların neden öldürüldüğüne dair somut bir bilgiye ulaşılabilmiş değil.
Hatta, bugünkü haliyle başsanık Beate Zschaepe’nin, ölen Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt’ın suç ortağı olduğu da ispatlanabilmiş değil.
Her ne kadar iddianamede “suç ortağı” denilmesine ve bu suçtan yargılanması talep edilmesine rağmen bu hukuken kanıtlanabilmiş değil.
Eğer, dava sonrasında kadar suç ortağı olduğu kanıtlanamazsa, o zaman
“cinayete yardımcı olmaktan” hafif bir ceza alabilir.
Zaten avukatlarının savunma stratejisi bunun üzerine kurulmuş.
Bugüne kadar dinlenen kilit durumdaki tanıkların hiçbirisi ciddi anlamda, cinayetleri işleyen üçlü (Zschaepe, Mundlos ve Böhnhardt) ile istihbarat örgütleri arasındaki bağlantıyı ortaya koyabilmiş değil.
Gerçi buna pek de olanak verilmiyor. Zira, bu yöndeki açıklamalar, sorular genellikle geçiştiriliyor.
İki gündür mahkeme tarafından dinlenen “terör örgütünün lideri” diye lanse edilen Uwe Mundlos’un babası, Bilgisayar Mühendisi Prof. Siegrid Mundlos ise, sözü dönüp dolaştırıp bu bağlantıya getirmeye çalışıyordu.
Tansiyonun zaman zaman yükseldiği, Mundlos’un Mahkeme Başkanı Manfred Götzl’e “küçük ukala”, “kendini beğenmiş” diye hakaret ettiği, 10 değil 12 kurbanın olduğunu söylediği duruşmadan yine NSU-istihbarat örgütleri arasındaki ilişkiler sarmalının kapısı ciddi bir şekilde aralanmadı.
Mundlos’un Demokratik Almanya Cumhuriyetinin (DDR) yıkılmasından sonra, istihbarat örgütlerinin işsiz kalan gençler arasında ırkçı örgütleri bölgede nasıl büyüttüğüne dair önemli mesajlar verdi.
DDR’in yıkılması için sokağa çıkan baba Mundlos, oğlunu istihbarat örgütlerinin sola karşı bir araya getirdiği Neonazi örgütler içinde bulmuştu.
Oğlu bir katil olsa da kendisi acılı bir baba nihayetinde. Hem oğlunun suçsuz olduğundan dem vuruyor, hem de birilerinin oğlunu kullandığına inanıyor.
İlk günün sonunda söylediği, “10 insanın öldürülmesi aydınlatılmalı. Kurbanların yakınlarının acısını paylaşıyorum. Ben de ancak bu cinayetler aydınlığa kavuştuğu zaman rahat edebilirim. Federal Savcılık istihbaratın rolünü sorgulamalı” demesi önemli.
Bu dileğin yerine gelip gelmeyeceğini ancak dava sonucunda görebiliriz. Ancak, bu yıl içinde yapılan duruşmalara baktığımızda umutlu olmak için bir neden yok. Zira, bugüne kadar görülen 71 duruşmada katillerin üç kişiden ibaret olmadığına dair ciddi bir mesaj verilmedi. Tersine, cinayetleri işleyenler üç kişi, yardımcı olan dört kişinin de mahkeme huzuruna çıkarıldığı hakim bir görüş olarak duruyor.
Bu nedenle, bugünkü durum itibarıyla, hem kurban yakınlarında hem de müdahil avukatlarda dava sonrasında kendilerini memnun edecek bir karar beklentisi yok. En önemlisi de bugünden davanın mahkeme karşısında çıkarılanlardan ibaret kalacağı endişesi ağırlık kazanmış durumda.
Dolayısıyla “yüzyılın davası” olarak adlandırılan NSU davasında, 2013’te ciddi bir ilerleme kaydedilmedi. Umarız önümüzdeki yıl beklentilere yanıt verecek yönde gelişmeler olur.
Aksi halde Almanya, ırkçı örgütler ile istihbarat örgütleri arasındaki ilişkilerin sorgulanması, işlenen cinayetlerin gerçek anlamda aydınlanması konusunda tarihsel bir fırsatı kaçırmış olur.
Bizden söylemesi...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa