Yozlaşma ve paralel devlet
Fotoğraf: Envato
Son operasyon dolayısı ile yürütülen tartışmanın iki farklı cephedeki yansıması da sorgulanmaya değer. Bir taraf yolsuzluklara dikkat çekerken, diğer taraf vesayete dikkat çekmekte. Hükümeti savunanlar, paralel devletin kabul edilemez olduğunu vurgularken, cemaati savunanlarsa yozlaşmanın gelip dayandığı noktayı öne çıkarıyorlar.
Aslında iki taraf da doğruları işine geldiği kadar görmekten yana. İkisi de kendince haklı. Gerçeğin yarısını göstermek bazen hakikati anlamayı kolaylaştırmaz, aksine örtme işlevi görür.
Öncelikle ifade etmeliyiz ki paralel devleti de yozlaşmayı da borçlu olduğumuz ana neden, güvenlik sendromunun arkasına saklanma alışkanlığımızdır. “Terörle mücadele” adına kirlenmeyi ikinci plana iten, yozlaşmayı görmezlikten gelen anlayış, aynı zamanda paralel yapılanmalara da göz yummayı tercih etti.
Şimdiye kadar birbirini besleyen bu iki gelişme, şimdi birbiri ile çatışır noktaya gelip dayandı.
Asıl üzerinde durulması gereken ise, her iki gerçeği de gören muhaliflerin nerede durması gerektiğidir. Hem siyasetin olağanüstü yöntemlerle kuşatılmasına karşı çıkmak, hem de yolsuzluklar konusunda duyarlı olmak elbette mümkün hatta zorunludur. Ama bu bütüncül itiraz, “seyredelim”, “yesinler birbirlerini” pozisyonunda durmanın ötesinde bir anlam ifade etmelidir.
Tam da toplumun gerçekle yüzleşmesini kolaylaştırmak için aktif sorumluluk almaktan söz ediyorum. Bu ülkede siyasetin içine sürüklendiği yağma düzenini de teşhir etmek ama vesayetçi uygulamaların kabul edilemezliğini de haykırmak gerekir.
Vesayet rejimini tasfiye etmenin şartı aynı zamanda yolsuzluklar konusunda tavizsiz olmaktır. Yine, açık yönetimi inşa etmenin yolu, kirli ve karanlık ilişkilerden kurtulmaktan geçer.
Türkiye, ya bu iki hastalıktan birlikte kurtulacak ya da ikisi arasında gidip gelen konumunu sürdürecek.
Siyasette karşı olduğunuz şeye kendi lehinize gibi gözüktüğünde göz yumuyorsanız sonuçlarına da katlanmak zorunda kalırsınız. Uzun yıllar paralel yapılanmalardan medet uman ve bunun getirilerinden faydalanmaya çalışanların şimdi sergiledikleri tepki gayet anlaşılır bir durumdur. Aynı şekilde sırf Hükümeti devirme adına bu yapılardan medet uman muhalefetin de gelip dayanacağı nokta malumdur.
Yolsuzluk konusu ile demokratik açık yönetim konusu birlikte ele alınmadıkça halk lehine bir seçeneğin geliştirilmesi de söz konusu olmayacaktır.
- Yazılı olmayan kurallar 11 Nisan 2015 01:00
- Muhalefetin gücü ve farkındalık 04 Nisan 2015 00:57
- Katırlar da ağlar 28 Mart 2015 01:00
- Halife efendimiz aldatılmış hükümsüzdür 21 Mart 2015 00:52
- Ben aday olmazsam kim olmalı? 14 Mart 2015 01:00
- Erdoğan’ın faizci arkadaşları ? 07 Mart 2015 00:54
- Türkmenistan modeli dururken ne Meksika'sı? 28 Şubat 2015 01:00
- Kavganın büyüğü 21 Şubat 2015 00:52
- En yeni Türkiye 14 Şubat 2015 01:00
- İşlevsiz parlamento, tutarsız başkanlık 07 Şubat 2015 00:52
- Herkes radikal solmuş meğer 31 Ocak 2015 00:53
- Deli deliyi görünce 17 Ocak 2015 01:00