26 Aralık 2013 00:28

Futbolda 'paralel devlet'

Futbolda \'paralel devlet\'

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Haftanın yoğun spor gündeminden nelerin süzülüp yazıya dahil olacağını düşünürken, bir yandan da televizyondan akan gece yarısı haberlerini göz ucuyla takip ediyorum. “Rüşvet-yolsuzluk” operasyonu çerçevesinde eşi tutuklanan Ebru Gündeş beliriyor ekranda. Gözlerinden yaşlar süzülüyor, öğreniyoruz ki uçaklarına el konmuş, “dramatik” bir durum. “Bu kara günler geçecek elbet” diyor, stüdyoda izleyenler alkış kıyamet ortalığı yıkıyorlar. Ne oluyor diye anlamaya çalışırken bir an ekranlara neredeyse yıkıntı halinde bir evin görüntüsü giriyor, saniyeler içinde hızla konuşan spiker, 40 günlük Ayaz bebeğin camları bile olmayan yıkıntı evde zatürreeye yakalanarak öldüğünü söylüyor, ekrana anlık yansıyan annenin gözündeki yaşları bile görme fırsatımız olmuyor. Bir an sonra Salı günü Evrensel’in manşete çıkardığı tersane “kazasında” ölen 10 gencecik insanın cenazesi ve ailelerinin acısı ekrandan akıyor ama merkez medyanın görüş alanında sadece milyon dolarlık kayıpları olan ve uçaklarına el konulan Ebru Gündeş’in acısı var. İsyan duygusu bünyeye yerleşiyor.
Haberler devam ediyor…  Başbakan konuşuyor… Meğer memleket emniyet teşkilatı içinde “paralel örgütlenme” yapanlar, “devlet içinde devlet olmaya” çalışanlar varmış.  Meğer, adliyede, hakim ve savcılar içerisinde de bu “paralel örgütlenmeye dahil olan yurt dışından emir alanlar” varmış. “Sahte deliller üretiliyor”, dinleme “tapelerine” ekler yapılıyormuş… Savcılar suçları engellemek için hareket etmiyor, dosya hazırlayıp “zaman ayarlı” operasyonlar yapıyorlarmış.
Biz zaten biliyorduk da en üst düzeyden teyit edildi.
Hafta sonu büyük bir keyif ve dikkatle izlediğim Karabük-Fenerbahçe, Galatasaray-Trabzon, Beşiktaş-Elazığ maçlarının görüntüleri akıyor hafızamda. Aklıma bir başka soru düşüyor Ersun Yanal tamam memleket insanı olan bitene aşina ama Bilic ve Mancini’ye gazetelerin manşetlerini çevirenler bu ülkenin gerçek gündemi hakkında acaba neler aktarıyorlardır?
Mesela, yolsuzluk operasyonu sonrası tutuklanan Reza Zarrab, gözaltına alınan Ali Ağaoğlu ve Spor Bakanı ile aynı karede birçok pozu bulunan İ. Hacıosmanoğlu bir hafta süren suskunluğunu Gökçek’in kanalına telefonla bağlanarak bozduğunda ve  “namussuzlar” cezasını alacak derken aynı karede yer aldığı kişileri kast etmiyordu her halde.  Ama şimdi,  o karede yer alan “namussuzlar”ın kendisi için kış transferi yapacak olanlar olması nasıl anlatılır evrensel hukuka göre yetiştirilen insanlara?
Başa dönersek bu hafta, 17 Aralık operasyonunda da yer alan, 3 Temmuz operasyonun bütün polis şefleri “görevlerini kötüye kullanma” gerekçesiyle görevden alınmadı mı? Tıpkı Fenerbahçe yöneticilerinin mahkemede dile getirdiği gibi, “sahte deliler üretildi” denmiyor mu? Sözde “şike davası” olmak üzere ÖYM’lerde görülen bütün “torba davalarda” savunuldu gibi, ortada bir “siyaset mühendisliği” olduğu bugün iktidarın en güçlü sözcüleri tarafından dile getirilmiyor mu?
Ahmet Şık’ı zamanında muteber saymayanlar, artık Şık’a sürekli atıf yaparken Fenerbahçe’ye yönelik davanın “siyasi olduğunu”  söylediğini unutmuyorlardır herhalde. Sahi Rasim Ozan Kütahyalı ne kaçırdı bu hafta ağzından “Aziz Yıldırım’a yönelik operasyonun şikeyle ilgisi” yok. Aynı cümleyi ne kadar çok kişi bu hafta dile getirdi?  Haftanın başlığı,  “Fenerbahçe”ye kurulan kumpas ” oldu neredeyse. 3 senedir bu kumpası anlatanlar hayretle izliyor olayları tıpkı Hürriyet gazetesini hayretle izledikleri gibi. “Sahtekar alman ajanı” ve başta Ergenekon olmak üzere bazı davaların “meczup” gizli tanığının sosyal medyada attığı bir mesaj üzerine amiral gemisi Hürriyet “Yargıtay Şike Kararını Onadı” haberini yaklaşık 1 saat internet sitesinde tuttu.  Şaka değil olmayan bir haber yayında kaldı. Sonra kaldırıldı ama ses yok ne bir özür, ne bir açıklama. Sahi o neydi? Kararı önceden bilerek haber mi hazırladınız? Son günlerde çok kullanılan deyimle “kumpas” içinde misiniz?
3 Temmuz mu? Keşke Platini’ye, bu son haftanın gelişmelerini, gazete manşetlerini çevirip gönderiyor olsa mektebi sultani mensupları. Ne de olsa Platini’ye gönderilen ve Fenerbahçe’nin ceza almasını sağlayan sözde polis fezlekesini hazırlayanlar, şu anda “görevi kötüye kullanmak”, “sahte delil üretmek” nedeniyle görevlerinden alındılar. Neyse çevirip gönderen bulunur elbet. Bu günlerde Karabüğün buz tutmuş saha zemininden çok Yargıtay’ın klima ile ısıtılmış koridorları daha çok dikkat çekiyor. Şampiyonluklar yeşil sahada mı klimalı ısıtılmış mahfillerde mi belirlenecek hep beraber göreceğiz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa