Rekabet ve rant
Futbol endüstrisinin temel gıdası rekabet. Rekabet heyecan, heyecan da ilgi doğuruyor ve endüstri bu zincir üzerinden beklentilerine erişiyor. Kitlelerin futbola yönelik ilgi ve heyecanı arttıkça endüstri kazanıyor. Bu nedenle, rekabet olgusunun üzerine titreyip onu her daim diri ve güçlü tutmaya çalışıyorlar.
Süper Lig’de Fenerbahçe arayı açınca ister istemez şampiyonluk yarışındaki rekabet duygusu azaldı. Tabii rekabet duygusunun gerilemesi, heyecanın ve buna bağlı olarak ilginin zayıflaması anlamına geliyor ki, endüstrinin hiç hoşlanmadığı bir durum bu.
Geçtiğimiz hafta Fenerbahçe, Karabük deplasmanından eli boş dönüp Galatasaray da Trabzonspor’u yenince “rekabetçilerin” keyfi biraz olsun yerine geldi!.. Halen arada 8 puan gibi ciddi bir fark olmasına karşın, zayıflayan rekabeti yeniden ateşlemek adına, medya öncülüğünde hemen Galatasaray’ı “gaza getirme” faaliyeti başlatıldı. Futboldaki en büyük heyecan (rant), Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki rekabetten kaynaklanıyor. O nedenle hep Galatasaray’ın Fenerbahçe’yi yakalayabilme olanağı ve olasılığı gündeme getiriliyor. Oysa Galatasaray, Fenerbahçe’nin en yakın takipçisi bile değil. Sıralamada Fenerbahçe’nin ardından ikinci sırada Kasımpaşa bulunuyor. Lacivert-beyazlı ekip, Galatasaray’dan 1 puan daha avantajlı olmasına ve üstelik de şu ana kadar Galatasaray’dan daha umut verici bir performans ortaya koymasına rağmen hiç kimse onların Fenerbahçe’yi yakalayabilme ve şampiyon olabilme olasılığından söz etmiyor nedense.
Taraflarından birisinin Kasımpaşa olduğu ikili bir şampiyonluk mücadelesinin (rekabetinin) oluşturacağı rant elbette Fenerbahçe-Galatasaray rekabetinin oluşturacağı rantla mukayese edilemez. Endüstrinin çıkarları gereği, Kasımpaşa yarışı sürdürse bile, Galatasaray da kıran kırana rekabetin içinde yer almalı...
Tabii her şey bir yana, sergilenen futbol gerçeğini de göz ardı etmemek lazım. Hiçbir takım ahım şahım bir futbol oynamasa ve ileriki haftalarla ilgili olarak fazlaca güven ve umut vermese de Fenerbahçe bu sezon oyun anlamında çıtayı en yukarıya çıkaran takım.
Galatasaray yöneticisi Şükrü Ergün, artık çıkış trendine geçtiklerini ve Fenerbahçe’yi yakalayacaklarına inandığını söylüyor. Bu inancını da, -Fenerbahçe’yi kastederek- hiçbir takımın takılmadan yol almasının mümkün olmadığı düşüncesine dayandırıyor. İyi de bu hiçbir takımın içine Galatasaray girmiyor mu?.. Fenerbahçe takılacak da Galatasaray takılmayacak mı?.. Galatasaray’ın bundan sonra oynayacağı bütün maçlarını kazanacağının garantisi mi var?.. Ayrıca bu sezon oynadıkları oyun göz önüne alındığında, Galatasaray’ın puan kaybetme ihtimalinin Fenerbahçe’ye göre daha düşük olduğu söylenebilir mi?..
Bu arada Galatasaray’dan sadece 1 puan geride olan Beşiktaş’ın Fenerbahçe’yi yakalama ihtimalinden de pek söz eden yok. Oysa, madem ki Galatasaray için umut var, Beşiktaş için niye olmasın?.. 1 puanlık fark, Beşiktaş’ın şampiyonluk mücadelesinde saf dışı kaldığı anlamına mı geliyor yani?..
Endüstrinin derdi şampiyonluk yarışının Fenerbahçe ile Galatasaray arasında geçmesi. Çünkü rantsal açıdan en yüksek getiriyi bu rekabet sağlıyor.
Sporun özünde rekabetin bulunduğu elbette inkar edilemez ama rant kaygısıyla, çıkar hesaplarıyla rekabete şekil ve yön vermeye çalışmak, ahlaksızlıktan başka bir şey değil.
Rantın temel değer (hedef) olmasından bu yana futbolda rolleri endüstri belirliyor. Başroldekiler belli. Diğer takımların yardımcı oyuncu ya da figüran rolünden sıyrılması ise şimdilik imkansız gibi görünüyor!..
Evrensel'i Takip Et