27 Aralık 2013 00:29

Bu hikaye, sadece izlemek için

Bu hikaye, sadece izlemek için

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İçinden geçilen günlerde film izlemek uğruna birkaç saat gündemden uzak kalmanın çekici bir tarafı yok belki. Zaten film gibi memleketin kendisini izlemek çok cazipse bile, onu izlemek yetmeyecek. Rol almak gerek.
İzlemekle yetinmek isteyenler için bir film var, Senin Hikayen. Aslında bilinen, milyonlarca kişinin başına gelen şeyi, komedi ve dramı bir araya getirerek tekrarlayan bir film. Bir çift çocuk yapmaya karar verir ve olaylar gelişir özetle. Gelişen olaylar da, birçok kez sinemada kullanılmış ve esprisi yapılmış klişeler, çoğunlukla. Böyle bir üst sınıf çiftin çocuk sahibi olması parodisi, bizim buralar için yeni gibi dursa da Avrupa’dan Amerika’ya çok ülke sinemasında işlenmiş, meraklısı da her türlüsünü izlemişti. Bu kez Esra, Hakan ve sürekli babaanne olmak istediğini söyleyen Meral’li, onların hikayesi.

BİLDİĞİNİZ ÇOCUKLU AİLE

Mesele, Meral’in kanser olduğunu öğrenmesi ve bir torun sahibi olmadan ölmek istememesiyle açılıyor. Tedavi başlıyor ama oğlu ve gelinine yaptığı baskı da katlanarak kuvvetleniyor. Yedi yıldır evli olan çiftin gündemine çocuk böyle giriyor, ailelerine, arkadaşlarına rağmen daha önce hiç bu konuyu konuşmamışlar gibi. “Olabilir” diye bir karar veriyor gibi yapıyorlar, ama sonra Esra’nın hamile olduğu anlaşılınca ikisini de bir bunalım alıyor. Genç kadının yurt dışından aldığı iş teklifi, müzisyen adamın düzensiz işleri ve hiç vazgeçemedikleri orta sınıf konforları kafalarını karıştırdıkça karıştırıyor. Karar kesinleşince komiklikler başlıyor; kadının ruh halindeki inişler çıkışlar, adamın şaşkınlığı, kitaplar, kurslar, arkadaşların bitmeyen öğütleri, abartılı bir alışveriş çılgınlığına indirgenen hazırlıklar. Çocuk doğunca farklı mı? Beceriksizce bebek eğlemeler, eski hayatı özlemeler. Çocuğu olanların ezbere, olmayanların bile mutlaka çevrelerinden bildiği şeylerin tuzu kuru versiyonu. Arada dram ögesi olarak da babaannenin kanserini ekleyince, Senin Hikayen oluyor.
Devrim Arabaları ve Kaybedenler Kulübü gibi kurmacalardan sonra yine öncekilere benzemeyen bir başka filmle seyirci karşısında Tolga Örnek. Bu kez, senaryo da kendisine ait. Farklı türler denemesinden de bildiğimiz üzere, yönetmenlik, öyküsünü derli toplu akıcı bir şekilde anlatmak bakımından başarılı. Timuçin Esen’in filmin tamamına yayılan uyumluluğu, babasını oynayan Sait Genay’ın bilgeliği izlerken eğlenceli. Böylece, çocuk ve evlilik mevzubahis olduğunda kadınların sorumluluğu üstlenmesi, erkeklerin de kadınlara teslim olmasını öneren pek de cinsiyetçilikten uzak olamayan anlayışın da ikna edici bir temsili olabiliyorlar. Nevra Serezli’nin kontrolcü kaynana karakteri ile Selma Ergeç’in ipleri eline alan çiçeği burnunda anneliği, bolca komiklikle süslenmiş olsa da kadınların yüklerini hafifletmiyor. Hakan karısına “Sonunda anneme dönüştün” demenin iltifat olduğunu sanabiliyor, Esra haliyle buna karşı çıkıyor ama hiçbiri bu rollerde bir yanlışlık olup olmadığını düşünmüyor.
Erkek ilgisizliğinin söz dinlemek şeklindeki burjuva tekrarı, onların hikayesi. Onun dışında
eğlenceli.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa