Putin muhalifleri neden affediyor?
Fotoğraf: Envato
Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde basın son birkaç gündür en çok bu sorunun yanıtını arıyor.
Noel Bayramı öncesinde Rusya Devlet Başkanı Putin’in milyonlarca dolara sahip oligark Michael Hodorkovski’nin de aralarında bulunduğu çok sayıda karşıtını affetmesi en çok da Almanya’da yankı yarattı. Zira Hodorkovski, serbest bırakılır bırakılmaz soluğu Berlin’de almış, ardından da bir basın toplantısı düzenlemişti. Bırakılmasında Almanya’nın eski Dışişleri Bakanı Hans-Dietrich Genscher’in aracılık yaptığı biliniyor.
Aynı günlerde ayrıca Ortadoks inancına hakaret ettikleri gerekçesiyle hapse atılan müzik grubu Pussy Riot’un iki solisti de serbest bırakıldı.
Böylece son yıllarda muhalefetin sembol haline getirdiği ünlü tutuklu içeride kalmadı. Ama yenileri bulunur.
Her ne kadar kamuoyu hep Hodorkovski ve Pussy Riot üyeleriyle meşgul olsa da, “Aynı dönemde tam 25 bin kişi affı düzenleyen yasadan yararlanarak hapisten çıktı. Bunlar arasında Greenpaece’nin tutuklu üyeleri de bulunuyor.” (Süddeutsche Zeitung, 24.12.2013)
Yani, “af” meselesi sadece 2-3 kişiye özgü değil, cezaları tamamlanmasına az bir süre kalanlar, hastalar, akrabaları zor durumda olanları... içeren bir durum söz konusu.
Bu af yöntemi özellikle önemli bayramlar öncesinde pek çok ülkede uygulanıyor. Ama buna rağmen, örneğin Süddeutsche Zeitung’dan Stefan Kornelius gibi yazarlar, Putin’in af ile ne kadar güçlü bir lider olduğunu, dolayısıyla yargının bir rolünün bulunmadığını, ülkede Ortaçağ kurallarının geçerliliğinin bir kez daha görüldüğünü yazdılar.
Yani, affın Rusya’da demokrasinin değil, diktatörlüğün olduğunun bir kanıtı olduğu dile getirildi. Burjuvazinin kurallarının geçerli olduğu bütün ülkelerde olduğu gibi Rusya’da da egemen sınıf ve onun temsilcisi olan Putin’in belirlediği kuralların geçerli olduğu açıktır.
Halbuki, ne ortada Rusya’ya özgü bir durum, ne de Putin’in, dolaysıyla Rusya’nın politika değişikliği söz konusu.
Burada önemli olan Batılı güçlerin Hodorkovski’nin serbest bırakılmasından duyduğu heyecandır. Sanki ortada büyük demokrasi ve insan hakları savunucusu, büyük bir kahraman serbest bırakılmış!
Halbuki bu Hodorkovski’nin siyasi düşüncelerinden değil, SSCB’nin dağılmasından kısa bir süre sonra hızla büyüyen yeni Rus burjuvazisinin tipik bir temsilcisi olarak, genç yaşta haksız yere zenginleştiği, vergi kaçakçılığı yaptığı, satın aldığı kamu tekeli Yukos’u el altından ABD’lilere satmak için yasalara aykırı davrandığı için yargılanmış, sonra da hapse atılmıştı.
Tam bir oligark olan Hodorkovski’nin Batı tarafından bu denli sevilmesi, onun yeni iş birlikçi Rus burjuvazisinin temsilcisi olmasından kaynaklanıyor. Bu iş birlikçiliğin siyasi arenada da tezahür edilmesi için büyük beklenti yarattı, ancak Putin’in temsil ettiği burjuvazi buna geçit vermedi, vermesi de zor görünüyor.
Yazılanlara bakılırsa Hodorkovski, yaşlı annesini görebilmek için Putin’den af dilemiş. Hal böyle olunca da aralarında anlaşma yapılmış. Serbest bırakılmaya karşılık Hodorkovski, Putin’e karşı güç toplamaya çalışanlara destek vermeyecek, muhalefet hareketine katılmayacakmış. İlk açıklamaları da bu yönde oldu. Ve öyle anlaşılıyor ki, bundan sonra İsviçre bankalarına kaçırdığı milyonlarca doları tıkınmakla zaman geçirecek.
Bu nedenle Batı’nın Hodorkovski’den siyasi beklentileri boşa çıkacak gibi görünüyor.
Alman basınında yer alan yorumların çoğunda Putin’in bu afla üzerindeki siyasi baskıyı azaltma, Soçi’deki yapılacak Dünya Kış Olimpiyatları için imaj tazeleme yoluna gittiği, pek çok ülkenin devlet başkanının açılışa katılmama yönündeki tavrını değiştirmeye yönelik olduğuna dikkat çekiliyor.
Bütün bunlar belki bir yere kadar geçerli olabilir. Ancak günümüz Rusya’sının “tecrit olma” diye bir sorunu bulunmuyor. Zira Suriye ve Ukrayna’da izlediği politikalarla zaten ABD ve AB’nin karşısında olduğunu ilan etmiştir. 2013 bu yanıyla Rusya’nın uluslararası siyasetteki etkisinin hissettirdiği bir yıl oldu ve bu içeride Putin ve çevresinin gücünü artırdı.
Bu nedenle, içerideki muhalefetin zayıflığının farkında olan Putin ve ekibi, kimi zaman uluslararası diplomaside karşına eleştiri olarak çıkan insan hakları konusunda elini rahatlamayı uygun görmüştür.
Ama bu içeride işçi ve emekçi hareketine karşı tavizkâr olacağı anlamına gelmiyor. Tersine Rus burjuvazisi içeride ve dışarıda gücünü korumak için elinden geleni ardına koymayacaktır.
- Almanya seçimlerine doğru: Muhafazakarlar aşırı sağcılaşıyor 31 Ocak 2025 04:47
- Avrupa Trump’a karşı durabilecek mi? 24 Ocak 2025 04:15
- 2. Trump döneminde Avrupa'yı neler bekliyor? 17 Ocak 2025 04:58
- Avusturya'dan Güney Kore'ye siyasi krizler ne anlama geliyor? 10 Ocak 2025 04:08
- Almanya ABD’nin arka bahçesi mi? 03 Ocak 2025 04:54
- Avrupa 2024-25: Krizler, çelişkiler ve mücadele 27 Aralık 2024 04:19
- Romanya seçimleri, TikTok ve AB'nin demokrasi anlayışı 20 Aralık 2024 05:25
- ‘Suriyeliler gitsin mi, kalsın mı’ tartışması üzerine 13 Aralık 2024 04:24
- Avrupa'da 'siyasi kriz' hayaleti dolaşıyor 06 Aralık 2024 06:40
- Almanya'yı savaşa hazırlıyorlar 29 Kasım 2024 06:45
- Kiev'deki hesap Moskova'ya uyacak mı? 22 Kasım 2024 04:30
- Bir Almanya gerçeği: İşçilere yoksulluk, CEO’lara zenginlik 15 Kasım 2024 04:12