28 Aralık 2013 00:40

Mağdur ve mağrur

Mağdur ve mağrur

Fotoğraf: Envato

Paylaş

On yılı aşkın bir süredir ülkemizde bir mağduriyet edebiyatı sürüp gidiyor. Ne demektir mağdur? Bir kişi ya da kişilerden, olaydan, kurumdan vb. zarar gören demek... Bu sözcüğü kullanan kişi/kişilere bakıyoruz ve aklımıza “Yavuz hırsız ev sahibini korkutur” deyişi geliyor. Erk/iktidar elinde olduğu halde mağdur olduğunu söylüyor ülkeyi yöneten kişi. İnanıyor da bazıları, inanıyorlar ki onca baskı, sömürü, zulüm ve yolsuzluğa karşın hâlâ savunabiliyorlar onu ve onun temsil ettiklerini...
Son günlerde mağdur sözcüğü bir şarkıcı için söyleniyor; eşi yolsuzluk operasyonunda gözaltına alınan şarkıcı televizyon ekranlarında ağlarken görünüverince birçok kişi onun mağdur olduğunu söylüyor... Ah benim yufka yürekli halkım, gözyaşlarına hiç dayanamaz... O yüzden değil mi Başbakanın ya da Meclis Başkanının sık sık timsah gözyaşları dökmesi...
Biz yine gelelim mağdur olduğu söylenen şarkıcımıza... Neden mağdur? Çünkü kendisine uçaktan mücevherlere, arabadan trilyonluk tablolara kadar sürekli pahalı armağanlar veren kocası yolsuzluktan hapiste... Bir de uçağına el konmasın mı? Ne diyelim bu mağduriyete?
“Çünkü o bir anne” diyor kimileri de... Hemen soralım mı? Yoksulluk nedeniyle, öpüp koklamaya doyamadığı Ayaz bebeği 40’ı çıkmadan toprağa veren Maviş ana değil mi? Onun acısı, gözyaşları gerçek...
Gezi olaylarında yaşamlarını yitiren gençlerimizi doğuran kadınlar ana değil mi? Ne umutlarla doğurup emek emek büyüttükleri yavrularını 20’sine gelmeden toprağa veren anaların acıları ve gözyaşları gerçek...
Sonra Roboskî geliyor aklımıza; yavrularının parçalanmış bedenlerini elleriyle toplayıp katır sırtında taşıyan analar... Sonra Uğur’un, sonra Ceylan’ın anaları... Ah, hangi birini saymalı?
Bugün; kaynağının hiç de temiz olmadığını bizim çoktan bildiğimiz, halkımızın da yeni öğrenmekte olduğu varlıklarıyla göz kamaştıran bu kişi ya da kişilerin mağdur olduğuna inanan/ellerindeki basın gücüyle halkımızı inandırmaya çalışanlara ne demeli? Yaşadığımız topraklarda, çelişkiler ve yalanlar çok fazla... Ne var ki bu çelişki ve yalanların ayrımına varabilmek için, insanların yaşama, başkalarının gözlerine taktığı gözlüklerle bakmaktan vazgeçmeleri gerek... İşte o zaman sömürüye ve zulme dayanan bu sistemden kimlerin gerçekten zarar gördüğünü, mağdur olduğunu görebilir çoğunluk... İşte o zaman, mağdur ama mağdur yani gururlu olarak nitelenenlerin gerçek yüzlerini görebilir... İşte o zaman, varlıktan, popüler kültürden, politik erke sahip olmaktan kaynaklanan gurur ve kibrin pek de övünülecek bir şey olmadığını anlar. Mağrur yani gurur yerine onur diye bir sözcüğün varlığını anımsar; onurlu olmanın erdem olduğunu öğrenir. Yaşadıkları onca güçlüklere karşın paraya, güce teslim olmayıp baskılara boyun eğmeyerek insan olmanın onurunu taşıyan insanların varlıkları yaşam için umuttur. Bu umudu çoğaltacak olan da geniş halk yığınlarının birleşmiş, örgütlü mücadelesidir...

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa