29 Aralık 2013 00:51

Soyulan sensin, seyretme!

Soyulan sensin, seyretme!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Rüşvet ve yolsuzluk operasyonuyla ortaya çıkan gerçeklerin örtbas edilmesi çabalarını protesto etmek ve rüşvet alıp verenlerin, yolsuzluk yapanların ortaya çıkarılması talebiyle sokaklara çıkan halka emniyet güçlerinin müdahaleleri giderek yaygınlaşıyor, sertleşiyor. Sokaklara çıkılan pek çok il ve ilçede emniyet güçleri, TOMA’larla su sıkarak, biber gazı ve cop kullanarak, eyleme katılanları gözaltına alarak tepkileri büyümeden ezmeyi amaçlıyor.

Nitekim Adana’da “Hükümet istifa” diye sokağa çıkanlara saldıran polis, Adana’yı gaza ve suya boğdu, bazı kişileri de gözaltına aldı. Cuma akşamı ise Taksim Dayanışması’nın çağrısıyla Taksim’e çıkmak isteyen binlerce kişiye saldıran emniyet güçleri, İstiklal Caddesi’ni Taksim’i Kadıköy’ü gaza ve suya boğarak Gezi direnişi günlerindekini anımsatan polis şiddetini sahneledi.

Rüşvetten, yolsuzluktan söz edildiğinde aklımıza hemen; birisinin, bir firmanın, bir işte suyun başını tutan yetkili kişilere, bir ihaleyi kazanmak, küçük ya da büyük bir işi “bağlamak”,… yasaya göre olmaz bir işi “oldurmak”, işlerin kendilerinin istediği gibi yürümesi için o yetkili çevrelere para yedirmesi ve haksız, hukuksuz biçimde para kazanılması gelir.

Sorun böyle sınırlı görülünce, olup biteni kendimizin dışında, bir kişinin, bir çevre ya da firmanın ötekine para vererek haksız-hukuksuz bir çıkar sağlaması olarak, ahlaki ve hukuki bir sorun olarak görüp tepki gösteririz. Ama gerçekte işin ahlaki-hukuki yanı sadece bir yanıdır. Daha önemlisi ve bizim gözümüzden kaçırılan yanı ise alınıp verilenin, son operasyonda yüz milyonlarca hatta 200 milyar dolar olarak ifade edilen yolsuzluk ve rüşvetin, aslında işçinin yarattığı artık değerden el konan bölümünün ve halktan vergi, harç,… vb yolla toplanan servetin (merkezi ve yerel bütçenin), yasayı, hukuku da bir yana iterek yeniden paylaşımıdır. Burada asıl gerçek; rüşvetti, yolsuzluktu, kara para aklanmasıydı diye sanki başkalarının parasıymış da sadece yasal ve ahlaki sorunlar varmış gibi gösterilen paranın aslında senin paran olduğudur.

Kısacası; ey işçi, ey emekçi, ey halk; rüşvetti,yolsuzluktu, kâr payıydı,… gibi ortada elden ele dolaşan milyonlar, milyar dolarlar senin parandan, senin alın terinden, senin cebinden alınanlardır;  ortada dolaşan para senin parandır, soyulan sensin!

Dolayısıyla vatandaşların, işçilerin, emekçilerin sokaklara çıkarak rüşvete, yolsuzluğa, organize işlere karşı harekete geçerek suçluların açığa çıkarılması talebi, “Hırsız var!” diye tepki göstermeleri, hırsıza, vurguncuya, rüşvetçiye kol kanat geren, dahası bu çevrelerle, kişilerle içli dışlı gördükleri Hükümeti istifaya çağırmaları, ne kadar ısrar ederlerse o kadar haklı olacakları talepleridir.

Cuma günü Sakarya ve İstanbul’da dört ayrı mitingde konuşan Başbakan Erdoğan artık, “Rüşvet ve yolsuzluk varsa üstüne gideceğiz” demeyi de bıraktı. Yolsuzluk ve rüşvet batağına batanları ad ad verip “Rıza Sarraf temiz, Türkiye’ye faydalı işler yapan bir adamdır”, “Süleyman Aslan olsa olsa saflığının kurbanı olmuştur”,… diyerek savunan Başbakan, soruşturmayı yürüten savcıları, kendi kurduğu ve “büyük yargı reformu” olarak gösterdiği HSYK’yı, yargıyı yürütmeye bağlayan genelgenin yürütmesini durduran Danıştay’ı bile hedefe koydu. Çünkü onlar için artık soygun ve rüşveti savunmak, kendi düzenlerini, sistemlerini, dahası kendilerini savunmaya dönüştü.

Bu yüzden de halkın sürece müdahalesi, kendini soyanlara daha fazla izin vermemesi, hem ülkenin daha temiz bir ülke olması hem de kendi cebindeki paranın sistemin uyanıkları arasında paylaşılmasına karşı çıkabilmesi için son derece önem kazanmıştır. Bu müdahalenin nasıl yapılabileceği bir yanıyla Gezi direnişinde görüldü. Diğer yanlarıysa Gezi direnişinden çıkarılan dersler üstünden görülecektir. Ki, bugün de böyle bir müdahale için en az Gezi direnişi kadar haklı gerekçeler var. Halkın birikimi de bugün daha fazla. Forumların yeniden canlandırılması, semtlerde, il ve ilçelerde geniş platformlar oluşturulması, Gezi direnişinin zayıflıklarının aşılarak ilerlenmesi bugün daha olanaklı olduğu kadar daha da önemlidir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa